—
—
"Bilmem hiç düşünmedim.Şu sıralar sadece seni düşünüyorum.Başka hiçbir şeyin önemi yok benim için."dediğinde Clarke gülümsemişti.Uzun zamandan sonra iyi hissediyordu.Ailesi ile olan şeyi kolay kolay unutamasa da Lexa ileyken gerçekten mutluydu.
Yavaşça onu göğsünden kaldırıp elini yüzüne götürdü.
"Sen benim her şeye dayanma sebebimsin.Bunu biliyorsun değil mi ? Eğer sen beni o gün öpmeseydin..Çok daha boktan bir halde olurdum."
"Sen gelmeden önce ben kalpsizin tekiydim.Tek yaptığım sinirimi başkalarından çıkarmaktı.Hayata karşı olan tutumumu insanlara yansıtırdım fakat bu değişti.O an ise bana doğru gelen şeyi yaptım.Dudakların beni çağırırken nasıl kendime engel olabilirdim ki ?"
Dediğinde Clarke yarasına zarar vermemeye çalışarak ona kollarını sararak çenesini omzuna yerleştirdi ve boynunu hafifçe öptü.
"Sen onu yapmasaydın bile ben de mutlaka yapacaktım."
— —
"Günaydın sevgilim."diyerek öptü Clarke Lexa'yı yanağından.Lexa da yavaşça gözlerini açtı ve güldü.
"Günaydın."
"Neye gülüyorsun ?"
"Uyandığım en güzel manzara olman hoşuma gitti."
"Lexa beni yine şımartıyorsun."
"Doğruları söylemek şımartmaksa evet şımartıyorum."
"Bak şimdi."dedi Clarke.
"Ne ?"
"Sen böyle laflar edince daha da bayılıyorum sana ne yapacağız ?"Dedi Clarke.
"Benim için sorun yok.Gel ben o baygınlığı biraz gidereyim."dedi ve çenesinden tutup onu kendine çekerek öptü Lexa.
"Hadi kahvaltımızı edelim."
"Tamam hadi kalkalım."
— —
Clarke'a ateş açan fakat Lexa'yı vuran adamı yakalamışlardı.Lexa Indra'dan haber alıyordu fakat adam konuşmuyordu artık onların beceremeyeceğini düşünerek kahvaltı masasından kalktı.Clarke da anlamayan gözlerle ona baktı.
"Nereye ?"
"Şu adamın amacını öğrenmemiz lazım.Sana dikkat etmeliyim.Başına bir şey gelmesine izin veremem."Clarke da ayağa kalktı ve onun önüne geçti.
"Bu halde gidemezsin."
"Halimde bir şey yok Clarke.Sen de gel."
"Ben mi ?"
"Evet hem sen kendini savunmayı öğrenmek istiyordun.Indra ile derslere başlarsın.Ben kolumu rahat kullanınca da devam ederiz."
"Tamam canım nasıl istersen.Masayı-"
"Toplarlar hadi gel."
— —
Lexa ve Clarke içeri girdiğinde adam korku dolu bakışlarını Lexa'ya gönderdi.Onu tanımayan yoktu.Herkesin korktuğu,bakanın gözlerini kaçırdığı biriydi o.Hatta Lexa gelmeden önce de adamlara onunla görüşemem diye yalvarmıştı.
Lexa ağır adımlarla adamın yanına yaklaştı.
"Hepiniz çıkın."dedi ve masaya doğru yöneldi.Clarke Lexa'nın yanına yaklaştı.
"Sen de Clarke.Bunu görmek isteyeceğini sanmıyorum."
"Ona ne yapacaksın ?"
"Hiçbir şey."
"O zaman neden görmemi istemiyorsun ?"
"Dönüşeceğim kişiden hoşlanmayacaksın.Şimdi lütfen çıkar mısın ?"
"Peki Lexa."dedi ve dışarı çıktı.Indra'ya sabah konuştukları konudan söz ettiğinde Indra olumlu karşıladı ve çalışmalara başlamak için plan yaptılar.
Birkaç dakika sonra Lexa içeriden çıktı.Üzerinde tek bir kırışıklık bile yoktu.Clarke ne yaptığını anlamaya çalıştı.
Diğerleriyle beraber içeri girdiklerinde koskoca adamın ağladığını fark ettiler.
"O-onu görmek i-stemiyorum."dedi adam titriyordu.
Lexa telefon ile görüştükten sonra içeri girdi.Clarke hala şaşkındı.Adamın yüzünde tek çizik yoktu.Hiçbir şey yapmadan nasıl bu hale gelmişti ?
"Yapanın kim olduğunu öğrendim."
"Kim ?"dedi Indra.
"Titus."
—
—
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prisoner
RomanceLexa onun üzerine çıktı ve kollarını sıkıca tuttu.Clarke ise onun bu kadar güçlü olacağını düşünmemişti.Kolları acımaya başlamıştı fakat karşısındaki kadının umrunda bile değildi. "Ölmek istemiyorsan,bizimle geleceksin.Artık bizim için bir tutsaksın...