NOT: Bir sonraki bölüme kesinlikle +40 yorum sınırı vardır.
Uyandıklarında çoktan akşam olmuş, karanlık tüm göğü sarmıştı. Cemre gözlerini araladığında sıcakladığını hissediyordu. Kollar ve bacaklar her yerden sarmıştı neredeyse onu. Yine de bu sıcaklık çok hoşuna gitmiş, güven duygusu tüm ruhunu sarmıştı. ''Fırat...'' diye mırıldandı çatlak sesiyle ve adamın kollarının izin verdiği kadarıyla hareket edip adama doğru döndü. Şimdi adamın sıcak nefesi yüzünü yalıyordu. Odası da dışarısı gibi karanlıktı ama Cemre'nin Fırat'a olan gönül gözü sonuna kadar açıktı. Bu yüzden adamın yüzünü görebiliyordu. Yüzünde ki gülümsemeyi engelleyemedi. Ama biraz sonra birkaç saat önce yaşananlar aklına gelince dudaklarını dişledi utançla. Adamın şu an masum ifadesiz yüzü sevişirken nasıl da değişiyordu? Peki ya kendisi? Kendisi kendisinden geçmişti adeta. Cemre yanaklarının yirmi dokuz yaşında bir kadın olmasına rağmen nasıl yandığını hissetti. Yine de halinden memnundu. Kendini çok rahatlamış bir kuş kadar hafif hissediyordu. Adama döndüğünde gözlerini açtığını fark etti. Bir anda korktu. ''Fırat ya ödümü kopardın uyandın madem neden ses vermiyorsun?'' dedi eli göğsünde. ''Sen neden beni sessiz sessiz dikizliyorsun?'' dedi boğuk sesiyle. Yüzünde eğlenen bir ifade vardı. Cemre bu anlamsız soruya gözlerini devirdi. ''Uyan Fırat seni mi izleyeceğim deseydim?'' dedi adamı kendinden biraz itmeye çalıştı. ''Ay nefes alamıyorum Fırat.'' Dedi huysuz bir sesle. Fırat gözlerini kapattı ve ''Anladık huysuz uyandık.'' Dedi ve kadının saçlarına bir öpücük bıraktı sonra da kadını rahat bıraktı. ''Hadi duşa gir de hazırlan, çok acıktım.'' Dedi uykulu bir sesle kadının yastığına iyice gömüldü. Cemre adamı izlerken içinde ki duyguların her geçen gün ve saniye artmasına şaşırıp kalıyordu. Adam yaşadıklarıyla ilgili ağzını açıp bir ima yapmamış, Cemreyi utandıracak bir şey dememişti. Cemre bu duruma ne kadar şükür etse de adamın böyle bir yapıda olmasına da şaşırıyordu. Fırat hiç göründüğü, kendini tanıttığı gibi bir adam değildi. Şimdi küçük yatağında boylu boyunca yatmış uyumaya çalışıyordu.
''Biraz daha beklersen seni yiyeceğim Cemre.'' Dedi Fırat gözlerini açmadan. Cemre güldü ve banyoya gidip hızlı bir duş aldı. Saçlarını kuruladı. Hızlı olması gerekiyordu ama hafif bir makyajda yapmadan edemedi. Dolabının başına gittiğinde adam oda da yoktu anlaşılan o da hazırlanmaya gitmişti. Üzerine siyah askılı, ayaklarına kadar gelen bir elbise giyindi. Çantasını aldı ve odadan çıktı. ''Fırat?'' diye seslendi evin içerisinde. ''Aşağıdayım.'' Diye cevap alınca merdivenlerden inip adamın yanına gitti. Adamın üzerindekilere baktı. Siyah bir pantolon ve siyah bir keten yazlık gömlek vardı. Uyumlarına içi gitti. Kalpleri de birlikteydi. Fırat gelen kadına elini uzattı. Güzelliği karşısında yine nutku tutulmuştu. Gülümsediler ve el ele arabaya doğru yürüdüler. Yola çıktıklarında Cemre gelen mesajlara, aramalara bakıyordu. ''Ne yemek istersin?'' diye sordu Fırat bir süre sonra kadına dönüp. Cemre telefonu çantasına atıp adama döndü. Bindiklerinden beri telefonla uğraşıyordu. ''Balık?'' diye sordu Cemre. ''Olur. Fark etmez bana.'' Dedi Fırat ve boş bulduğu yere arabayı park etti. İndiklerinde Fırat doğal bir şey yapıyormuş gibi kadının elini tuttu tekrar ve yürümeye başladılar. Deniz kokusu çoktan ikisinin de burnuna dolmuş daha da acıktırmıştı karınlarını. Yine deniz kenarında bir restorana girdiler. Cam kenarına geçip otururken Fırat; Cemrenin sandalyesini çekti sonra da kendi oturdu. Sipariş verip birbirlerine döndüler.
''Annen aradı mı hiç? Benimkiler beni bir kere bile aramamış.'' Dedi Cemre sitemle. Annesi ve babası adeta kendisini unutmuştu. Fırat güldü. ''Sevim teyze beni aradı senin açmayacağını düşünüp.'' Dediğinde Cemrenin kaşları yukarı doğru kalktı şaşkınlıkla. ''Deneseydi keşke bir.'' Dedi esefle ama adam sırıtıyordu hala ona.
Fırat'ın çalan telefonu bakışlarını kesince Fırat telefona bakıp Cemreye döndü. ''Geliyorum hemen.'' Dedikten sonra da kalktı gitti masadan. Cemre telefonu yanında açmadığı için bozulmuştu ama sesini çıkarmadı. Saygı duymak zorundaydı. Bu yüzden kendi kendine oyalandı zaten adam da çok geçmeden gelmişti. ''Özür dilerim.'' Diye mırıldandı adam. Görünürde adamın yüzünde bir değişiklik yoktu ama Cemre adamın yüz ifadelerini, tepkilerini neredeyse ezberlemişti. Bir donukluk vardı adamda. İç karartıcı bir maske. ''İyi misin? Kötü bir telefon muydu?'' diye mırıldandı. Fırat gülümsedi ve hiçbir şey yokmuş gibi davranmayı seçti. ''Hayır, gayet iyiyim. Güzel bir kadınla yemekteyim. Kötü ne olabilir ki?'' dediğinde Cemre de istemsizce sırıttı. Bu sırada yemekleri gelmişti. Ortaya söyledikleri 35'lik rakıları da servis edilmiş, hafif serin rüzgarlı hava da onlara eşlik etmek için bardakta ki yerlerini almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEV ASKER!
Romantizmİki genç beden soğuk dağların arasında ki karakolun bahçesinde titremelerine rağmen pes edecek gibi görünmüyordu. Kız ağzından buharlar çıkararak karşısında, en az çevresini saran kayalar, dağlar kadar sert ve dik duran adama baktı, gözlerinin içine...