İyi okumalar.
***
Alperle birlikte kapıdan içeri girdiğimiz sırada önümüze çıkan bir el feneri vardı. Yanında da bir not.
Hoş geldiniz. Bu kapıyı seçtiğinizde göre çok cesursunuz. Bu kapının ardında bakleyenleri aşmanız için el fenerine ihtiyacınız olacak. İyi şanslar dilerim.
~H
"Hay ben bu H nin..." Diye söylenmeye başladı Alper. Ardından da "Feneri sen tut istersen. Şimdi nereden ne çıkacağı belli değil burada."dedi. Ben de onayladım tabi ki.
Bşraz ilerlediğimiz sırada önümüze iki kapı çıktı. Birisinin içinden bir bebeğin ağlama sesi geliyordu. Diğerinde ise bir balta sesi. Alper'e korku dolu bakışlarımı yollarken o "Hangi kapıya bakalım?* diye sordu. Ciddi miydi bu? "Sen şaka falan mı yapıyorsun?" Diye sordum. Bana ne olduğunu sorarcasına bakıyordu ve benim kalbim korkudan yerinden çıkacak gibi atıyordu. "Didem sen iyi misin?" Diye soru. Artık nasıl bir haldeysem bana korku dolu gözlerle bakıyordu. "İ-iyiyim ben. Merak etme. Ee şey evet hangi kapıdan geçiyorduk?" biraz telaşlanmıştım çünkü bir anda beni kucağına alıp korku evinden çıkacakmış gibi duruyordu. Ben de kendimi ona iyi göstermeye çalışıyordum bu yüzden. "Tamam. Sen bekle ben iki kapıyı da açıp bakacağım. Hangisinden devam edeceğiz sana söylerim." Kafamı olumlu sallayıp onu beklemeye başladım.
Önce baltalı kapıyı açtı. Açar açmaz da geri kapatıp içinden beş on kez dua okumaya başladı. Ben kahkahalarla gülerken o korku içinde yüzüme bakıyordu. Sanki daha demin ki hallerimiz yer değiştirmişti. "Bir de hatim indirsyedin. Ne bu böyle. Bu kadar korkacak bir şey yok. Sadece kostüm." Dedim dalga geçerek. O da "Gel istersen sen bi bak gözünü sana Fatiha okuyan teyzelerin arasında açmıyor musun." Cidden korkunç bir şey olmalıydı. "E peki diğer kapı?" Diye sordum. "Ona ben bakmam. Git sen bak istiyorsan. Daha demin kalp spazmı geçiriyordum zaten." Dedi. Ben de o kapıya doğru ilerledim.
Kapıyı açtığımda karşıma hiçbir şey çıkmamasına şaşırmıştım çünkü bunu beklemiyordu. Ama tabi ki yine duvarlarda açma sapan şeylerin fotoğrafları da vardı. Hatta bazılar korku filmlerinden alınmış bazı karakterlerin fotoğraflarıydı. "Alpeer. Gel!" Diye seslendim. Hala arkamda olan balta sesi beni az da olsa ürkütürken ben orada onu bekliyordum. "Ne oldu? Bulabildim mi?" Diye sordu. "Evet buldum. Bu arada feneri unutma!" Tam ayağa kalkıp geliyordu ki feneri hatırlatınca onu da aldı ve geldi. "Bu ev bence korku evinin yanısıra bir tür labirent gibi." Dedi. Aslında haklıydı da. Bundan önce bir kere daha korku evine gitmiştim ama bu öyle değildi. "Haklısın. Diğerleri çok da böyle değil diye biliyorum. Bir kez daha gitmiştim ama hiç de böyle olmamıştı." Dedim.
Koridorun sonuna geldiğimizde önümüze bir kağıt daha çıktı. "Off bıktım şu kağıtlardan da ya." Diye söylene söyleme aldı eline kağıdı. Haklıydı ama neden söylemek yerine kağıt koyarsın ki?
El feneri? Siz düşündüğümden de aptal çıktınız... Fenerle içeri baksaydınız şu an dışardaydınız.
O sırada aklıma ilk gelen şeyi yapıp beş, on adım ötemizde duran kapıya koşup açmaya çalıştım. Ama maalesef olmadı. Aslında şaşırmamıştım. Sadece belki bir umut unutmuşlardır falan diye düşünmüştüm ama, yok.
Alperin yanına geri döndüğümde "Sen ciddi misin? Korku evindeyiz ve bizi buraya kitlemeyi mi unutacaklar. Oldu olacak önümüzde bir palyaço çıkartsınlar da bize balondan köpek yapsın." Dedi alayla. Ben ona ciddi olup olmadığını sorgulayan bakışlar atarken o kağıdı okumaya devam etti.
Evet kapıya koşman birşey değiştirmedi. Umarım farkındasındır. Neyse. Konumuza dönelim. Buradan çıkmak için iki kapınız kaldı. Ama bu kapılara ayrı ayrı gireceksiniz.
Tam o sırada iki tane kırmızı ışık ve yapay sisle gördüğümüz, daha doğrusu yeni fark ettiğimiz iki tane kapı çıktı.
Bu iki kapının arasında çok farklı şeyler var. Hangisine girmek istiyorsanız gidin. Gerisi sizde. İyi eğlenceler. Pardon iyi korkmalar.
Dip not: El fenerini de şu kenara bir yere koyarsanız çok hayra geçer vallaha.
~H
"Manyak mı bu be?" Dedim. "Tamam sen sağdakini al ben de soldakini." Kafamla onaylayıp içeri girdim.
Odanın içerisi sadece saf karanlıktı. Ne yani bu kadar mı? Odada biraz ilerlediğim sırada bir el omzuna dokundu. "A-alper?" Diye seslendim boşluğa. Belki gelmiştir diye. Ama hiç bir ses çıkmadı. Tam arkamı döndüğümde yüzü kanlar içerisinde bi çocuk gördüm. Çığlık çığlığa kaçarak oradan uzaklaşmaya çalıştım ama neredeyse her adımımda bir el ya saçım ya omzuna ya da sırtıma çarpıyor ve dokunuyordu. Cidden çok korkunçtu. Bana yıllarca sürmüş gibi gelen süre içerisinde kapıya vardım.
Tam önümde bir kapı ve bir kağıt duruyordu. Önce kağıdı aldım.
Aferin sana. Şu ana kadar gelebildim öyle mi? Aferin sana. Çıkış tam önünde...
~H
Kapıyı açıp dışarı çıktığımda tam benim kapımın önünde beni bekleyen Alper'i gördüm. Neredeyse üzerime atlayacak gibi bekliyoru. "Birkaç saniye daha gelmeseydim içeriye girecektim." Dedi endişeyle. "Sorun yok. Geldim işte. Sadece ..." Ne olduğunu soran bakışlar attı. "Sadece birkaç gün uyku problemlerim olacak galiba." Dedim ve daha diğerlerinin gelmediğini fark ettim. "Diğerlerine nerede?" Diye sordum. "Daha demin bir görevliye konuştum. Onların çıkmasına daha çok varmış. Bizim ki kapıya en yakın olanmış." Dedi. Kafamı adığımı belli etmek için salladım. "Biraz sahilde dolaşmak ister misin? Sıkılırız burada bekleyerek." Diye soru. Aslında mantıklıydı. "Olur." Dedim.
Sahile geldiğimizde yere oturduk. Arkamızda bank vardı fakat ayaklarımı sarkıtmak istemiştim. "Ee? Günlerin. Nasıl geçiyor?" Diye konu başlattım. "İyi. Bazı kişilerle uğraşıyorum arada." Diye cevap verdi kimdi acaba uğraştığı kişiler? "Sen? Sen neler yapıyorsun? Bir ara anonimin vardı galiba aranız nasıl?" Ona anlatsam mı ki? Yok bence bana açılacağını anlatmayayım. En azından şimdilik. "İyi. Aramız iyi." Dedim. "Bir ara ondan hoşlanıyordun galiba?" Dedi sorarcasına. "Evet. Hala hoşlanıyorum. Da bu konuyu şimdilik kapatsak?" Diye sordum. "Niye? Ne oldu ki şimdi bir anda? Öyle sohbet ediyorduk işte? Rahatsız mı ettim seni?" Diye arka arkaya sorular sordu. Gülerek "Hayır hayır. Sadece utandım biraz. O yüzden." Dedim. "Ee. Peki." "Sence ne zaman gelirler?" Diye sordum fakat sadece yüzüne baktı. "Sıkıldıysan gidelim geri. Sıkıcı biri olduğumu biliyorum zaten. Sorun olmaz yani bana." Dedi. Neden böyle anlamıştı ki şimdi. Halbuki geçen gün çok eğlenmiştik. "Yok hayır. Bak sen eğlenceli birisin. Ciddiyim. Hatta geçen gün çok fazla eğlendim kafede seninle. Bir yere dalman bile eğlenceli senin. Neden kendine haksızlık yapıyorsun ki?" Diye sordum. "Bilmem. Eskiden çok sıkıcıydım. Şimdi biraz biraz toparlandım." Ne olmuştu acaba? "Neden ki?" Diye sordum bir anda. "Eskiden arkadaşlarım tarafından çok dışlanan bir çocuk olduğum için hep arka planda kaldım. Bu da beni tabi ki olumsuz etkiledi." Diyerek kendisini açıkladı. "Peki normale dönmeye kim yardımcı oldu?" Diye sordum. Çünkü eminim ki bu onun için çok önemli birisidir. "Sen." Duyduğum şeyle ne yapacağımı bilemedim. "E-efemdim?" Diyerek emin olmak için sordum. "Benim işte. Sana yazan o korsan benim."
***
Wöh.(benim kendime özgü bir sözümdür kendisi😌)Herşey açıklandı galiba.
Yeni bir texting yayınlıyorum bugün yada yarın. Bir şans verirseniz sevinirim.🧡
Didem'in tepkisi ne olacak sizce?
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum 🍂
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİLGİSAYAR KORSANIM |YARI TEXTİNG|
ChickLit054* *** ** **= Yine mi görüntülü konuşmadasın? Didem= Pardon siz kimsiniz? 054* *** ** **= Bilgisayarına dikkat et... The latest computer bender... 💻 Reklam ve spoi yorumları siliniyor Not: Yazım hatalarından dolayı linçlemeyin. Emin olun ben de ç...