22. Bölüm ''Ordu Yolu Uzundur''

6.6K 394 264
                                    

Tüm günü Hafize teyzeme yapışık geçirmiştim ama saat on olmasına rağmen gelmemelerinden dolayı ara ara telefona bakıp Azizlerin canlı konumunu takip ediyordum. Bir ara Erzurum'da iki saat kalmışlardı ve bunun nedeninin ayı Kamil olduğuna emindim. Cağ kebabı yiyeceğim diye tutturmadıysa ben de Turgut değildim.

Baran homurdanarak dibime girmeye çalışırken ters ters ona baktım. Haspam rahat bırakmıyordu bir türlü. Eve çıkmıştık yine homurdanıyordu...

Akşam yemeği için Baranlara indiğimizde Elif, bizim civcive ufak bakışlar atarken Baran homurdanıp duruyordu. Gerçi Soner'in doğru düzgün Elif'e baktığını görmemiştim. Baktığında hoş bakıyordu ama o dedikleri 'Aşk' bakışı olduğunu sanmıyordum. Ben de artık gerilimi kaldıramayıp Hafize'ciğimle vedalaşıp yukarı çıkalım artık geç oldu demiştim. İki dakika dedikodu keyfi bile bırakmıyordu bu ayılar.

''Soner bu senin bakışların hiç hoşuma gitmiyor, bak beni sinirlendiriyorsun.'' Baran sonunda karın ağrısını dillendirirken göz devirip ayağımı kanepeye iyice uzattım. Civciv soba önünde otururken tırsak bir bakış attı bana. Aslında benim Baran'la olan bakışmalarımın yanında Soner'in bakışı daha çok orta okulda beğendiğin bir kıza bakmak gibi geliyordu. ''Baran Allah aşkına çocuk nasıl baktı da böyle diyorsun?'' Baran'ın kapüşonundan tutup geriye çektim ve kendime yasladım. İstediğini vermezsem onun da gerginliğiyle Soner'e bulaşıyordu ayı oğlu ayı.

Baran geldiği konumu beğenip iyice bana yapışırken sinirle çenemi sıktım. Puşt herif yapmadığını bırakmayıp bir de yüzsüz yüzsüz dibime giriyordu. Tamam ben çekmiş olabilirdim ama onun denemediği anlamına da gelmiyordu ulan...

''Bu arkadaşlıkta hep dışlandım lan...'' Soner'in Aziz edasıyla söylediklerine ofladım. Allah canımı almak yerine bir tane Aziz yetmiyormuş gibi ikinciyi başıma yollamıştı. Promosyonları da Baran'la Kamil'di sanırım.

''Soner abicim nolursun, bak zaten bekliyorum kaç saattir gelmediler iyice beni germe.'' diye adeta yalvararak konuşunca Baran ''Kim sana git dedi sanki.'' dedi ve iyice gerildim. Şeytan diyordu alçılı ayağınla vur kafasına pekmezini akıt. ''Sen konuşma.'' dedim gözlerimi kısıp ona dönerken. Sırıtttı, bana yaslanmış pezevenk edasıyla karşımda duruyordu. Bende harbiden akıl yoktu...

Sol eli belimi kavradığında huysuzca kıpırdandım. ''Ulan Soner bana çok şey borçlusun...'' Konuşmamla civciv bir halt anlamazken Baran onun bana yaklaşmasına neden izin verdiğimi çok iyi anlamıştı. Huysuz bir çocuk gibi somurturken kapı zili çalmasıyla ayaklanmaya çalıştım heyecanla. Belimdeki el buna izin vermezken ''Aha geldiler laannn. Ben bakarımmm.'' diyip benden daha heyecanlı bir şekilde kapıya koşan civcive tuhaf tuhaf baktım.

''Bu niye bu kadar sevindi?'' Baran'a dönüp cevap beklerken o civcivin arkasından salonun çıkışına bakıyordu. Göz altları çökmüştü. ''Babası pek bir yere gitmesine izin vermiyor, ondan yeni birileriyle tanışınca seviniyor. Yıllardır böyle, okula bile Mehmet sayesinde gidebildi.'' Sonra bana döndü. ''Yani İstanbul'a.'' Kaşlarımı çatıp bende salonun çıkışından ev kapısının gözüken yerine baktım. Soner'i yarım yamalak görürken kapıyı açtığını duydum.

''Lan dondum laannn, dondummm.'' Haldur küldür içeri dalan tabiki de Aziz'di. Aziz hayatı boyunca beni bir kere bile yanıltmazken elimi başıma yasladım. ''Uuyy daa, bu çirkin kim??'' diyen de dev kardeşim hödük Kamil'di. Keşke bir kere beni yanıltsalardı da ben de rezil olmasaydım. ''Şimdiden özür diliyorum.'' diye mırıldandım Baran'dan biraz ayrılıp. Baran konuşmalara mı yoksa dediğim şeye mi şaşıracağını karar verememiş gibi duruyordu. Onun boşluğundan yararlanıp belimi elinden kurtardım ve zorlanarak ayaklandım.

NEFES BİLE ALMADAN (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin