Komutanları içerde otururken onlara burada oturmanın, komutanlarını beklemelerinin ve sabırsızlıklarının sıkıntısı içerisindeydiler. Boru değildi icabında sonuçta o melek yüzü bir yıldır görmüyorlardı. Üstelik diğer bir sevdikleri komutanlarını şehit vermişler, bunun üzüntüsünü yaşayamadan komutanlarına sevinmek zorunda kalmışlardı. Ve şimdi karakol hiç olmadığı kadar kalabalıkken komutanlarının onların yanına en son gelmesi canlarını sıkıyordu.
"Oğlum sikicem artık sıkıldım lan." Acar sinirle yerinden kalktığında Şirzat sabır dileniyordu.
"Lan mal otur oturduğun yere. Ne bok yicen sanki. Hayır sanki bana binbaşı."
Acar çavuşa küçümseyen gözlerle baktı."Senin gibi bi urusbuyu çavuş yaptılarsa benim gibi bir beyefendiyi cumhurbaşkanı bile yaparlar bebeğim."
Çavuş ağzını açtığı sırada Acara sırıtarak bakan Muzo konuştu.
"Senden olsa olsa ortamın lolipopu olur. Muzlu olanından şekerim." dediğinde Acar'ın suratı ışık hızıyla düşmüş diğerleri kahkahaya boğulmuştu.Ama Acar bu lafı yese de piçlik değil mi devam edecekti. Ellerini beline koydu ve kırıtarak dayak yiyeceğini bile bile Şirzata yürümeye başladı. Ve sesini inceltti.
"Şiiiirzaaaaat bebeğim yalamak ister misin bu muzlu şekeri?"
Şirzat başına geleceğini bildiğinden ellerini esnetmeye başlamıştı bile.
Diğerleri Şirzat'ın kıpkırmızı olan yüzüne gülmemek için kendilerini tutarlarken Şirzat birden ayağa kalkıp Acar'ı kovalamaya başladığında Acar çoktan kuş olup uçmuştu. Bu mutluluk tamamen Cemreden kaynaklanıyordu. Hepside bunun farkındalardı. Gerçi Acar'ın bu her zaman ki piçlikleriydi ama onu da öyle kabul etmişlerdi. Zaten o da olmasa şu dağ başında zamanın geçeceği yoktu.
Kantinin kapısından sert bir ses duyuldu.
"Askeeeeeeer! Ahır mı lan burası tepiniyorsun!"
Cemre'nin gür sesi kahkahalarla çınlayan kantinde duyulduğunda herkes hazır ola geçti.
Cemre sırıtmamak için kendini zorlarken Acar'ı kovalayan ama şimdi odun gibi hazır ol da bekleyen Şirzat'ın karşına geçti. Herkes bilirdi ki Cemre Acar'ı karakolda herkesten korur kollardı. O ne yaparsa yapsın Cemre komutan ona her türlü izini verirdi. Arkadaşları buna bozulur gibi yapsa da Acarda ki şeytan tüyünü hepsi bilir ve bu yüzden kendileri de Acara izin verirlerdi.Sert olmasına çalıştığı bir sesle yine gür sesiyle sordu.
"Neden kovalıyorsun arkadaşını? Çocuk musun sen?"Şirzat sinirle Acara bakarken kıpkırmızı olmuş bir şekilde başını daha da eğdi. Zaten nefes nefese kalmıştı.
"Haklısınız komutanım. Özür dilerim komutanım." diye ağzının içinde geveledi. Hala komutanları'nın şaka yaptığını anlamamıştı. Dakka bir gol bir amina goyim hemen azarı yedik diye düşündü.
Acar artık kendini kasmaktan kıpkırmızı olmuş oyunu bozmamak için nefesini içine içine çekmeye başlamıştı.
''Olmaz bu böyle sana bir şeyler yapmak lazım.'' dedi Cemre başını yana eğip sessizce gülerken. Diğerleri arkada çoktan kendilerinden geçmişti. Şirzat şaşkınlıkla başını yerden kaldırdığında Cemre anında kaşlarını çattı. Şirzat komutanı'nın ciddiliği karşısında dumura uğramış bir suratla ve şaşkınlıkla ''Em-Emredersiniz komutanım.'' diye mırıldandı. Sonra da Acara eğildi ve ''Belanı siktim olum senin.'' diye mırıldandı sessizce. Acar'ın etekleri tutuşunca komutanlarına döndü. Cemre ona şirin şirin gülümsedi ve Şirzat'a dönüp ''Çayımızı içtikten sonra Acar'a o dediğini yapabilirsin.'' dedi. Cemre dahil tüm herkes kahkahalarla Acar'a gülerken Şirzat başını kaldırıp komutanlarına sırıttı. Bu seferlik Acar'ı korumamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEV ASKER!
Roman d'amourİki genç beden soğuk dağların arasında ki karakolun bahçesinde titremelerine rağmen pes edecek gibi görünmüyordu. Kız ağzından buharlar çıkararak karşısında, en az çevresini saran kayalar, dağlar kadar sert ve dik duran adama baktı, gözlerinin içine...