YORUMLAR VE OYLARA ATEŞ EDELİM PLS.
Bir sevdayı bitirmek ne kadar sürerdi? Beş hafta, on gün, sekiz yıl? Hangi süre zarfında insan tamam ben sevdamı bitirdim artık önüme bakabilirim diyebilirdi? Cemre düşünüyordu onun sevdasını bitirme süresi dolmuş muydu? Bitirebilir miydi artık Ahmet'i içinde? Önüne bakabilir miydi? Arkasında yürüyen, biraz önce onu hiçbir şey düşünmeden öpen adam için değer miydi yıllardır onu kor gibi yakan sevdasının küllerini de dağıtmaya? Bu adama güvenebilir miydi? Sırtını yaslayacağı dağ, kalbini açabileceği yeni evi, üzerinde ki ölü toprağını silkelemesine, hayatta yeniden bir çiçek gibi açacağına değer miydi? Bilmiyordu. Kafasında ki boşluk sürekli aklını bu şekilde karıştırıyordu. Bir yandan Ahmet'in görüntüleri, bir yandan hızla atan kalbinin ritmi, bu aciz kalbinin ağzında atıyor gibi hissetmesine neden oluyordu. Adam metrelerce geriden arkasından gelirken o gözyaşlarını engelleyemeden yürümeye devam ediyordu.
Adamında kadından bir farkı yoktu. Hayatında ilk defa böyle hissediyordu. O eski sevgilisi olacak kahpe bile onu terk ettiğinde böyle hissetmemişti. Yüzüne aldığı yaralar, içinde ki sıkıntı kadar canını sıkmıyordu. Kadını öptüğünde pişman olmamıştı. Ancak söyledikleri öyle ağrına gitmişti ki! Fırat şu dağ başında, kaybettiklerinden sonra, yaşadıklarından sonra, hayatında ki tekmelerden sonra kafayı yememek için kendini deliliğe vuruyordu. Tüm bu yaşadıkları olmadan önce de fazla akıllı bir adam değildi. Deli dolu, çılgın bir adamdı ama zamanla tüm yaşadıkları onu olgunlaştırmıştı. Özellikle kan kardeşi dediği Ahmet'in kaybı ve bordoyla birlikte çıktığı operasyondan sonra hayatı yeni bir hal almıştı. Bu yeni çizgide Çido'dan sonra kadınlara karşı midesi bulanmıştı. Şehir'e indiğinde kendi ihtiyaçlarını karşılıyor, kadınlarla bir iki gün geçirdikten sonra arkasına bile bakmadan kaçıyordu. Bugüne kadar hiçbir kadınla ciddi düşünememişti. Çido denen o kadınla bile ilişkisi bir düzende ciddiye doğru ilerlerken Fırat bunlar için bir adım atmıyordu. Karşısında ki o kadın bir şeyler için çabalıyor Fıratta sessiz kalıyordu. Ama önünde yürüyen bu kadın tüm sinir sistemini, tüm düşünce sistemini alt üst etmişti. Kadından en başta fiziksel olarak etkilendiğini düşünmüştü. Kendini engellemeye çalışmıştı. Gerçekten çalışmıştı. Ahmet'in nişanlısı olması, Bulut'un kardeşi olması onu tüm düşüncelerinde kovalamış, adamın kendisini sorgulamasına birçok kere neden olmuştu. Ama engelleyememişti kendisini. Kadının o hüzünlü bakışları, yaralı bir kuş gibi yaşaması, hep şefkat bekleyen o küçük kız çocuğu sadece elinde silah olmadığı zamanlarda ortaya çıksa da oradaydı Fırat görüyordu. Kadının ağladığını gördüğünde yüreğini bir sarmaşık gibi sarıp nefesini daraltıyordu. Kadın güldüğünde yine kalbinin ritmi değişiyor, kalbi kanını hızlı hızlı pompalıyordu. Yüreğine bir ferahlık çöküyor, aldığı nefes ona dolu dolu yetiyordu. Sanki bu hayatta o kahkaha yaşadığı her şeyin bedeli gibi geliyordu. Bir yandan da kadının o kendine has kadınsılığı, çekiciliği Fırat'ın erkek tarafını ortaya çıkarıyor, dürtülerine engel olamıyordu. Ama emindi, kadına karşı olan ilgisinin istemediği yerlere gittiğinin, kalbinin bir şekilde kadının ismiyle, nefesiyle attığına emindi. Daha fazla dayanamayışı, kendine engel olamayışı bu yüzdendi.
Ölen kardeşini bile bir kenarda bırakıp kadına attığı adıma rağmen yediği dayakla ve duyduğu laflarla ortada kalmıştı. Kendi kendine güldü. Ağlayacak haline gülüyordu. Kadınlar konusunda galiba hiç yüzü gülmeyecekti. Belki de bir şansları vardı Fırat'a göre? Belki de bir şeyler değişebilirdi aralarında. Ama son yaptıklarından sonra o şansı da kendi kendine yok ettiğini anladı. Hâlbuki bu sefer farklı olacaktı. Hâlbuki bu kadın onun hayatını tamamen değiştirecekti. Hoş yine de değiştirmişti. Kadının onu dövmesi önemli değildi. Gerçi yediği dipçikle suratı biraz kaymıştı ama kadının dediği laflar öyle ağırına gitmişti ki. Şu saatten sonra istese de kadına bir daha yaklaşmasına aklı mantığı izin vermezdi. Gururu engel olurdu biliyordu. Bir yandan da sinirliydi. Kadına da sinirliydi. O lafları etmek zorunda mıydı? Son zamanlarda aralarında ki o gıcık çekişmenin azaldığını hissetmiş, kadının gözlerinde de bunu adeta görmüştü. Buna da güvenmişti ama güveni kıçında patlamıştı. Şu saatten sonra da adama kendini geri çekmek düşerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEV ASKER!
Lãng mạnİki genç beden soğuk dağların arasında ki karakolun bahçesinde titremelerine rağmen pes edecek gibi görünmüyordu. Kız ağzından buharlar çıkararak karşısında, en az çevresini saran kayalar, dağlar kadar sert ve dik duran adama baktı, gözlerinin içine...