NOT: Bu bölümde yetişkin içerik mevcuttur.
NOT: Bir sonraki bölüm için +40 yorum sınırı vardır.
''Sevgilim...''
Adam duyduğu ses ve kelimeyle olduğu yerde kalmaktan başka bir şey yapamadı. Bu ses tonu vücudunda ki tüm organlara, tüm hücrelere sinmiş adeta vücudunun bir parolası haline gelmişti. Nerede duysa, nerede duyduğunu sansa hep o sese yöneleceğini biliyordu. Kadının varlığını her yerde hissedeceğini biliyordu. Olduğu yerde durmuşken yavaş yavaş kadına doğru döndü. Cemre adamdan on beş metre ileride adama gülümseyerek bakıyordu. Fırat durgun suratında oluşan sorgulayıcı bakışları kadına yönlendirirken ona sevgilim diye seslenmiş olmasına inanamaz gözlerle, duyamaz kulaklarla bakıyordu. Kadın cilveli bir şekilde tekrar seslendi. Daha makul daha sorgulayıcı...
''Sevgilim?''
Fırat kadının bir kere daha ona o şekilde seslenmesiyle kendini ele verdi. Dudaklarında anlam veremediği bir sırıtış meydana geldi. Cemre adamın yumuşayan yüzünü fark etse de adam ona doğru gelmiyordu. Umursamadı ve adeta koşarak adama doğru gitmeye başladı. Adamla aralarında hiç mesafe bırakmadan zıpladı ve kendini adamın boynuna fırlattı. Fırat yüzündeki gülümsemeyi daha da büyüttü ve kadının bacaklarını beline sarmasına yardımcı oldu. Cemre adamı adeta boğuyordu farkında olmadan. Kollarını öyle bir adamın boynuna doladı ki aralarında bir santim bile boşluk kalmamıştı.
''Sevgilim?'' dedi adam boğuk alaycı sesiyle sorarcasına. Cemre biraz aralarında mesafe bırakıp adamın yüzünü ellerine aldı ve gözlerini birleştirdi. Sırıtarak adama baktı. Fırat devam etti. ''Neyin olduğuma mı karar verdin Cemre Hanım?''
''Evet sevgilim. Sevgilim değil misin?'' dedi Cemre de adam gibi alayla. Sokağın ortasında adamın kucağında durduğunun farkında değil gibi adama bakıyordu. Saklamak isteyen Cemre miydi Fırat mıydı belli değildi. ''Öyle miymişim?'' dedi adam da almazdan almazdan. Cemre güldü. ''Öylesin öyle.'' Dedi ve adamın yanağına kocaman sulu bir öpücük bıraktı. Fırat kaşlarını kaldırdı şaşkınlıkla. ''Allah Allah bak sen.'' Cemre diğer yanağa da bir öpücük bıraktı.
''Ne oldu hani gelmiyordun sen?'' dedi sonra da hızlı hızlı. ''Dünyanın en yakışıklı adamını Hatay sokaklarında tek başına bırakamam sevgilim. Ya burada ki kızlar seni kaparsa?'' dedi Cemre kaşlarını çatıp ciddi ciddi. Adam kadının söyledikleriyle şaşkınlıkla ona bakıyordu. ''Cemre üç dakika içinde senin kafana taş falan mı düştü yavrum? Doğruyu söyle iyi misin?'' dediğinde Cemre adamın ensesinde ki saçları çekti. ''Fırat...'' dedi sinirle. ''Sevgiliye ne oldu?'' dedi Fırat'ta ve Cemre sırıttı. ''Beni öfkelendirmediğin her saniye sevgilimsin.'' Dediğinde etrafa göz atıyordu. Dudaklarını büzdü. ''Aooo. İndir beni.'' Dediğinde Fırat'ta etrafa baktı. Birkaç göz onlara çevrilmiş kınayan gözlerle onlara bakıyordu. Erkeklerin baktığı yerleri takip edince kucağına atlayan kadının elbiseden dolayı açılmış bacaklarını gördü ve anında şak diye bıraktı kadını. ''Fırat indir dedim beni yere yapıştır demedim.'' Dedi kadında şaşkınlıkla. ''Cemre neden elbise varken kucağıma atlıyorsun sen ya?'' dedi öfkeyle ve gözlerini tekrar adamlara çevirdi, bakışları gören adamlar anında toz oldular. ''Fark etmedim ki...'' dedi kadında masumca. ''Sonra gel bana bağır çağır elbise diye.'' Dediğinde Cemrenin bakışları alevlendi. ''Ben unutmaya çalıştıkça bana hatırlatıp aramızı bozma istersen.'' Dedi Cemre de saçlarını fırlatıp önden önden yürümeye başladı.
''Hay senin o saçlarını...'' diye mırıldandı Fırat başını sinirle sallarken. Yine de kadının peşine düştü ve kısa sürede yetişti. Yanına geçip yürümeye başlayınca Cemre kaçak bakışlar atıyordu adama. Fırat'ta bir kere yan yan kadına bakıp önüne dönmüştü. Pekâlâ. Cemre derin bir nefes çekip kendini toparladı ve ''Nereye gidiyoruz?'' diye mırıldandı. ''Kahvaltı yapmadın. Aç mısın?'' dedi adam yine kadını düşünüyordu. Hep kadını düşünüyordu. ''Açım.'' Dedi Cemre masum bir sesle. Öğleden sonrayı geçmişti acıktığını hissediyordu artık. Fırat başını salladı ve kadını yönlendirmeye başladı. Biraz sonra Cemre adamın yanındaki elini tutup kendi parmaklarını geçirdi. Fırat bu hamleyle durup kadına bakmadan ellerine baktı. Bu hayalleri istemeden öyle çok kurmuştu ki, bu hayaller ona öylesine imkânsız geliyordu ki içinde ki hayal gördüğü duygusu bir türlü kendini bırakmak istemiyordu. Biraz sonra balon patlayacak ve o dağ başında kendini soğuk ve yalnızlıkla mücadele etmeye çalışırken bulacaktı kadının havadan daha da soğuk bakışlarıyla. Derin bir nefes çekti içine göğsü nefesiyle doldu. Gözlerini dalgaları durulmuş bir deniz gibi sakin şekilde kadına çevirdi. Bakırlarla denizler buluştu tekrar. Cemre adamın gözlerine öyle yoğun bakıyordu ki. Adamın içinde bulunduğu ruh halini anlıyordu. Ne düşündüğünü ne hissettiğini söylemeden anlıyordu. ''Menekşe kokulu...'' diye verdi nefesini Fırat ve Cemre hiç duraksamadan diğer elini de tuttu adamın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEV ASKER!
Romanceİki genç beden soğuk dağların arasında ki karakolun bahçesinde titremelerine rağmen pes edecek gibi görünmüyordu. Kız ağzından buharlar çıkararak karşısında, en az çevresini saran kayalar, dağlar kadar sert ve dik duran adama baktı, gözlerinin içine...