—
—
"Seni dinliyorum Lexa."demesinin ardından Lexa derin bir nefes alıp verdi ve denize baktı.Nasıl söyleyeceğini düşünüyordu.
O boşlukta birden biri koşarak Clarke'a doğru geldi kolunu boynuna götürmüşken Lexa onu farketti ve ayağa kalkıp o adamın kolunu sıkıca tuttu.Bir hareketiyle onun kolunu kırabilirdi.Clarke hızlıca ayağa kalkıp Lexa'nın arkasına geçti.
"Kim gönderdi seni ?!"
"Hiçkimse."
"Kim dedim."
"Ben burada yerliyim."Adam acıyla inliyordu.Clarke yavaşça elini Lexa'nın üst kolunun üzerine götürdü.Sakin ol dercesine ona baktı.
Lexa adama sert bir tekme atıp yere düşürdü ve ayağını göğsüne bastırdı.Şu an burada onu öldürecek miydi yani ? Diye düşündü Clarke.
"Söyle dedim."
"Lexa lütfen sakin olur musun ?"dedi Clarke.Hala tedirgindi.
"Seni öldürecekti Clarke.Nasıl sakin olabilirim ?"
"Tamam bırak.Söyl-söyleyeceğim."Lexa ayağını hafifletti.
"Gustus."
"Ne Gustus mu ?"Ayağını bıraktı ve adamı iki yakasından tutup kaldırdı.
"Eğer Clarke'a bir kilometre bile yaklaşmaya çalışırsan sonu senin için hiç ama hiç iyi olmaz.Şimdi çabuk git buradan."diyerek bağırdı Lexa.
Hızlıca Clarke'a döndü.Clarke oldukça korkmuştu.Onu bir şekilde sakinleştirmeliyim diye düşündü ve onu kolundan tutup sıkıca sarıldığında Clarke oldukça şaşırdı ama o da güvende hissetti,uzun zamandan sonra ilk kez gerçekten güvende hissetti ve kollarını Lexa'nın vücuduna sarıp gözlerini kapattı.
"Özür dilerim."dedi Clarke nefesini düzenlemeye çalışarak.
Lexa yavaşça kollarını ondan ayırıp gözünün önüne düşen saçını kulağının arkasına iliştirdi.
"Ne için ?"
"Senden korkuyorum dediğim için.Senden korkamam ki.İstesem de yapamam bunu."
"Clarke.Ne demek istediğini anlayamıyorum."dedi Lexa.Geçen gün ona seninle kalmak istemiyorum demişti şimdi ise özür diliyordu.
"Sadece senin göründüğün kadar kötü bir insan olmadığını biliyorum."
"Clarke seni anlamak o kadar zor ki..Bir gün bana seninle kalmak istemiyorum diyorsun.Gözlerimi açıyorum karşımda seni görüyorum.Sonra bir gün özür diliyorsun.Benden ne istiyorsun ? Nasıl davranmak istiyorsun ?"dedi Lexa sorularına bir cevap istemekte haklıydı.
"Seninle kalabilirim.Kapımı kitlememe de gerek yok.Çünkü artık eminim."dedi Clarke.Kafasındaki soru işaretlerini atmak istiyordu.Kendini bırakmak belki de rahatlamak..
"Neyden eminsin ?"dedi Lexa kaşlarını çatarak.
"Senin bana kötü bir şey yapmayacağından.Aptal gibi davrandım.Üzgünüm."
"Üzülme.Haklısın.Kim olsa benden,yapabileceklerimden korkar ama anlamadığım şey fikrini ne değiştirdi ?"
"Sen korkulacak biri değilsin.Sen-sen gözüktüğün Lexa değilsin.Başka bir Lexa var."dedi ve birden elini kalbinin üzerine götürdü.
Clarke Lexa'nın boynuna baktı.Damarının deli gibi attığını farketmesi zor olmadı.Sanki içinde bir şeylerin rahatladığını hissetti ve hafifçe gülümsedi.
"Burada bambaşka bir Lexa olduğuna inanıyorum."
Lexa gözlerini kapattı.Clarke haklıydı.Gerçekten de vardı ama Lexa kendini bildi bileli onu kimseye göstermemişti.Bunu yapmamayı seçmişti.Kendinden bile defalarca kez kaçmıştı.
"Clarke ben-"
"Bir şey söylemene gerek yok."
"Clarke ben seni-"
Lexa tam bir şey diyecekken,onlara doğru koşar adımlarla gelen Octavia'ya baktı ikisi de.Nefes nefese kalmıştı.
"Lexa acilen gelmen lazım."
"Ne oluyor Octavia ?"
"Bellamy kavgaya karıştı."
"Ne ? Geliyorum."dedi.Tam gidecekken Clarke'a döndü.
"Seninle konuşacağız."dedi.
"Ben de geliyorum."Diyerek ayağa kalktı Clarke.
"Gelmene gerek yok Clarke."
"Olmaz.Geleceğim dedim Lexa."dedi.Lexa daha fazla onunla inatlaşmak istemediği için bir şey demedi ve Octavia'yı takip ettiler.
Bellamy fazla kavgaya karışan biri olmadığı için konuyu merak etmişti Lexa.Oluşan kalabalığı gördüğünde çok yüksek sesle bağırdı.
"Yeter !"Herkes konuşmayı kesmiş ona dönmüştü.Clarke şaşkın bir şekilde insanlara baktı.Lexa'nın tek bir kelimesi hepsini susturmuştu resmen.
Sinirli bir şekilde Bellamy'nin yanına gidip kolundan tutup onu kaldırdı ve kavga ettiği kişiyi Indra'ya aldırdı.
Octavia Bellamy'e sıkıca sarıldı.Abisi için endişelenmişti.Gözlerinden okunuyordu telaşı.
"İyi misin Bell ?"
"İyiyim Lexa.İyiyim ama o şerefsiz ağza alınmayacak şeyler söyledi."Herkesin onları dinlediğini fark ettiğinde sertçe herkese baktı.
"Ne bakıyorsunuz lan ? Dağılın hadi !"
Eli ayağına dolaştı kalabalığın."Hadi gidin.Hadi !"Bu sefer hızlıca oradan ayrıldılar.
Clarke Lexa'yı izliyor.Her hareketinden bir anlam çıkarmaya çalışıyordu.Açıkçası ondan etkilenmediğini inkar etse yalan söylemiş olurdu.Ona zarar vermeyeceğini artık o da biliyordu fakat ondan uzaklaşmak için saçma bir yalan uydurup senden korkuyorum demişti.
Az önce yaşadıkları şey kalbinin hızlıca atmasını sağlıyordu.Onu gördüğü an kalbi çarpıyordu.Nefesi kesiliyor,sanki bambaşka bir şeyin içinde hissediyordu.
Yanlarına doğru yaklaştı.
"Ne dedi sana ?"dedi Lexa.Çok sinirliydi.Clarke onun yüzünü inceledi resmen gözünden ateş çıkacak gibiydi.
"Boşver."
"Söyle."
"Lexa boşver dedim."Böyle demesinin sebebi Lexa'nın yapacağı şeyleri tahmin etmesiydi ama Lexa söyle dediyse o şey mutlaka söylenirdi.
"Söyle ! Yeter.Söyle dedim."
"Senin hakkında ileri geri konuştu oldu mu ?"
"O ne demek ? Açık konuş."
"Bu kadar başarılı olmanın sebebi Titusmuş
o olmasa bir halt
olamazmışsın falan -"Bellamy'nin omzuna çarparak hızlıca adamı götürdükleri yere doğru yürümeye başladı.Hepsi arkasından gidiyordu fakat bir tek cesareti olan Clarke onu kolundan tuttu.Lexa ona döndü.Şaşırmış gibiydi.
"Lexa dur."
—
—
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prisoner
RomanceLexa onun üzerine çıktı ve kollarını sıkıca tuttu.Clarke ise onun bu kadar güçlü olacağını düşünmemişti.Kolları acımaya başlamıştı fakat karşısındaki kadının umrunda bile değildi. "Ölmek istemiyorsan,bizimle geleceksin.Artık bizim için bir tutsaksın...