''Komutanım biz diğer Timle birlikte herhangi bir destek durumuna karşı burada kalacağız. Siz Bulut Timi, Cemre ve Fırat komutanla takibe çıkarsınız. Uygun mu?'' dediğinde Bulut botlarının bağcıklarını bağlıyordu.
''Uygundur asteğmenim.'' dedi.''Yaralanan çocuğun durumu nasılmış?'' diye sorduğunda ''İyiymiş komutanım. Kurşunu çıkarmışlar.'' dediğinde Bulut derin bir nefes aldı. Şuraya bir haftalığına gelmişti ama operasyona çıkıyordu.
Avlayacağı insanda üniversitede ki en yakın arkadaşının nişanlısıydı. Sikeyim ben böyle tesadüfü dedi kendi kendine ve camdan askerleriyle konuşan kardeşine döndü. Buradan onunla arasını düzeltmeden gitmek istemiyordu ama konuşmaya başlamıyorlar adeta birbirlerinin üzerine atlayıp savaşıyorlardı.
''Çıkalım artık.'' dedi ve arkasını dönüp dışarıya çıktı.
Cemre koşarak komutanının yanına geldi.
''Araç bin emri verebilirsiniz.'' dedi abisi ortaya. Cemre hiç etkilenmeden tekmil verip hazır ol da bekleyen askerlerine yürüdü.
''Bulut timi araaaaç biiin.''
''Dikkat et kara kız bak yeni geldin daha bir arıza çıkmasın.'' dedi Osman Komutan elini Cemre'nin omuzuna atıp.
Cemre sırıttı ve ''Komutanım arızasız gelirsek asıl sıkıntı oluyor biliyorsunuz.''
''Bin ula şu arabana.'' diye atıldı Osman Komutan da. Cemre tekmil verdi ve sırıtarak arabasına koştu. O içeride oturmayı sevmiyordu. Bu yüzden her zaman ki gibi kamyonun arkasına askerlerinin yanına atladı. Bulut camdan Cemre'nin arkaya geçtiğini görünce kaşlarını çattı.
O sırada kaşları çatılı olan bir kişi daha vardı tabi ki. Fırat kadının askerleriyle bu kadar içli dışlı olmasından rahatsız olduğunu hissedebiliyordu.
Ama araç çoktan hareket edip karakoldan çıkarken yine de kimse bir şey dememişti.
''Komutanım nereye gidiyoruz?'' Acar komutanı yanında oturmasına rağmen bağırmıştı. Cemre gözlerini yumdu. Sinirle kulağını tutarken Acar'a döndü.
''Acar?''
''Buyrun komutanım?''
''Niye bağırıyorsun oğlum? Geri zekalı mısın sen?''
Acar kirpiklerini kırpıştırıp küs küs baktı. ''Ama komutanım neden öyle dediniz ki? Niye öyle dediniz?''
Cemre gözlerini devirdiyse de cevap vermedi.
''Ama nereye gidiyoruz komutanım?'' diye Acar tekrar sorunca en sağlıklısının cevap vermek olduğuna kanaat getirdi. ''Avlanmaya gidiyoruz aslanım avlanmaya.'' dedi. Dişleri bir haftadır dağlara bileniyordu ve bu gece ki çatışma bile kesmemişti onu.
Durana kadar askerleriyle muhabbet etti, orada ki anılarını anlattı, onları dinledi. Yol uzundu. Engebeli arazi yüzünden yavaş giden araç herkesin midesini bulandırırken bunu konuşarak bastırmaya çalıştılar.
Biraz sonra araçlar inin cinin top oynadığı, karanlık iki vadi arasında durdu.Cemre neden durduklarını biliyordu. Geri kalan yolu mecburen yürüyerek geçmek zorundaydılar zira bariz bir şekilde mayın yuvasıydı. Üstelik bu vadiyi geçerlerse rahattılar çünkü vadi çatışmaların ve pusunun en çok olduğu konumdu.
Araçtan inen askerlerine güvenli duruşta durmaları için emir verdi ve koşarak abisinin yanına gitti.
Abisi telsizle konuşuyordu.
''Ayyıldız 1, yıldız 2 konuşuyor...''
''Yıldız 2, Ayyıldız 1 dinliyor.''
''Koordinat istiyorum, tekrar ediyorum koordinat istiyorum.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEV ASKER!
Romansaİki genç beden soğuk dağların arasında ki karakolun bahçesinde titremelerine rağmen pes edecek gibi görünmüyordu. Kız ağzından buharlar çıkararak karşısında, en az çevresini saran kayalar, dağlar kadar sert ve dik duran adama baktı, gözlerinin içine...