/Alec Benjamin~Let Me Down Slowly/
İyi okumlar.
***
Pazar günü gelmişti. Ve biz korsanla (adı da korsan kaldı ya) çok az konuşmuştuk. Ona nasıl davranacağımı bilemiyordum. Belki kalbini kırmıştım. O saçma sapan şeyden dolayı.Şimdi de buluşma yerine yani Sarın kafeye gidiyorduk. Sahile geldiğimizde biraz yürüdük ve kafeye girdik. Garsonlardan biri Beratın yanına geldi. "Abi hoş geldiniz, Gökhan abi şu an yok ama geline haber veririm geldiğimizi. Şuraya alayım mı sizi?" Diye sordu. Ama gösterdiği masa altı kişilik olduğu için Berat da " Kanka bir bu kadar daha gelecekler yani daha büyük bir masa, mesela şunun gibi bir yer olur mu? Dolu mu orası?" Diye sordu biraz daha uzaktaki bir masayı göstererek. "Olur abi gel." Dedi garson çocuk da ve onun arkasına takılıp masaya doğru geçtik. Nedensizce böyle durumlarda yani garsonun peşine ördek yavrusu gibi takıldığımızda çok komik geliyor. Yerlerimizde oturduk ve beklemeye başladık. O sırada da sohbet ediyorduk.
Tam garsonlar sipariş için gelirken diğer grup da geldi. Tabi onlar olduğunu da Arifden anlamıştım desem yalan olur. Kızla biraz araştırmıştık grubu. Tabi bunda Arifin Instagram hesabı çokca işe yaramıştı. Bizi gördüklerinde yanımıza geldiler.
Ben masanın ortasında oturuyordum. Yani masayı ortadan ikiye bölersek bizim grup sol tarafta onlar ise sağ tarafta oturuyor olacakları. Yanımıza gelip oturdukları da benim. Yanımda Alper denilen çocuk oturuyordu. Hep birlikte selamlaşıp bir süre sohbet ettik. Fakat bir süre. Çünkü konuşacak konumuz yoktu. Bunun da nedeni birbirimizi tanımamamızdı.
"Ee. Artık bi kendimizi tanıtalım mı? Konuşacak konu buluruz belki." Diye soru Yalçın. Herkese mantıklı gelince başladık. "Evet o taraftan başlayalım o zaman. Beliz sen başla istersen" dedi tekrar.
"Ben Beliz. Beliz Akarıç. Ee. On sekiz yaşındayım. Bir kardeşim var. Adı Berk. Bunu biliyorsunuz zaten." Sonra durdu. "Başka ne anlatabilirim ki?" Aklıma gelenleri ona sıraladım." Burcun, gelecekle alakalı planların neler, dersler, sevgilin, hobilerin veya varsa fobilerin..." Dedim ve sustum. O da biraz düşündükten sonra konuşmaya başladı tekrar.
"O zaman sırasıyla cevaplayayım. Burcum yengeç. Gelecekle alakalı planım derken meslekten bahsediyorsan eğer kendi markamı kurup butik tarzı bir yer açmak istiyorum. Eee, derslerim iyi. Ama en başarılı olduğum ders Türkçe. Sanırım sevgili demiştin. Sevgilim yok. En son iki sene önce oldu zaten. Hobilerim resim çizmek. Fobim örümcek." Bize bunları anlatırken o kar çok ruh hale değişmişti ki şaşkınlıkla onu izledim. Sevgilisinden bahs derken gözleri doluyordu. Örümcekden bahsederken ürperdi. Geleceğinden bahsederken ise gözleri ışıldadı. Gerçekten vana yakın bir kızdı. Kanjm kaynamıştı bu kıza. Onun yanında Af oturuyordu. Yalçın"Arif kanka sen devam et istersen." Dedi ve Arif kafasıyla onaylayıp konuşmaya başladı.
"Adım Arif Yıldız. On sekiz yaşındayım. Bir ablam var. Biliyorsunuz zaten." Dedi ve bana baktı. Ben o sırada gülmemek için dişlerimi sıktım. O da devam etti. " Burcum terazi. Gelecekteki planım genetik cerrahı olmak. En iyi olduğum ders de zaten biyoloji. Sevgilim yok. Ama bu olmaz anlamına gelmiyor." Ardından birine baktı fakat benim arkamda olduğu için ve ben de Arife dönük olduğum için göremedim. "Hobim fotoğraf çekinmek veya çekmek. Fobim yok. Varsa da ben bilmiyorum." Ardından da sıra Alpere geçti.
"Adım Alper Bozacı. Bir ablam var. Adı Azra. On dokuz yaşındayım. Pek inanmam ama burcum boğa. Gelecekteki hayalim bilgisayar mühendisi olmak. En iyi olduğum ders matematik. Sevgilim yok. Ama sevdiğim var." O anlatırken herkesi gözüyle tarıyordu. Sevgili dediği sırada bana baktı. Biraz garip oldum ama birşey belli etmedim. O da devam etti. "Hobim yok ama hayvanlarla zaman geçirmeye bayılırım. Fobim küçükken karanlıktı ama artık o da yok." Konuşması bitti. Bu sefer bize geçti yani bana.
"Adım Didem Atalay. Bir abim var." O sırada aklıma Arif geldi. Gülmemek için derin nefes alıp devam ettim. "Oğlak burcuyum. On yedi yaşındayım. Bir sene erken başladım okula evet. Annemler abimi de bir sene geç başlamışlar aramızda bir sınıf kalsın diye." Diyip gözlerimi devirdim. "Gelecekteki hayalim grafik tasarımcısı olmak. Görsel gibi gruplu ve seçmeli derslerde genelde iyiyim ama onun dışında fiziğim iyidir." Başka ne sormuştum ki? Ah evet sevgili. "Sevgilim yok." O sırada Yaşam ortaya atladı. "Ama talipleri de çok." Sinsi bir şeytan sırıtışıyla bana bakıyordu. "Pardon da benim neden haberim yok?" Diye sordum. Yaşama bakarken. O sırada Alper birkaç kere öldürüp yerinde kıpırdandı fakat çok dikkat et emmeye çalışıp devam etmesini bekledim. "Ee şöyle söyleyeyim. Bilgisayar diyorum. Kime diyorum?" Dediği sırada aklıma o yeni gelmişti. Acaba son söylediklerime alınmış mıydı? Neyse şu an bunu düşünemem. "Yani?" Diye sordum. "Yani takiplerin olduğunu biliyorsun." "Kanka ne alaka ya. Çocukla sadece konuşuyoruz. Ve bunu burda mı konuşacağız?" "Ne var ki burada konuşsak? Özel birşey değil ki?" Haklıydı ama... Amasını ben de bilmiyorum ama istemiyordum. " Konu ne?" Diye soru Arif. "Hiçbir şey." Ardından Yaşama döndüm tekrar fakat o sırada Arife ağız hareketleriyle 'Ben sana sonra anlatırım.' diyordu. Bak ben bunları shiplerim. Zaten bence Yaşam dünden rağzı. Ben de ona sinsi bir sırıtışla baktım beni görümce yüzüne ciddi bir ifade takındı. "Ben devam etsem mi artık?" diye sordum. fakat emindim ki Yaşam başına geleceklerden gayet de güzel haberdardı. "Aslında devam edecek de bir şey kalmadı." Cidden de bir şey kalmadığı halde bunu söylemem bira garip olmuştu. Tekrar önüme döndüğümde üzerimde bir çift göz hissetmemle nedenini bilmediğim bir şekilde Alper'e döndüm. Bana bakıyordu. Ona baktığımı görünce gözlerini başkalarında gezdirdi. Neden böyle bir şey yaptığını anlamlandramasam da üzerinde durmadım. Tekrar.
"Ben devam edeyim mi? Bu sessizlik uzun sürecek gibi." Biz de onaylayınca devam etti. "Ben Yaşam Yaltın. On yedi yaşındayım. Koç burcuyum. Tek çocuğum. Ama bir ablam olsun kesinlikle isterdim. Gelecekteki hayalim çocuk gelişimcisi olmak. En iyi olduğum ders edebiyat. Ve sevgilim yok." ardından Kutay konuştu. "İstiklal marşı, kapanış." Bu söylediğine hepimiz güldük. bu sefer Yalçın konuştu.
"Sıra bende mi?" Kafamızı olumlu sallayıp bekledik. "Ben Yalçın Orhan." Tam o sırada kafede müzik çalmaya başladı. Biz devam edecekken müzik sesi yükseldi. Artık Yalçını duymamız için bağırması gerekiyordu o da öyle yaptı. "On dokuz yaşındayım. Balık-" tam balık diye bağırırken bir anda müzik kesildi ve koca kafede Yalçın'ın 'balık' diye bağırması yankılandı. Çoğu müşteri bizim oturduğumuz masaya bakıyordu. Hepimiz kahkahalar içerisinde gülerken Yalçın daha demin ne olduğunu kavramaya çalışıyordu.
"Tamam lan yeter gülmeyin. Çatladınız gülmekten ne var alt tarafı balık diye bağırdık." Sanki söylediği çok normal bir şeymiş gibi söylemesi daha da komik geldi fakat kendimizi toparlamazsak müşterilerden şikayet gelebilirdi. Çünkü on iki, pardon on bir kişi aynı anda kahkahalarla gülüyordu. "Ben devam ediyorum ya isteyen dinler. Daha demin burcumu bütün Türkiye duydu zaten. Tek kardeşim. Gelecekteki hayalim aktör olmak. Zaten okulda da tiyatro kulübündeyim. Sevgilim de yok. Bu kadar."
"Sıra bende mi?" diye soru Özlem. "Kanka sormayalım sıra bende mi sende mi diye. sırası gelen anlatıyor işte hadi." dedim. Kafasını olumlu sallayıp konuşmaya başladı. "Ben Özlem Akyiğit. Kova burcuyum. Ben de tek kardeşim. Gelecekteki hayalim piskolog olmak. Sevgilim yok."
***
Üzgünüm yarıda kestim fakat bütün bölümü karakter tanıtımı yaptım neredeyse. Bu da içime çok sinmedi. Bir sonraki bölümde karakterleri tanıtmaya devam edeceğim. Ama yeni olaylar da olacak diye düşünüyorum şu an.☁️
Yazım yanlışım varsa kusura bakmayın kontrol etme şansım olmadı. 🥺
Umarım beğenmişsinizdir.💕
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.🍂
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİLGİSAYAR KORSANIM |YARI TEXTİNG|
ChickLit054* *** ** **= Yine mi görüntülü konuşmadasın? Didem= Pardon siz kimsiniz? 054* *** ** **= Bilgisayarına dikkat et... The latest computer bender... 💻 Reklam ve spoi yorumları siliniyor Not: Yazım hatalarından dolayı linçlemeyin. Emin olun ben de ç...