33. Bölüm

9.5K 639 181
                                    

/Tuğkan~Kusura Bakma/

100K 🖤🪐

İyi Okumalar 🧡

***

Ona gitmemesini söylemiştim. O kızla özellikle görüşmemesini söylemiştim. Kızda bir sıkıntı olduğuna emindim ama Alper beni dikkate bile almadan gidip o kızla görüşmeyi bırak buluşmuştu. Cidden sinirlerim bozuluyordu artık. Kimse, gerçekten hiç kimse benim söylediklerimi dinlemeyecek mi? Ya o kız  orada Alpere birşey yapsaydı. Doğum gününde bana anlattığı kadarıyla kızın büyük bir sıkıntısı vardı ve bunun üzerine giderek hâla kızla buluşması beni deli ediyordu. Ben burada bütün gün aklımda binbir senaryo kurup başına ne gelmiş olabileceğini düşünüp kafayı yerken beyefendi orada sırları çözme peşinde. Hadi gidiyorsun bi haber ver. Değil mi?

Öyle!
Ne?
'Değil mi?' demedin mi? Ben de cevap verdim işte.
Offf.

Biraz hava almak için sahildeki kayalıklara gitmiştim. Bir tanesine oturup ayaklarımı aşağı sarkıtarak denizi izliyordum. Yanımda bir hareketlenme hissedince o tarafa baktım. Yanıma benim yaşlarımda bir kız oturmuştu. Ona baktığımı anladığı zaman da bana baktı. Hiçbir şey demeden önüme döndüm.

"Deniz ne kadar berrak değil mi?" Diye bir anda konuşmaya başlamasını beklemeden de kafamı olumlu salladım. "Sen iyi misin?" Diye sordu bu sefer. Kafamı ona çevirip "Bilmem. İyi görünüyor görünüyor muyum sence?" Diye bu sefer ben ona sordum. Kafasını olumsuz sallayınca burnumdan nefes vererek güldüm. "Sen iyi misin?" Diye ona sordum bu sefer. Kafasını olumsuz salladı. "Neyin var?" Merakıma yenik düşüp sorduğum soruyla o da bana döndü. "Bilmem.  Bazı kişiler belirli şeylerin intikamını almakta zorlanır. Ben de onlardan biriyim." Dedi. Ne olmuştu acaba? "Olay ne?" Bu sefer geri denizi izlemeye başlayıp konuşmaya devam etti. "Birisi var. Bana yardım etti aslında. Ama keşke bir tek yardım etmiş olsaydı. Önce başımı yaktı. Sonra beni oradan kurtardı. Ama şu an ondan almam gereken bir intikam var. Benim başımı yakmaması gerekirdi." Dedi. Ve ardından sustu. Ayağa kalkıp tam gidecekken onu durdurdum. "Adın ne senin?" Çok merak etmiştim. Kızda garip bir enerji vardı. "Yasemin. Adım Yasemin. Ve ben intikamımı her zaman alırım." Dedi ve hızla yanımdan uzaklaştı. Orada öylece donakalmış bir şekilde arkasından ona baktım. Sadece baktım çünkü bunu beklemiyordum. Alper hem onun başını yakmış hem de ona yardım mı etmişti. Ve bunu bana anlatmadı.

Didem bi delinin lafına uymayalım bence. Ya yalan söylüyorsa. Belki seni kışkırtmak istiyordur.
Emin değilim.

Büyük bir hayal kırıklığı ile bir süre daha denizi izlemeye devam ettim. O sırada düşünmem gerekliydi. Acaba cidden Alper yalan söylemiş olabilir miydi?

Didem saçmamala! Çocuk etrafında pervane oldu. Sen hala yalan söyledi mi diyorsun. Çocuk seni kaybetmemek için anlattı zaten herşeyi. Niye hala böyle düşünüyorsun.
Biliyor musun haklısın. Ama yine de Alperle konuşmam gerekiyor.

Tam ayağa kalkmış kafamı toparlamaya çalışarak eve dönecektim ki arkamdan adımı seslenen birisini duyunca o tarafa döndüm ve kim olduğunu görmeye çalıştım. Biraz daha bana yaklaşınca nefes nefese bana doğru koşan Alper'i gördüm. Yanıma geldiğinde biraz soluklandı. Bütün sahili koşmuş olamazdı değil mi?

"Didem niye telefonlarıma cevap vermiyorsun? Ölüyordum meraktan." Telaşlı sesi giderek rahatlamaya başlıyordu. Nefesini düzene soktuğu zaman ben konuşmaya başladım. "Düşünmem gerekti Alper." Biraz fazla ciddi olabilirdim ama Alperin haklı olup olmadığı da kesin olmadığı için bu kadar katı olmam normal olmalıydı. "Neyi?" Sesi tekrar telaşa kapılmıştı. "Bilmem. Benim sözümü dinlememeni, Yasemin'in söylediklerini, kime inanacağımı olabilir mesela." Kaşları Yasemin ismini duyar duymaz çatıldı. "Ne Yasemini ya! Yasemin ne alaka? Ayrıca gelip seninle mi konuştu? Ne söyledi? Ne zaman? Didem cevap verir misin?" Kızgındı. Çok açık ve bariz bir şekilde belli ediyordu. "Alper konuşmak iste-" diyecek oldum ama sözümü kesip "Didem konuşmak zorundayız." Niye bu kadar endişelendi ki şimdi bu?

Didem ciddiyim katıksız bir salaksın. Çocuk seni kaybetmemek için çırpınıyor. Sen hâla bazı şeyleri idrak etmek de zorluk çekiyorsun

"Tamam. Konuşalım." Dedim ve oturduğum kayalıklara geri döndüm. Alper de peşimden geldi. Yan yana oturduk ve onu dinledim. "Bak, Yasemin sana ne anlattı, hiçbir fikrim yok. Olmasın da zaten. İstemiyorum. Ama lütfen inan bana ben yaptığım her şeyi sana anlattım. Anla artık şunu ya. Kaybetmek istemiyorum seni. Bu yüzden anlatıyorum herşeyimi. Başkalarından duyup yanlış anlama sinirlenme diye. Lütfen sen de biraz beni anla." Dedi. "Alper bak ben zaten seni-" diyecek oldum ama tekrar sözümü kesiti. "Didem sevdiğin bir insanı kaybetme ihtimalin olduğunu düşün. Lütfen. Sadece düşün. Bu kişi abin de olabilir, anne, baban ve hatta belki ben. Hiç fark etmez. Sadece düşüm. Sence de korkunç değil mi?" Bir an düşündüm. Abimi birşey söylemediği için kaybettiğimi düşündüm. Annemi, babamı. Alper'i düşündüm. Onu kaybettiğimi düşündüm. Cidden çok korkunçtu. Hiçbiri olmadan, eksik hissederek bir hayat sürdüğümü ve hatta belki de her gün görüştüğün ama asla seninle eskisi kadar yakın olmadığın. Kalbime birşey batıyormuş  gibi hissettim.  Cidden yorulmuş olmalıydı. Ama bedenen değil ruhen. Bir an ondan şüphelendiğim için kendime kızdım. Ona dönüp kollarımı boynuna doladım. Anında belime dolanan kollarıyla aramızın iyi olduğunu anlamam zor olmadı.

Hayret! Nasıl anladın?

"Şimdi anladın mı sana neden herşeyi anlattığımı? Anlatmassan neler çekeceğimi?" Kafamı omzunun üzerinde olumlu olarak salladım. Cidden korkunç bir durumdu. Ve ben neredeyse bu durumu Alpere yaşatmak üzereydim. Hatta belki yaşattın bile. Kendime o an bir kez daha kızdım.

Alperden ayrılıp geri denize döndüm. O sırada Alper kafasını kucağıma yaslayıp kayalıklara uzandı. "Alper ne yapıyorsum belin ağrıyacak." Diye uyardım şaşkınlıkla. Kafasını olmusuz sallayıp gözlerini kapttı. Bir gün sözümü dinlemeye dinlemeye başına bir şey gelecekti ama hayırlısı.

Tıpkı senin benim sözümü dinlememen gibi...
Ah! Ben de tam bu bana laf yetiştirmek için nerede kaldı diyordum. Hayret geç kaldın? Ne oldu trafik mi vardı?
Hayır canım ronmatizminizi bozmak istemedim.
Hı hı. Evet kesin öyle...
Tamam. Belki benim yapamadığım şeyi Alper başarır da biraz akıllanırsın diye bekledim. Ama vallaha iyi ki de beklemişim yani. Benim on yedi yıldır yapamadığımı çocuk otuz saniyede yaptı. Vallaha helal olsun. Ben gidip bu çocuğun mu iç sesi olsam?
Otur oturduğum yerde be!

İç sesimle olan tartışmama son verip elimi Alperin saçlarına götürdüm. Ardından da rahatlamanın veridiği hisle derin bir nefes verdim.

Alper beni eve bıtaktığı zaman tekrar sitenin dışında duruyorduk ama bu sefer daha geride. Nasıl oluyorsa artık abim her yerden bizi görebiliyordu.

Alpere dönüp "Yasemini ne yapacağız?" Diye sordum. Çünkü bu kız dışarıdayken bana rahat yoktu. Derin bir nefes alıp "Bilmiyorum. Aklımda bir plan var ama işler mi emin değilim." Dedi sıkıntıyla. Kafamı sallayıp "Senin en doğrusunu yapacağına eminim." Dedim ona moral vermek için. Ardından kafamı göğsıne yaslayıp beline sarıldım. Boyu benden uzun olduğu için böyle yapmak istedim. Belki kendini daha iyi hissedecekti bilemem. Ama ben kesinlikle onun kollarının arasında kendimi daha iyi hissediyordum.

***

Yasemin Didem ve Alperin de arasını bozmayı beceremiğine göre rahtca devam.

Umarım beğenmişsinizdir 🧡

BİLGİSAYAR KORSANIM |YARI TEXTİNG|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin