51. Bölüm

2.7K 356 95
                                    

Dünkü rekor yorumlarınızdan ötürü çok teşekkür ediyorum. Keyifle okudum duygu ve düşüncelerinizi. Böyle yorum bombardımanına tutulacağımı bilseydim Fuat Bey'i çok daha önceden evlendirirdim🤗🤭

Bu bölüm kıymetli Anne adaylarımıza ve annelerimize ithaf ediyorum. Anneler gününüz kutlu olsun 🌷

Kiminin yüreği karadır, kiminin gönlü yaralıdır. Çok görmedim Semiha Hanım'a kadının geçmişe dair bir yarası olduğunu öğrendiğimde kendi derdimden çok yarım kalmış olmalarına üzüldüm. Anneleri yaşıyorken annesiz olmak ne kadar da ürkütücü. Annelerine kızdım kendi kendime. Bir anne nasıl evlatlarına karşı ilgisiz olabilir mantığım almadı. Ben de bir anneydim ve istemediğim bir ilişkinin meyvesini dünyaya getirmeyi istemesem de annelik duygularım ağır basmıştı. Söz konusu evladımsa canımı dâhi vermekten çekinmezdim. Onların yaşadığı basit bir annesizlik değildi. Yalıda kaldığım vakitler Semiha Hanım'ı kardeşinin üzerine fazla titreyen biri olarak bilirdim. Bugün öğrendiklerim aslında kardeşini koruyup kollamaktan da öte şeylermiş. Haklıydı kadın. Babasının yaşadığı burukluğu ve hüsranı kardeşinin de yaşamasından Korkmasının haklı sebepleri vardı. Öyle büyük bir travmayı kim yaşasa Semiha Hanım'ın yaptığından daha fazlasını yapması mümkündü.

Neriman abla daha iyi olduğuma kanaat getirince evine gitti. Haftalardır oturduğum bu iki göz odada ibaret evimin yabancısı gibi hissettim kendimi. Yanlızlık insana iyi gelmiyordu. Devamlı takılıp kalıyor, ilerlemek isteyince de tökezleyip düşmesi kaçınılmaz bir durumdu. Ah Fuat... Halbuki sevdiğine ne çok inandırmıştı beni. Peşimden geleceğine, bulduğunda da elimden sıkı sıkıya tutacağından zerre şüphem yoktu. Neden insan kaybettiğini hissettiğinde, kaybettiğine tarifsiz bir özlem duyardı hiç anlamadım. Ben terketmiştim onu bile istiye. Şimdi pişmanlığın ateşinde çayır çayır yanıyordum.

Uyumuşum uyanmışım hiç bilmedim. Elim kolum tutmadı. Yataktan kalkasım gelmedi bir türlü. Melike'mse benim aksime öyle neşeliydi ki onun yerinde duramaz hali beni daha çok yoruyordu. Kendimi zorlayarak kalktım kıyafetlerimizi giyindik. İşe gitmem gerekiyordu. Üzerimdeki yorgunluğu ve halsizliği yanıma yoldaş aldım lokantaya doğru çıktık evden.

Melike yaşı ilerledikçe etrafına marakı daha çok arıyordu. İki yaşına girmesine yanlızca sekiz ay vardı miniğimin. Eskisi kadar kucakta durmuyor minik adımlarıyla yürüyüp koşmak istiyordu ama onun peşinden koşturacak enerjiyi kendimde bulamıyordum. Yeni hayatımın tarihini Melike'nin yaşıyla hesapladım. Yedi ay Eleni cadısının yanında kalmıştım ki Melike ise bir ay iki haftalıkolunca oradan kurtulmuştuk, iki hafta Mehmet Agâh Bey'in yalısında, dokuz ay iki hafta da Fuat'ın yalısında... İzmir'de ise hesaplarıma göre beş ay olmuş. Zaman mı hızlıydı, ben mi zamanda sıkışıp kalmıştım hiç bilemedim. Demek ki beş ay Fuat'ın benden ümidini kesmesi için yeterli bir zamandı. O kadar eli kolu uzun, kudretli bir adam neden beni bulamadı? Ah belki de bıkmıştı benden. Hiç bir vakit umut vadetmeyen bir kadının peşinde pervane olmayı hiç bir erkek istemezdi sanırım. Kahroluyordum böyle düşündükçe de...

Lokantaya girdiğimizde yine her zamanki gibi hınca hınç doluydu. Melike'yi İbo'ya bıraktım. Önlüğümü taktım belime. Tezgahın arkasında, gözlüğünün altından bana bakıyordu Neriman Abla. Yaklaştım yanına. Uzattı müşterinin siparişini.

"İyi misin şimdi Adile?"

"İyiyim abla sağol"

"Sekiz numaraya kızım, dikkat et."

Gençten iki çiftin masasıydı. Kız kollarını göğsünde bağlamış suratı beş karış düşük, karşısındaki adamın yüzüne bakmamak için yoğun çaba harcıyordu.
Siparişlerini masaya bırakırken aralarının açık olduğunu hissettim. Delikanlı ise mahcup, karşısındaki kızın gönlünü akmak için bir çaba içindeydi. Masaya yaklaşınca ikisi de hiç konuşmadı. Sebepsizce bu çift dikkatimi çekmişti. Hızlıca siparişleri bıraktım. Yan masanın siparişini aldım. Neriman abla hala gözleri ile beni takip ediyordu. Sekiz numaralı masanın yanındaki masanın siparişlerini hazırladı uzattı bana.

KÖRDÜĞÜM 2 AdileHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin