Deliriyordu. Adamla yola çıktıklarından belli hiç bir şey olmamış gibi gevşek gevşek yürüyerek gelmesine dayanamıyordu. Ve Cemre'nin çıldıracağını anlamış gibi de sesini çıkarmıyordu. Derin nefes almaya devam et kızım derin nefes al. Elinde ki pusulaya baktı. Doğru gidiyorlardı. ''Cemre komutanım?'' dedi adam arkadan kadını süzmeye devam ediyor ancak onun o sinirli ses tonunu duymak içinde inanılmaz bir istek duyuyordu. Cemre adamın sesini duyar duymaz arkasını dönüp çemkirmeye başladı.
''Komutanım ha? Demek komutan ha? Sonunda komutanın olduğum aklına geldi demek. Ne kadar güzel ya işine gelince herhangi bir sivil işine gelince de komutan oluyoruz. Nasıl güzel bir dünya bu böyle?'' Adamın gözlerine delici bakışlarını atarken adamın ifadesiz yüzünde ufak tatlı bir sırıtış belirdi. Cemre inanamıyordu. Adamın arsızlığı her gün kendisine yeni bir zirve buluyordu.
''Af edersiniz yanlış bir şey mi söyledim?'' sakin bir ifadeyle söyledikleri Cemre'nin sinirini iyice zıplattı. Silahını kaldırdı. Adamın tam göğsüne yapıştırdı. ''Seni öldürürüm. Duydun mu Fırat? Seni öldürürüm ve kılım bile oynamaz.'' Fırat kadının ciddiliği karşısında sertçe yutkundu. Bu silahın bir gün müsait bir yerlerine konacağını adı gibi biliyordu demek ki o gün bugünmüş.
''Anladım tabi ki.'' Dedi tatlı tatlı, şu anda kadının suyuna gitse iyi olurdu. Cemre dik dik izledikten sonra sertçe arkasını dönüp yürümeye başladı. Fırat kendini anlamıyordu artık. Neden kadının ona sinirlenmesi hem hoşuna gidiyor hem de böyle sinirlerini bozuyordu? O da yürümeye devam etti.
''Seni bu kadar sinirlendirecek ne yaptım ki ben?'' dedi hiçbir şey yapmamış gibi. Cemre derin bir nefes aldı. ''Ciddi misin sen?'' dedi omuzunun üzerinden bakıp. ''Tabi ki ciddiyim.''
''Albayın yanında o yaptığın neydi peki? Resmen üzerime çullandın. Senin yüzünden kolumu bile kımıldatamadım. Resmen tacizdi yaptığın farkında mısın?'' dedi Cemre artık sinirlerine hakim olamayıp.
Bir an düşünür gibi oldu. Yaptığı sadece intikam almaktı. ''Saçmalama. Taciz ne be? Sadece... Yaptığım sadece...'' dedi ve intikam diyemediği için kelimeleri ağzında geveledi. Cemre adamın lafı gevelemesini fark eder etmez hemen bastırdı. ''Bak, sen bile kendi yaptığın şeyin ne olduğunu bilmiyorsun. Bal gibi de tacizdi.'' Dedi. Fırat bakır gözlerini kadının mavişlerine kilitledi. ''Taciz değildi.''
''Evet tacizdi.''
''Değildi. Çünkü senden habersiz sana bunu yapmış olsaydım bunu kabul edebilirdim.'' Dedikten sonra Cemre kaşlarını çattı. Neyi bile diyemedi. Adam silahını kolunun arkasına doğru attı. Ulan bunu yapacağına inanamıyordu. Kendisi bile şoktaydı şu anda ama yapacaktı. Karar vermişti. O it Mustafayla kadını gördüğünden belli Mustafanın gözlerine baka baka bunu yapmak istemişti.
Hızlı birkaç adım sonra kadının önünde durdu ve daha Cemre tepki veremeden kadının çenesinden tutup dudaklarını birleştirdi.
Cemre dudaklarına değen dudakların önce soğukluğunu algıladı. Adamın dudağı hareket edince de sıcaklığını algıladı. Gözlerini bir saniye bile kırpamamıştı. Adamın dudakları dudaklarındaydı. Yaşadığı şokla birlikte ne yapacağını ve neler olduğunu algılayamıyordu. Adam onu öpüyor muydu Cemreye mi öyle geliyordu?
Fırat kadının dudaklarına yapıştığı an kendine hala inanamıyordu ama bunu ne kadar yapmak istediğini kendisinden başkası bilemezdi. Dünyada ki tüm havai fişekler götüne müstahaktı ancak bu aldığı bal tadından sonra gıkı çıkmazdı. Kadının dudakları hareket etmiyordu. Ancak Fırat her dudağını kımıldattığında o bal tadı ağzına doluyordu. Yarabbi bu ne güzel bir tattı. Bu ne güzel bir kadındı. Şu anda dibinde olmasına ve kilometrelerce yol yürümesine rağmen hiç mi kötü bir koku gelmezdi burnuna. Fırat bu hayatta son yapacağı şey olsaydı bile yine de bunu yapacağını biliyordu. Ve gözlerini açıp kadına baktığında kadının put gibi elleri hava da kaldığını gördü. Yavaşça geri çekildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEV ASKER!
Romanceİki genç beden soğuk dağların arasında ki karakolun bahçesinde titremelerine rağmen pes edecek gibi görünmüyordu. Kız ağzından buharlar çıkararak karşısında, en az çevresini saran kayalar, dağlar kadar sert ve dik duran adama baktı, gözlerinin içine...