"Finalden Sonra Just Turgut Gelir"

4K 214 67
                                    

blackfeild- blackfield

Size başta güzel bir hikaye anlatabilirdim. Her şeyin mükemmel gittiği, aşk dolu bir hikaye. Fakat bu tamamen bir kandırmacadan ibaret olurdu.

Kandırılmak istiyorsanız tam şu anda bu sayfadan çıkıp gidebilirsiniz veya her ne yapıyorsanız ona devam edebilirsiniz. Ya da tam olarak durur, hayatıma ortak olursunuz.

Size yalanlar söylerim, hiç olmamış şeyleri yaşanmış gibi davranıp kandırabilirim. Turgut dersiniz, sen neden böylesin diyebilirsiniz hatta. Fakat cevap sadece benim beynimin içinde bir yerlerde yatıyor olur. Kimse bilmez , kimse anlamaz. Hatta ben bile bazen anlayamam.

Sahi, herkes yalanlar söylerdi değil mi?

Bu hayatta en çok kendime yalan söyledim ben. Doğdum, büyüdüm ve kocaman bir adam oldum. Büyürken kendime yalanlar söyledim. Sorunlu değilsin, mükemmel bir adamsın... Binlerce böyle şey sunabilridim kendime. Hatta bazen çıtayı yükseltmiş, tüm yaşananaların suçlusu çocuk sahibi olmakmış gibi çocuk sahibi olmayacağım, birine aşık olamayacağım gibi noktalara getirmiştim. Ki istesem de olamıyordum. Ona kadar...

Sahi, bu bir kader miydi?

Çok değil bundan 8 yıl önce senin bir çocuğun olacak deseler götümle güler, aynı zamanda 'ismini de abdurrezzak koyun' derdim. Evet, yapardım bunu. Yapardım ama şu an bana bakan yemyeşil gözler yalanlıyordu her şeyi.

Ela gözlere sahip olmalıydı bu gözler. Ama sanki lanetimi aktarmaya devam ettiriyormuşum gibi bana bakan yeşil gözler vardı.

Bu zamana gelene kadar yaşadığımız evin kapısından çok çıkıp gitmiştim. Kimi zaman günlerce dönmedim. Hastane kenarlarında yatmayı o eve dönmeye tercih ettim. Enis'in gördüğünü ve onda kötü etki bıraktığımı bile bile dönmedim.

Bazen bağırıp çağırmış, hatta öyle anlar gelmişti ki yumruklarımız gün yüzüne çıkmıştı. Ama bu evden çıkıp gitmeme rağmen her zaman beni bekleyen Baran olmuştu. Kimi zaman sakince dönmemi beklemiş, kimi zaman da bağırıp çağırıp sürükleyerek eve sokmuştu. Her zaman yuvamızı da hayatımızı da bir düzene sokmuştu.

En çok da beni.

Çoğu zaman kimsesizliği tercih etmeyi bile düşündüm. Bir gün cerrahlığı bırakıp gidecektim. Bir aylık bebeğimiz ve Baran'ı bırakıp gidecektim...

Tam bir şerefsiz gibi, babam gibi bırakıp gidecektim onları. Hatta babamdan daha şerefsiz olup bile bile gidecektim.

Yıllar geçti ve ben alıştım.

Sevmeye, sevilmeye ve bir aile olmaya alıştım...

Aşk nedir deseler sadece nefes almak derdim. Çünkü nefes almak gibi sıradandı aşk. Her saniye yaşadığın duruma alışırdın ama yokluğu canını alırdı. Nefesin kesildiğinde öleceğini düşünürdün, hatta tıbben belli bir süre nefes alamazsan oksijen miktarın düşer ve beynin yeteri kadar beslenemediği için ölürdün.

Çocukluğumdan beri birçok şeye mantıksal açıdan yaklaşmış ve en az duygusal hasarı almıştım. İstesem bile duygusal olamıyordum gerçi.

Baran...

Baran öyle bakmıştı ki bana... Yanmıştı yüreğim. Hem de ne yanmak. Cehennemde olduğumu bilsem gıkım çıkmazdı onun için.

Yıllar önce cehennemi de yaşamıştım. Çıkmadı...

Çocuğumuzda zehir saçan yeşillerden çok, güzelim ela gözleri görmeyi umut etmiştim ama oğlumuz birebir benim kopyam olup çıkmıştı. Sadece o kumral saçlar yok olmuş, koyu kahvelere yerini bırakmıştı.

NEFES BİLE ALMADAN (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin