NOT: ARKADAŞALAR GEÇEN BÖLÜM BEKLEMEDİM AMA BU BÖLÜM KESİN OLARAK +20 YORUM SINIRI VARDIR.
Sabah gözlerini açtığında ilk hissettiği şey başındaki ağrıydı. Dün çok içmese de alkol oranını kaçırmış ve yavaş yavaş içmesi gereken rakısını çok hızlı içmişti. Uykusuzluk, yol yorgunluğu, yaşadığı duygu değişimleri derken kafasının allak bullak olduğunu düşünüyordu. Yatağından kalkıp banyoya gitti. Aynaya baktığında yüzünü inceledi. Ne kadar yorgunluk ön saflarda kendini belli etmiş olsa da Cemre yüzünün ışıl ışıl parladığını fark etti. Üstelik bu yorgunluğun içinde vurulmuş olması ve iki hafta hastanede yatması da vardı ama kendini iyi hissediyordu Cemre. İçindeki o ağır taşın hafiflediğini düşünüyordu. Gözü dudaklarına gitti. Sonra da bir gülümseme belirdi yüzünde. Adam onu dün iki defa öpmüştü. Ve her öpmesinde Cemre bundan ne kadar hoşlandığını düşündükçe kendine sürekli şaşırıp durmuştu. Adamın tadından iğrenmemişti. Ahmetten sonra bir başkasını öpmek, karşısındaki insanın kendi dilinde tadını bırakacağı düşüncesi midesini bulandırıyordu. Ama şimdi Fırat onu öptükçe karşılık vermek hiç zor olmuyor, adamın kendi kokusu başını döndürürken, tadı da sürekli dudaklarını yalama isteği doğuruyordu içinde. Fıratı öpmek güzeldi. İçi açılıyordu. Hoş adam kadını öptükçe daha zor sınavlara giriyordu ama ne yapsındı Cemre? Geçmişte onu sinir ettiği günlere sayacaktı adam artık.
Elini yüzünü yıkayıp saçlarını tepesinde dağınık bir topuz yaptı. İçeri geçince telefonuna baktı ve gözü saate takıldı. Saat öğle on ikiye gelmişti. Cemrenin gözleri kocaman kocaman açıldı. Sonra hayal meyal sırasıyla annesinin, babasının, Sema teyzesinin onu uyandırmaya çalıştıklarını hatırladı. Annesi onu öldürecekti. Cemre biraz daha hızlandı. Üzerine mavi-beyaz etnik desenleri olan yine uzun bir elbise giyindi. Ayağına dünkü sandaletleri geçiriverdi. Hızlıca bir iki parfüm sıkıp kendisini odasından dışarı attı. İçeriden ses gelmiyordu. Sesler dışarıdan geliyordu.
Bahçeye adımladığında annesinin ve Sema teyzesinin Ayşe sultanla birlikte masa da kahve içtiklerini gördü. Babası, Mehmet amca ve Fırat ileride ki bahçe koltuklarında oturuyorlardı ve babası ile tavla oynayan Fıratı görüyordu. Dudakları bu manzara ile kıvrıldı. Sadece abisi yoktu bu kişilerin içinde. Birazdan onu aramayı aklına yazdı ve kadınların yanına gitti. ''Günaydın.'' Dedi annesinden korkarak yanağına bir öpücük kondurdu. Sonra da gidip Ayşe sultana ve Sema hanıma birer öpücük verdi. Annesi ters ters kızına bakıyordu. ''Ooo prenses hazretleri kalkıp yanımıza gelmeye teşrif etmişler.'' Diye mırıldanırken bilerek Sema teyzesinin yanına oturdu. Annesinin ne yapacağı belli olmazdı. Yirmi yedi yaşındaydı ama annesinden hala dayak yiyordu. ''Ne günaydını kızım? Akşam oldu akşam?'' derken erkekler de Sevim hanımın bağırtısına kafalarını kaldırıp olan bitene baktı. Sevim hanım yine kızını haşlıyordu. Fırat eğlenen bir suratla olan biteni izlemeye başladı. Dudakları istemsizce kıvrılmıştı. Kadının Buluttan sonra ilk defa birinden bu kadar korktuğunu görüyordu. Gerçi bazen kendisine de böyle bakışlar atıyordu ama kendisine cevap verebiliyordu tabi.
''Anne yorulmuşum uyumuşum nolmuş ki?'' dedi mırıldanarak. ''Sevim. Dokunma kızıma uyusun. Orada her gün sabah beşte kalkıyorlar zaten.'' Dedi Sema hanım da Cemreyi koruyarak. Bu sırada da bir eliyle Cemrenin elini tutmuş, sonra da iki elinin arasına almıştı destek verircesine. ''Konuş be Sema teyze. Söyle şu cadaloz kadına. Orada sabah beşte uyandığımızı, soğukta, yağmurda kapıda beklediğimizi, soğuk sularda banyo yaptığımızı, odada ısınmak için sürekli uyanıp sobaya odunlar attığımızı anlat. Anlat Sema teyzem insan baba evinde de rahat rahat yatamayacaksa nerede yatar anlat.'' Dedi coşkulu bir sesle.
Erkekler bu duyduklarına kahkaha atarken Fırat oradan bağırdı. ''Yalan söylüyor Sevim teyze. Sabah soğukta kapıda bizi bekleten kendisi.''
Cemre alev alan gözlerle sinirle adama döndü. ''Sen karışmasana be. Bunun dönüşü var haberin olsun.'' Diye adamı tehdit ettiğinde hızla Sema teyzeye döndü. ''Sen üzülme Sema teyze. Senlik bir durum yok tamam mı?'' dediğinde Sema teyzesi de kahkaha attı. ''Deli kız.'' Dediğinde Cemre gülüyordu ki annesinin yere eğildiğini gördü. Cemre olacakları anlayınca ayaklandı. ''Sen kime cadaloz diyorsun ha? Senin ağzını yırtarım terbiyesiz. Ben mi dedim sana git dağ başına diye. Hanım hanım oturup evinde kocanı bekleyemedin değil mi?'' diye bağırırken Cemre babasına doğru depar atıyordu ama poposundan yediği terlikle çığlık attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEV ASKER!
Romansaİki genç beden soğuk dağların arasında ki karakolun bahçesinde titremelerine rağmen pes edecek gibi görünmüyordu. Kız ağzından buharlar çıkararak karşısında, en az çevresini saran kayalar, dağlar kadar sert ve dik duran adama baktı, gözlerinin içine...