39. Bölüm ''Toparlanış''

5.5K 300 227
                                    

Gözlerimi usulca açtığımda açık camdan içeri giren hafif güneşle gözlerimi bir kaç saniyeliğine geri kapattım.

Başım çatlıyordu.

Elim yan tarafıma gittiğinde bulduğum boşlukla gözlerimi hızlıca açtım. Gece Turgut rahat edemeyince hızlıca duş aldıktan sonra uyuya kalmıştık ama şu an yanımda yoktu. Yataktan yarı çıplak şekilde doğrulduğumda etrafıma baktım. Yerdeki kıyafetler ortalıkta gözükmüyordu.

Kapalı hava yağmuru işaret ederken içeriden tıkırtılar geldiğini duydum. Boxerla içeri gidecek olmam biraz gerse de Turgut'un tüm kıyafetleri içerideydi. Kapıya yönelip açtığımda etrafta kimse gözükmüyordu. Salona gittiğimde hepsinin mutfakta olduğunu anlar anlamaz seri şekilde bir eşofman ve ince bir tişört aldım. Soba cayır cayır yanıyordu.

Mutfağa doğru gittiğimde konuşma seslerini duyabiliyordum "Gece az ses yapsaydınız keşke." Aziz'in bıkkın sesini duymamla durdum. Dün geceyi duymuşlar mıydı?

Kaslarım gerilirken içeri doğru adımladım. Turgut üstüdeki ince yakası yarım açık hırka ve altındaki gri eşofmanla sandalyede yarım şekilde oturmuş çayını içiyordu. Beni görmesiyle geniş bir şekilde gülümsedi. Gülümsemesiyle gerilen kaslarım gevşerken benim de yüzümde hafif bir gülümseme oluştu.  Nasıl güzel bir şeydi bu adam...

Mutfağın Turgut ve Aziz dışında boş olmasıyla kaşlarımı çattım. ''Diğerleri nerede?''  Aziz yaslandığı mermer tezgahtan çekilip Turgut'un yanındaki boş sandalyeye geçti. ''Alia sizin inlemelerinizi duyduktan sonra kalmak istemedi. Kamil onu götürdü.'' üstündeki siyah kazağın kollarını yukarı doğru çekip kupasındaki koyu kahveden bir yudum aldı. Dedikleri yüzünden kötü hissettim.

Seviştiğimizi herkes öğrenmişti.

''Soner de Kamil'le konuşmak için onunla çıktı.'' Turgut yarım oturuşunu düzeltip konuştuğunda yüzüne baktım. Düşünceli duruyordu.

Turgut'un yanına giderken ''Soner'in başına bela olduk anasını satayım.'' diye mırıldandım. Turgut sırıtırken Aziz göz devirdi. ''Akşam mümkünse ses çıkartmayın... Gece psikolojim bozuldu maalesef. Şu an çalışamıycam sizin yüzünüzden.'' diyip arkasına yaslanarak ayak ayak üstüne atan Aziz'e Turgut önündeki kahve ambalajını attı.

Eliyle Turgut'u gösterip ''Çocuğa naptıysan yarım oturuyor sabahtan beridir.'' diye hönkürerek gülmeye başladığında benim yüzümde muzip bir gülüş oluştu. Turgut gözlerini kısarak ona bakıp tam oturdu fakat oturuşu acı vermiş olmalı ki yüzünü buruşturdu ve eski haline geri döndü. Elimi omzuna atıp hafif hafif okşadığımda bakışları beni buldu ve başını koluma bir iki saniyeliğine sürttü.

Kedi gibiydi...

''Neyse Aziz çamaşırları astık ama hala bazı eşyalarım kayıp. Nerede lan eşyalarım puşt?'' gözlerini kısmıştı. '' Özellikle sigaralarım...'' diyip parmağını havaya kaldıran Turgut'la sırıtıp kafasına sarılıp kendime çektim. Yüzü göğsüme doğru gömülürken saçlarının üstüne yüzümü gömdüm.  Eşşek herif tam ısırmalıktı.

''Nöfös alomoyorım laoon.'' Kolumun altında cebelleşen kumralla sırıtarak bıraktım kafasını. ''Şükür rabbim bugün de ölmedik.'' diyip avcunu yüzüne sürten Turgut'la göz devirdim. ''Abart abart...'' sırıtarak çayından bir yudum daha almasıyla ona arkamı dönüp çaydanlığa yöneldim. Kendime çay koyarken Aziz dersler hakkında bir şeyler konuşmaya başlamıştı. Turgut ona kafa sallayıp duruyordu.

Yanlarına oturup çay içerken Turgut'un bakışları arada yüzümü bulsa da genel olarak ilgisi Aziz'deydi. Dün geceden sonra çok konuşmasak da her hangi bir pişmanlık belirtisi göstermemesi içimi rahatlatmıştı. Başımdaki ağrı bir şeyler içtikçe azalsa da hala rahatsız ediyordu. Elimle şakaklarımı ovdum.

NEFES BİLE ALMADAN (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin