23. Bölüm

18.7K 1K 419
                                    

/Alec Benjamin~ The Boy İn The Bubble/

İyi okumlar. 🧡

***
Evden çıkıp aşağı indiğimde siyah bir arabanın önünde beni bekleyen Alper'i gördüm. Sportif giyinmişti. Üzerinde siyah yarın kollu bir tişört ve altında da yine siyah bir eşofman vardı. Aslında ben de öyleydim. Üzerimde göbeği açık bir tişört ve siyah bir tayt giymiştim.

Evin önündeki üç basamaklı merdivenden inip yanına gittim. Beni gülümseyerek karşıladığında "N'aber?" Diye sordum. "İyi. Sen nasılsın?" Diye sordu ama aklımdaki tek şey nereye gideceğimiz olduğu için "İyi. İyiyim de nereye gidiyoruz. Gece bunu düşünmekten uyuyamadım neredeyse." Dedim. O sırada da arabanın diğer tarafına geçip kapıyı açtı ve beni bekledi. Ben başta ne yaptığını çok anlamadım. Tabi nereden anlayayım? Her gün bize kapı açan birisi mi var? Neyse ki sonradan hemen yanına gidip arabaya bindim ve teşekkür ettim.O da arabaya biner binmez arabayı çalıştırdı.

Neredeyse yol boyunca nereye gideceğimizi sorup durmuştum. Ama tek bir kelime bile etmemişti insafsız. Bir süre sonra araba durduğunda köy gibi bir yerde olduğumuzu gördüm. Ardından da Alper'e baktım. Bana gülümseyerek bakıyordu. Ben de ona gülümsedim ve arabadan indim ben inerken Alper de indi.

Gözlerimin dolduğunu hissettim. Çünkü burası benim dedemin köyüydü. Eskiden onu ziyaret etmek için gelirdik. Arkadaşlarım vardı. Onlarla oynardım. Ama dedem vefat edince bir daha gelmedik buraya. Tekrar Alper'e baktığımda "Neden ağlıyorsun? Bir şey mi oldu? İstiyorsan gidelim geri. Ben daha sonra da gelirim." dedi. kafamı olumsuz olarak sallarken "Sadece biraz duygulandım." dedim. O söylediklerime anlam vermeye çalışırken "Neden?" diye sordu. "Sonra konuşsak? Ayrıca buraya neden geldik?" diye sordum konuyu değiştirmek için ve merakımı artık gidermek için. Bana cevap vermeden yürümeye başladı. Ben de onu takip etmeye başladım. Birkaç dakika sonra konuşmaya başladı. "Bir gün bu köyün önünden geçerken elinde poşetlerle yürüyen bir teyze gördüm. Ben de yardım edeyim dedim. İşte teyze de bu köyde oturuyormuş. Sonra beni evinde misafir etti falan ben de buraya arada sırada uğramaya başladım." dedi. 

O sırada çocukların top oynadığı bir yerden geçiyorduk ki bir çocuk Alpere doğru koşup sarıldı. Ardından o çocuğu gören diğerleri de Alpere doğru koştu. Aralarından bazıları Alper ağabey diye bağırarak koşuyordu. Alper yere çömelmiş onlara sarılırken ben öylece onları seyrettim.  Çok tatlı gözüküyorlardı. Alpere sarlımlaralı bittikten sonra bir tanesi bana bakıp tekrar Alpere baktı ve "Aaa. Bu abla Didem abla mı?" diye sordu. Ben şok içinde Alpere bakarken Alper çocuğa 'yaktın beni' der gibi bakıyordu. Çocuk da Alpere baktıktan sonra biraz kıkırdayıp "Ay pardon. Söylemeyecektik değil mi? Abla sen bunu unutsam olur mu?" Diye sordu. Önce Alpere baktım ardından gülmemek için kendimi sıkarak çocuğa geri döndüm. "Olur. Unuttum bile. Tekrar tanışmak ister misin?" Diye sordum. Heyecanla başını sallayıp konuşmaya başladı. "Ben Emir. Sen kimsin?" "Didem ben de menlun oldum." Diyip gülümsedim. Tam Alpere geri dönecektir ki çocuk bana sarılınca afalladım. Ama sonradan ben de Alper gibi yere çömelip onlarla tek tek tanıştım.

Açıkçası bu kadar fazla eğleneceğimi beklemiyordum. Alper ne kadar benibaşk bir yere götürmek istese de çocukların yanından ayrılmak istemiyordum. En sonunda direnmeyi bırakıp ayağa kalktım ve çocuklarla vedalaşıp Alperin peşine takıldım. "Burayı çok seviyorsun galiba?" Dide sorarcasına. Kafamı olumlu anlamda salladım ve "Dedem hayattayken neredeyse küçüklüğüm burada geçti. Ben sekizyaına geldiğimde vefat etti o. O yüzden buraya istesem de bir daha gelemedim." Ardından bana baktı ve "İstediğin zaman getiririm ben seni. Merak etme. Tabi eskisi kadar mutlu olur musun, eğlenir misin bimem ama istediğin zaman getiririm." Cidden benim için çabalaması o kadar tatlı geliyordu ki.

Bir süre daha yürüdükten sonra bir evin önünde durduk. "Neresi burası?" Diye sordum hemen. "Burası seni en çok merak eden kişinin evi." Dedi. Ne dediğini hiç anlamasam da gülümsedim. Alper kapıyı çaldı. Yaklaşık otuz saniye sonra da kapı açıldı. Karşımda duran yaşlı bir teyzeyeydi. Galiba bu Alperin yardım ettiği teyzeyeydi. "Alperyavrum nasılsın? Hoş geldin." Dedi. Alper teyzenin elini öperken. Ardından da bana döndü. "Kızım sen de hoş geldin. Didem sensin değil mi?" Diye sordu. Ben de kafamı sallayıp elini öptüm. "Geçin evladım içeri. Daha şimdi yeni çay demledim. İçer misiniz?" Diye sordu bizi salona doğru yönlendirirken. "Ben koyarım teyzecim sen zathmet etme. Senere mutfak?" Diye sordum hemen. "Ay benim güzel gelinim hamaratmıda. Aferin sana Alper gül gibi gelin vallahi." Ben öylece bir Alpere bir de teyzeye bakraken teyze "Hemen sağdan ikinci kapı mutfak evladım." Dedi bana. Ben de yaşadığım şokdan kurtulup mutfağa gittim.

Çay koyarken içimden sana gelinim mi dedi? Diyerek kendimi sorguluyordum. Tam tepsiyi çıkartıyordu ki Alper yanıma geldi. "Didem?" Diye seslenir anladım o olduğunu. "Eee efendim?" Dedim heyecandan ne dediğimi bilmez bir şekilde. "Ayşen teyzenin dediği leye takıldıysan eğer-" diye lafa girdg ama nedenini bilmediğim bir şekilde hoşuma gitmişti. "Yok hayır. Öyle seslenebilir bana sıkıntı yok." Dedim ve gülümsedim. Alper de bana şaşkın ama mutlu bir şekğlde gülümseyince konuşmaya devam etti "Açıkçası anlamışsındır bu köyde konuştuğum neredeyse herkese bahsettim senden. Ama şu an emin olmak için soruyorum. Ayşen teyzenin o dediğine sesini çıkartmanın sebebi öylesine birşey mi yoksa beni ümitlendirmek mi?" Diye sordu. Aslında amacım onu ümitlendirmekti. Çünkü her geçen dakika onunla sevgili olma ihtimalinin dahaöda artıyordu neredeyse. "Eee. Yani şey..." Dedim ama Alper benden önce davranıp "Tamam anladım ben. Söylememe gerek yok." Dedi. Ama üzülmüş gözüküyordu. "Hayır hayır. Yanlış anladın. Yabiben aslında offff. Evet ümit vermek için söyledim çünkü her geçen saniye seninle sevgili olma ihtimali izin daha yüksek olduğunu düşünüyorum. Ne bileyim yani beni anlayan birisini bulmak, onunla eğlenmek, ounla iyi ve mutlu zaman geçirmek çok zordur normalde. Yani bilmiyorum neden olmasın ki?" Gerizekalı Didem ne diyorsun sen mal? Off durumu dizeltmek yerine daha da köti yapmıştım. Alper yüzüme şok içinde bakınca ben de utanıp önüme döndüm. Tam doldurduğum çayları tepsiye koyup elime alavaktım ki Alper bir anda bana sarıldı. Ne olduğunu anlamadan böyle birşey yapmasını hiç beklemiyordum ama ben de ona sarıldım. Şimdi heycandan düşüp bayılacaktım. Bir anda yapılır mı bu imsafsızın çocuğu. "Didem eğer bu dediğklerinde ciddiysen..." Dedi ve sustu. "Ee?" Diye sordum hala sarılıyor olammıza inanamayarak. "İşte o zaman ayvayı yedin." Dedi. Ne alaka lan? "Neden ki?" Diye sordum. "İşte onu ilerde anlayacaksın." Dedi. Yani şu an sevgilimiyiz değil miyiz? Arkadaş olamayız zaten. Bizden birşey olmayacak galiba.

Alperin kollarından ayrılıp ona aklımda olan soruyu sordum "Alper biz ne  olduk şimdi?" Diye sordum. O sırada Alper elindeki su böreğini yiyoru fakat bir anda öksürmeye başladı. Sırtına vurup normale dönmesini bekledim.

Nefesini normale sokar sokmaz cevap verdi. "Bu soru senden duymayı hiç beklemiyordum." Dedi. Ardından da "Ne olalım ne istersin?" Diye soru. "Yani sevgili olup olmadığımız belli değil bence. Arkadaşlıkla alakamız kalmadı artık." Tam biraz düşünecektim ki "Kayınço mu olalım Didem ne istiyorsun?  Ya sevgili olacağız yada arkadaş." "Tamam o zaman şu anlık birşey değiliz bence." Dedim. "Sevgili de mi değiliz?" Diye sordu masum bir şekilde. "Biraz erken değil mi?" Diye sordum "Yoo. Ne alaka?" Oflayarak başımı iki yana salladım ve tepsiyi elime aldım. Aklıma Ayşen teyze geldi. Kandıncağızı çok bekletmiştik. "Aleper hadi bak kadını içerde çok neklettik yazık." Dedim. O sırasa o da "Aaa. Evet bende o yüzden yanına gelmiştim. Teyze uyuyakeldı. Batdkaları yıkayıp koyalım da çıkalım evden. Ben hep öyle yapıyorum." Alperin dediğine anlam vermeye çalıştım ama veremesem de dediğini yaptık ve evden çıktık.

Arabada hiç konuşmadık neredeyse. Sadece Alperin hala ne olduğunuza dayanan soruları konuştu. Beni evin önüne kadar getirdi. "Alper teşekkür dedim. Cidden hayatımdaki en güzel günlerimden birisi olabilir." Bana gülümsedi ve "Sen mutluysan ben de uyluyum." Dedi. Bak ama onu demeyecektin. Aramızdaki bir adımı kapatıp kollarımı boynuna doladımç o da kollarını belime doladı. Birkaç saniye öyle bekleyip ondan ayrıldım. Ama ona sarılırken far ettiğim gel şey parfümünün kokusu oldu. Çok hafif ama sakinleştirici bir kokuydu. Ona veda edip eve doğru yürüdüm. O da benim eve girdiğini gördükten sonra arabasına binip gitti.

***

Bölüm = 🥺

Umarım beğenmişsinizdir 🧡

Fikirlerinizi buraya yazarsanız sevinirim ☁️

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum 🍂

BİLGİSAYAR KORSANIM |YARI TEXTİNG|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin