O Children- Nick Cave. Bölüm şarkısı bu, yani dans ettikleri.
Altı yıl önce- Ankara- 14 Mart- Kızılay
Kumral genç, sarışın kızı belinden tutup kendine tekrar çekerken ritimle sallanıyorlardı. Sarışın kız, sağ elini kumralın yüzüne götürürken kafasını ona yakınlaştırıyordu aynı zamanda. Normalde aralarında bariz bir boy farkı varken genç kızın balo için giydiği uzun topuklularla o fark bayağı azalmıştı.
''Alia yapma.'' diye fısıldadı kumral olan korkarak. Arkadaşı hatta kız kardeşi gibi gördüğü kız yıllardır onun için uğraşıyordu, biliyordu ama o sınırı geçmek istemiyordu genç. Geçmek istemiyordu çünkü ona onun kendisine baktığı gözle bakmıyordu. Bakamıyordu.
''Ben anlamıyorum Turgut. Hayatında kimse yok ve beni de almıyorsun.'' Genç kız aksanlı türkçesiyle konuştuğunda kumral genç sıkıntıyla Alia'nın belindeki elini çekip alnını ovuşturdu. ''Bana zaman vermiyorsun.'' dedi kaçmak için bu girişimlerden. Alia küçük bir çocuk gibi dudak bükerken kumral genç ellerini tutup döndürdü genç kızı. Şarkı daha bitmemişti, dans etmeye gelmişlerse edeceklerdi.
Kumral genç balolardan haz etmezdi. Tıp bayramı diye zorla getirildiği baloya Alia'yı çağırmak zorundaydı çünkü genç kız onun için Gürcistan'dan gelmişti. Ankara'da son iki günü kalmıştı ve o çocukluk arkadaşını hala seviyordu. Onu yalnız bırakamazdı.
Dans bitmiş ve Alia'nın ayakları uzun topuklularla saatlerce ayakta kalmaktan dolayı şişerken genç kız ayakkabıları eline almış çıplak ayak masalarına yürüyordu. Masadaki kıvırcık saçlı somurtarak oturan çocuğu görünce gülümsedi. ''Aziz çok mutlu gözüküyorsun.'' dedi alayla. Toplu bir ortamda kendi dillerinde konuşursa ayıp olacağını düşündüğü için Türkçe konuşmayı sürekli kendine hatırlatıyordu. Aziz ona 'Sen sus mendebur suratlı.' bakışını atarken Alia hoş bir kahkaha attı. Kısa dalgalı sarı saçları, iri mavi gözleri ve 1.70 boylarında çok güzel bir kızdı. Kendine her zaman güvenmişti ama Turgut onun özgüvenini kırıyordu.
''Benim derdim bana yetiyor, sen git Turgut'la uğraş.'' diyerek kalabalık içinde rakıyı nereden bulduğunu bilmediği genç kumralı işaret ediyordu. Üstündeki beyaz gömlek onu sıkmış olacak ki düğmelerini açmış ve ceketini sol eliyle sol omzundan sallandırıyordu.
''Hem sıkıldığı belli bence siz gidin.'' diye ekledi aynı sıkkın tavırla. Gönlüne düşen esmer kızı düşünüp tekrar ofladı. Boktan bir gönlü vardı da yakın arkadaşının kız kardeşine düşmüştü. Alia kıvırcık çocuğa kafa sallayıp Turgut'a ilerledi ve yanına vardığında onun elindeki bardağı alıp geri kalanını kendisi içti. Kumral olan bu durumdan rahatsız olurken sarışın kız konuşmaya başladı. ''Gidelim mi?'' dedi koluna girerken. Turgut kafa sallarken çıkışa yürümeye başlamışlardı.
Genç kızın elinde topuklu ayakkabıları, genç adamın elinde ceketi öylece yürüyorlardı. Tam o sırada iki sokak aşağıda, iki genç bir şeyler için adım atıyorlardı. Kısa olan hayatının aşkını bulduğuna inanırken esmer olan hayatında ilk defa bir ilişki içine girmeye hazırlanıyordu. İşte kaderin ağları o sırada her şeyi belirledi.
''Baran.'' diye fısıldaki gözlüklü kısa genç. Baran parkta yürürken bir anda gelen sessiz ve bir şeyler belirten sese döndü. Ankara soğuktu ama uzun süredir hava ilk defa bu kadar ılıktı. Hafif rüzgar eserken ellerini kısa saçlarına atıp karıştırdı ve tekrar Faik'e öndü. Demek artık konuşmaları gerekiyordu. Öylese konuşurdu. Hiç bir zaman korkak olmamıştı ama yanılıyordu. Bir gün çok fena bir korkak olacaktı.
''Geçen gün olanlar...'' dedi ürkekçe gözlüklerini gözlerine doğru iterken. Gerildiğinde hep bunu yapardı. Esmer genç neyi kastettiğini anladı ve bir adım atarak tam karşısına geçip yüzüne doğru eğildi. ''Pişman değilim.'' dedi kendinden emin bir şekilde. Bir hafta önce kütüphaneye gittiklerinde çıkışta Faik artık dayanmayıp onun dudaklarına yapışmıştı. Esmer genç başta karşılık vermese de sona doğru karşılık vermişti. Karşısındakinin hazır olup olmadığını bilmiyordu Faik ama o gün birini görmüştü ve o hissin verdiği korkaklıkla artık harekete geçmesi gerektiğine emin olmuştu. O yeşil gözler farklı bakıyordu, bakışlarından bile ürküyordu kısa olan. Bir şeyler için geç kalacağını hissediyordu.
Baran karşısında tedirgince duran çocuğun yüzünü avuçları arasına aldı ve etrafa kısa bir bakış attıktan sonra dudaklarına eğildi. ''Sen varsan ben de varım.'' diye fısıldadı. Dudakları birbirine değerken parkın girişinde iki beden birbirine tutunarak yürüyor ve sarışın kız yalnız olduklarından Gürcüce söyleniyordu.
''Sen de aşırı inatçısın. Ne var taksiye binseydik?'' Kumral genç omuz silkti. Bugün bu güzel havada yürümek istiyordu. Gün batımından dolayı ortalık hafif karanlığa gömülmüştü. Hafif esen rüzgarlar huzurla gözlerini kapattı. Bulundukları patikayı izlerken ileride iki insanı gördü. Başta ne yaptıklarını anlamasa da yakınlaştıkça iki erkeğin öpüştüğünü gördü. Kısa olanı gözleri bir yerden ısırırken gözlerini kıstı. Alia da onun baktığı yere bakarken kumralı dürttü. Öpüşen iki genci rahatsız etmemek için ''Öyle bakma insanlara.''diye fısıldadı. Kumralın homofobik olmadığını biliyordu ama neden öyle baktığını anlamamıştı.
Öpüşen iki çift adım seslerini duyup dudaklarını yavaşça ayırırken uzun olanın arkası gelenlere dönüktü. Kahve gözler yeşil gözleri bulduğunda kahve gözlerin sahibi hissettiği gerginlikle eli karşısındaki çocuğun elini buldu. Turgut bir kaç saniye karşısındaki yüze bakıp nereden tanıdığını hatırladı. Bir hafta önce ona kayıp kartını getiren çocuktu bu. Kütüphanede ders çalışırken dürtülmüş ve karşısında bu çocuğu görmüştü bir anda. Nedenini anlamadığı bir düşmanlıkla ona baktığının da farkındaydı.
Faik geçen bir hafta önce gördüğü çocuğu yine karşısında görünce ''İyi ki şimdi adım attım.'' diye düşündü.
İki yakın arkadaş yavaşça parkın çıkışına giderken arkasında kalmıştı iki beden. Esmer genç gelenlerin arkasından baktı. Sonra da genç kızın koluna girdiği adama baktı bir kaç saniye. Tepki vermemeleri içini rahatlatırken onları boşverip sevgilisine döndü.
''Ee ne yapıyoruz?'' dedi gülerek.
Kaderin ağları örülmüş ve her şey belirlenmişti. Esmer genç hayatının hatalarını yaparken bir kaç saniyeyle her zaman yeşil gözlü adamı kaçıracaktı ve bunun hiç bir zaman farkına da varamayacaktı. Ama üzülmesine gerek yoktu. Her acı gibi bunlar da geçecek ve bir gün o yeşil gözlü adamla yıllarca aynı şehirde yaşadığı yerde değil, başka bir yerde karşılaşacaktı.
Ay ayyy gerildim yazarken vjbfle. Beğendiniz mi yoksa daha farklı yazılabilir miydi emin olamadım. hadi ben kaçtım adiyosss.
![](https://img.wattpad.com/cover/255061964-288-k741378.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFES BİLE ALMADAN (GAY)
Humor(TAMAMLANDI)➰ Ellerim kondom kutusuna giderken arkamdan ''Çüşş amına koyayım çüşş'' sesi geldi. Gülmemek için dudaklarımı ısırdım. Arkamı döndüm. ''Hayırdır birader ?'' dedim yüzüne arsızca bakıp. Tek kaşımı kaldırmış şerefsiz edasıyla bakıyordum re...