34. Bölüm "Parçalandığın Yerden Sararım"

4.4K 354 167
                                    

Gözlerimi zorlukla aralarken üstümdeki ağır bedeni kendime daha çok çektim. Ellerim çıplak omuzlarını daha sıkı kavrarken kafamı aşağıya doğru eğip o dalgalı kumral saçlara derin bir öpücük kondurdum. Bok gibi bir gece geçirmiştik. Kaç kere uyandığımı sayamamıştım fakat her uyandığımda yanımdaki iri kumral beden uyanmış, bana usulca gülümsemiş, ardından beni kendine çekip bilmediğim dilde bir şeyler anlatmaya başlamıştı. Ninni gibi geliyordu sesi.

Kapının sessizce açılmasıyla kafamı yan tarafımızda bulunan eski kahverengi kapıya çevirdim. ''Uyandınız mı diye bakmaya gelmiştim.'' Aziz sessizce fısıldayıp kafasını araladığı ufacık yerden içeriye uzatıyordu. Turgut'un huzursuz duran yüzüne çevirdim bakışlarımı. Kumrala kaçan şekilli kaşları ve uzun sarı kıvrık kirpikleri vardı. Yüzü çok mu güzeldi?

''Uyusun o biraz daha.'' Aynı şekilde fısıldadığımda onun bakışları kumraldaydı. Kumral sanki uyurken izlendiğini fark etmiş gibi o düzgün şekilli kaşlarını çattı ve kollarımın arasında hareket etmeye başladı. Kollarımı çözüp onu serbest bıraktığımda yanımdaki boşluğa usulca uzandı ve yastıksız bir şekilde yatmaya başladı.

''Çay yapıyorum şimdi, gelecek misin?'' Bakışlarım merakla bana bakan mavi gözlere gittiğinde önüne düşen uzun kıvırcık tutamları eliyle geriye yatırdı. Kafamı usulca sallayıp battaniyeyi üsttümden kaldırıp Turgut'u iyice battaniyeyle sarmalayıp kalktım.

Üstüme ters ters bakan Aziz'i yok saydım ve yerdeki geceden kalan terle kaplanmış tişört ve eşofmanları alıp odadan çıktım. Aziz arkamdan kapıyı kapatırken banyoya gidip sepete kıyafetleri tıkıştırdım. ''Gece bir şey mi oldu?'' Aziz'in aşırı rahatsız çıkan sesiyle banyo kapısına baktım. Kapıya yaslanmış rahatsız bir şekilde beni süzüyordu. Bakışları dövmemin olduğu yerde bir kaç saniye oyalandıktan sonra gözlerimde sabitlendi.

''Sandığın gibi bir şey olmadı. Psikolojik tedavi görüyorum uzun süredir. Kabus gördüm.'' Kafamı önüme çevirip elimi yüzümü yıkamak için eğildim. İşimi hallettiğimde hala kapıya yaslanmış şekilde düşünceli bir şekilde izleyen bir Aziz vardı.

''Sen buraya geldiğinden beri arabuluculuk yapıyorum.'' derin bir nefes alıp dikleşti. ''Ama ona iyi gelmiyormuşsun gibi geliyor. Haksız mıyım Baran?'' Ellerim istemsiz bir şekilde yumruk olurken dişlerimi sıktım.

''Şöyle ki...'' diyip kollarını bağladığında dikleştim. ''Daha kendi içinde bir çok şeyi çözememiş birisin. Ki uzun süredir tedavi olup yanıt alamıyorsan ilişkiye başlamak için de hiç uygun değilsin. Neden Turgut?'' Dedikleriyle bedenim sinirle titrerken kendi kendime mırıldandım. ''Neden Turgut? '' O farklı bakan yeşil gözleri miydi nedeni? Yoksa güldüğünde gözlerinin kısılıp mükemmel bir görsel şölen sunması mı? Yoksa sadece Turgut olduğu için mi?

''Neden şimdi soruyorsun Aziz? Dün geceden sonra sence sırası mı?'' Hırlar gibi çıkan sesimle Aziz gözlerini kısıp kollarını çözdü. ''Öyle olsun.'' diyip arkasını dönüp banyodan çıkarken derin derin nefesler almaya çalıştım. Boğazıma düğümlenen nefeslerle başım dönmeye başladığında sertçe lavabonun köşelerine tutundum. Parmak boğumlarım beyazlamaya başladığında sakinleşmek için nefes almaya çalıştım sakince. Kafami lavaboya eğip musluğun altına tutup soğuk suyu açtığımda kafamdan aşağı akan soğuk su sakinleşmeme yardım etmişti. Kafamı kaldırıp aynaya baktığımda kalbimdeki sacı tüm vücuduma yayıldı. Aynadaki gördüğüm adam ben miydim?

Uzamış koyu kahve dalgalı saçlar sırılsıklam olmuş, alnıma yapışmıştı. Sular damla damla yüzümden akıp lavaboya düşerken elimin altındaki mermeri sıktım. Hakkım var mıydı bunları o adama yaşatmaya? Ela gözlerimin etrafını sarmaşık edasıyla sarmış yoğun kırmızı damarlar bana pes etmişsin zaten dercesine orada duruyordu.

NEFES BİLE ALMADAN (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin