Duyduklarıma inanamadım. Onun ağzından çıkan sözler doğru gelmedi. Gelemedi... Ya deliydi, ya çok cesaretliydi... Ya da sadece Turgut'tu...
Arabanın kapısı açık öylece durdum, durdum çünkü olayı algılamakta ciddi sorunlar yaşıyordum. Turgut tam olarak ne yapmaya çalışıyordu? Aklını mı kaybetmişti?
Anlamaz şekilde Turgut'un babasının karşında duruşunu izledim öylece. Kaç dakika geçmişti bilmiyordum ama araya Aziz girdi ve bir şeyler dedi, bağırışmalar koptu. Soner girdi araya ama hareket edemedim. Hatta Alia ağlamaya başladı, ben yine hareket edemedim. Bağırışlar kulağıma doluştu. Aklıma babam geldi, olanlar aklıma tek tek doluştu... Bunları yaşamak bir öncekinden daha zor geliyordu, belki de artık kaybedeceğim birisi olduğu içindi. Turgut da benim gibi susacak mıydı?
''LAN, SEN BENİ ÇILDIRTACAK MISIN LANN?!'' Turgut'un babası, Turgut'un üstüne yürümeye başladığında bilinçsizce hareketlenmeye başladım. Ne yaptığımın farkında mıydım?
Cebimdeki telefonun titreşimleri hissettim ama sanki çok başka bir yerdeydim. Ne buradaydım ne de bu bedenin içinde. Dışarıdan hareket eden bedenimi ve olanları izliyordum sanki. İlaç tedavisine ilk başladığım gün gibiydi her şey.
Turgut ve babasının arasına girdiğimde Turgut'un gözlerine çok benzeyen yeşil gözler gözlerimde sabitlendi. Turgut'un yeşilleri bana içi giderek bakarken bu gözlerin sahibi öfke kusuyordu. Gözlerinde saf öfke vardı ama neye karşı, kime karşı? Kendine mi ? Yoksa Turgut'a karşı mı?
Havada asılı kalan ele baktım. Vuracak mıydı?
''Çekil önümden.'' diye bana tısladığında bedenimi iyice dikleştirdim. Eli yavaşça aşağı inerken bir kez daha diretti ama karşısından çekilmedim. Nasıl çekilebilirdim ki? Karşısından çekilmeyince sinirle ellerini beyazlar barındıran saçlarının arasından geçip volta atmaya başladı. Bir kaç saniye sonra sessizce ve sinirle ''Hepiniz biliyordunuz...'' diye tısladı. Bakışları Aziz'e döndüğünde Aziz yere eğdi kafasını. Benim gelmemle aralarından çekilmiş ve başı eğik duruyordu. Neydi böyle suçluluk hissetmesinin nedeni? Sevmek yasak mıydı?
''Beni salak mı sanıyorsunuz?'' diyerek beni önünden çekmeye çalışan kumrala kafamı hafifçe dönüp kaşlarımı çattım. Kafamı usulca 'şimdi değil' dercesine iki yana salladım. ''Alia meselesinde bu kadar ısrar etme nedenini anlamadım mı sanıyorsun? Boşuna mı başta sessiz olup kabul ettim ha?'' diye sinirle benim arkadan çekilmeye çalışan Turgut'la babası sinirle bakışlarını ona çevirdi. ''Sen...'' diyip sustuğunda sinirle çenesini sıktığını gördüm. Üstündeki ceket kasılan kaslarından dolayı gerilmişti.
''Sen ibne felan değilsin Turgut!'' Diyip sinirle devam ettiğinde gözlerimi yumdum sakinleşmek için. Ağzımı açmayacaktım, hayır... Bir kez susmayı başarmıştım, yine başarabilirdim.
Turgut'tan gülme sesi geldiğinde gözlerimi açtım. ''İbne diye sana derler. Bizim gibilere genelde gay felan deniyor haberin olsun.'' Turgut'un beni ve kendini eliyle işaret ederek söyledikleriyle şaşkınlıkla ağzım açıldı. Alia'nın ağlaması duyduklarından dolayı kesilirken karşımdaki adam da neye uğradığını şaşırmıştı. Turgut cidden ileri gidiyordu...
Kamil, Alia'yı kendine çekip sarıldığında bakışlarım Soner'e kaydı bir kaç saniyeliğine. Soner korku dolu gözlerle bize bakıyordu. Diğer kısımla çok ilgilendiği söylenemezdi. Ona usulca kafa eğdim endişelenmemesi için. Halledebilirdik bir şekilde...
Turgut benim şaşkınlandığımdan faydalanıp ''Biz demedik mi zaten ha? O gece demedin mi bana?'' diye arkamdan çıkarak babasına diklendi. Babası hala şaşkınlıkla bakarken Turgut'un gözlerinden deli bir ifade geçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFES BİLE ALMADAN (GAY)
Humor(TAMAMLANDI)➰ Ellerim kondom kutusuna giderken arkamdan ''Çüşş amına koyayım çüşş'' sesi geldi. Gülmemek için dudaklarımı ısırdım. Arkamı döndüm. ''Hayırdır birader ?'' dedim yüzüne arsızca bakıp. Tek kaşımı kaldırmış şerefsiz edasıyla bakıyordum re...