İçim burkularak misafirleri ağırladım. Füsun Hanım hep Fuat Bey ile dip dibe... Nereye kadar görmezden geleceğim hiç bilmiyordum. Aileler mutluydu bu tablodan. Anladığım kadarıyla Füsun Hanım'ın annesi de ikisinin yakınlaşmasından son derece memnundu. Şimdilik tek taraflı gibi görünse de ileride mutlu aile tablosunu çizeceklerinden zerre şüphem yoktu.
Bu ziyaretin o gün son olmadığını bilmem gerekirdi. Semiha Hanım da ziyaretler de bulundu, onlar da gidip gelmeye başladılar. Hatta bu gidiş gelişler o kadar sık olmaya başladı ki sanki aynı evin üyeleri gibiydiler. Sonrasında Semiha Hanım ve Fuat Bey uzun münakaşalar ile birbirlerini kırar olmuşlardı. Hiç bilmiyordum bu tartışmaların benim yüzümden olduğunu. Bir gün yine çok şiddetli tartıştı iki kardeş. Açık seçik adımı duyuyordum. Yüreğimi nasıl bir korku sarmaşığı sardı sarmaladı anlatamam. Her şey bu tartışmada netleşti benim için. İki kardeşin arasını açan bendim, Fuat Bey'in bana olan sevdasıydı. Semiha Hanım onaylamazken Fuat Bey diretiyordu. Kulaklarımla duydum bizzat, "Sevdiğim bir kadın varken başka bir kadınla evlenmem ne kadar saçma bir fikir! Unut Füsun'u! Sana kaç kere söyledim abla, 'Umut verme Füsun'a, Adile'yi seviyorum' diye. Neden anlamıyorsun Abla? Adile'den başkasıyla evlenmeyeceğim! Ya Adile'yi kabul edersin ya da hayatıma Hiç bir kadını almam!" deyip çarptı kapıyı, çıktı gitti.
Tüm söylediklerini, duvar dibine sinerek dinlemiştim. Semiha Hanım biliyordu, Fuat Bey'in bana olan sevdasından haberdardı! Panikle elim ayağıma dolaştı. Hiç bu güne kadar bana bildiğini sezdirmemiş, kardeşi için beni uyarmamıştı Semiha Hanım. Korkuyordum bu saatten sonra olacaklardan. Korkarak odama geçtim. Yatağın kenarına oturdum içim içimi yiyerek. Çok sürmedi, Semiha Hanım elinde mendil, iki gözü iki çeşme ağlayarak girdi odamdan içeri. Oturdu yanıma, tuttu ellerimi.
"Adilecim, söyle Allah aşkına geldiğinden beri seni hiç kırıp incittim mi?"
Medet unarcasına gözlerime bakıyordu.
"Hayır Semiha Hanım, siz beni ve evladımı hep el üstünde tuttunuz."
"Fuat'ın sana olan ilgisini de biliyorsun değil mi?"
Sustum çokça da utandım. Başımı eğdim utançla."
"Utanma Adile. Dürüstçe söyle, Fuat'ın seni sevdiğini biliyordun değil mi? Bile bile ondan uzak durdun biliyorum."
Boğazın düğüm düğüm oldu. "Biliyordum Semiha Hanım."
Ağlaması şiddetlendi. Sarsıla sarsıla ağlıyordu. Bir bardak su getirdim verdim. Elleri titreyerek aldı, zorla bir iki yudum içti sudan. Geri uzattı bardağı.
"Adile sana yalvarıyorum, eğer Fuat'ın iyiliğini istiyorsan lütfen konuş onunla ikna et."
"Defalarca söyledim Semiha Hanım ama vaz geçmiyor. Ne yapabilirim?"
"Gururludur Fuat. Ona ne kadar gurursuz bir adam olduğunu söyle. Sevilmediği halde gurursuzca sevmeye nasıl devam ettiğini sor. Ben kardeşimi iyi tanırım, ezilecek sözlerin karşısında. Uzak duracaktır senden."
Gönlüm el vermiyordu ama öte yandan da mecburdum, konuşmam gerekiyordu Fuat Bey'le. Kabullenip, kabullenmesi Fuat Bey'in bileceği şeydi.
"Tamam konuşacağım Semiha Hanım"
Teşekkür etti, sarıldı içten bir şekilde. Burukça baktı yüzüme.
"Bana kırılmıyorsun değil mi Adile?"
"Ne için Semiha Hanım?"
"Fuat'ın sana olan ilgisini oynaylamadığım için. Adilecim inan ki ben insan seçmem. Senin köyde yetişmiş, maharetli bir hanım olmanın bu istememem ile zerre alakası yok. Eğer bekar bir hanım olsaydın vallahi yuvanızı bizzat ben kurardım. Eşin vefat etmiş, eşinden bir çocuğun var. Allah aşkına bir düşün. Aklın eski eşinde anıların hep yüreğinin bir köşesinde yer ederken Fuat'a mutluluk vaadetmiyorsun. Ama Füsun öyle değil, çocukluğundan beri sever Fuat'ı ve inanıyorum ki Füsun, Fuat için mutluluğun Cennet kapısı. Anlıyorsun endişelerimi değil mi Adilecim? Yoksa ben gaddar bir kadın değilim. Tek istediğim kardeşimin bedbaht olmaması. Sen yine burada çalışacaksın. Onlar evlenince taşınırlar. Seni görmeyince Fuat, Füsun'un şansı artacak. Endişen olmasın hayatında hiç bir değişim olmayacak."
"Anladım Semiha Hanım. Gönlünüz huzura ersin, konuşacağım Fuat Bey'le."
"Çok teşekkür ediyorum Adile. Beni anlayacağını biliyordum."
Tekrar sarıldı sevinçle çıktı odamdan. Semiha Hanım'a söz vermiştim vermesine de ne konuşacaktım, nasıl ikna edebilirdim bilmiyordum. Hayatımdan sanki bir yıldız kaymıştı. Gözlerim istemsizce sereylemişti kayıp gidişini.
Elim kolum tutmayarak işlerimi yaptım. Akşam yemeğini Semiha Hanım tek başına yedi. Fuat Bey'in gelmemesini pek dert etmedi. Sanırım istediğini alacağından son derece emin olduğundandı. Yatmadan önce ballı sütünü istedi benden. Götürdüm, sütünü içti. Bardağı uzattı.
"Fuat bana dargın. Elbette eve dönecek ama lütfen sıcağı sıcağına konuş onunla Adile. Farkındayım tüm yük senin omuzlarında. Eğer Fuat'a karşı en ufak bir ilgini sezmiş olsam senden böyle bir şeyi istemezdim. Bir abla olarak mecburum kardeşimi yanlışlardan korumaya Adile"
"Endişe etmeyin Semiha Hanım. Kendi halinde yaşayan biriyim evladımla. Fuat Bey ve benim birlikteliğimiz olmaz, olamaz da zaten. O okumuş kültürlü bir bey. Hiç evlenmemiş. Ben ise basit bir köylü kadınıydım. Üstelik çocuğum da var. Şartlar eşit değil. Belki şartlar eşit de olsa Fuat Bey'i yine sevmezdim."
Yalandı söylediklerim. Fuat Bey sevilmeyecek bir adam değildi ki. Ah şartlar eşit olsaydı Fuat Bey'i ölümüne seveceğime öyleemindim ki... Kaç erkek tanımıştım ki ömrü hayatımda? Fuat Bey'in eşi benzeri yoktu. Ona yüreğini altın tepsilerde sunmayacak kadın da yoktu bu dünyada.
Ara sıra Melike'yle ilgilendim. Kızımı uyuttum. Mutfakta Fuat Bey'in yolunu gözlüyordum. Sanırım ömrümde bir ilkti birinin yollarını gözlemek, sabırsızca beklemek... Arabasının sesine koştum kapıya. Kapı önünde bekledim. Arabasının park edip geldi yanıma. O görmeye alışık olduğum gülümsemesiyle.
"Böyle yollarımı gözleyeceğini bilseydim daha çok tekrarlardım."
"Sizinle konuşmak istiyorum. O sebeple yani... Şey için işte..."
"Olsun, beklenmek güzel şeymiş."
"Açlığınız var mı?"
"Sağ ol Adile. Tokum, dışarda yedim bir şeyler."
"Şöyle geçelim mi?"
"Geçelim bakalım."
Beraber arka bahçeye geçtik. O ana kadar hiç bir heyecan yaşamayan ben, gecenin serinliğinde soğuk soğuk terledim. Hiç bu kadar zor olacağını düşünmemiştim. Bir zaman sustum. O da konuşmam için ısrarcı olmadı. Baktı yüzüme öyle uzun uzun...
"Benim yüzümden ablanızla aranız açıldı. Bu durumdan son derece rahatsızım Fuat Bey. Bazen endişe ediyorum. Aranız çok kötü açılırsa, bu alıştığım düzen bozulacak diye. Yaşadıklarımı anlattım, kimseye güvenemiyorum. Sizlere de güvenmem kolay olmadı. Ola ki bir aksilik yaşanırsa nereye sığınırım, nasıl bebeğimle iş bulurum hiç bilmiyorum. Beni sevdiğinizi söylüyorsunuz. Seven sevdiğine bunu reva görür mü? Beni çok zor durumda bırakıyorsunuz."
"Neden zor durumda kalıyorsun Adile. Kabul etsen beni, benim olan her şey senin olacak. Evimin hanımı olacaksın, yüreğimin sultanı... Evlen benimle ne olacak canım?"
Ağzım açık dinledim evlilik teklifini. Sonra çabuk sıyrılırım yaşadığım büyülü andan.
"Gurursuz musunuz Fuat Bey? Sizi sevmeyen bir kadından aşk dileniyorsunuz! Sizi sevmiyorum. Sevecek gibi de değilim! Gül gibi Füsun Hanım dururken şansınızı benden yana kullanmanız akıl kârı mı allasen?
"Aşkta gurur olmaz diye biliyorum Adile. Hem eminim ki bu sözler sana ait değil, sana ezberletene ait. Senden ricam başkası adına gönlünden geçmeyeni dile getirme. Kim ne söylemek istiyorsa bizzat kendisi söylesin. Senin saf duruluğunu bozar bu oyunlar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖRDÜĞÜM 2 Adile
Ficción General"Papatya," diyor. "Öyle narin öyle hassas bir çiçek ki, bakma öyle dağda bayırda hattâ bozkırda yetiştiğine... Sevmesini bilirsen ziyan olup gitmez be Adile..." İki parmağı arasında tuttuğu papatyaya bakıyor hüzünle... "Adile ne olurdu, bir şans ver...