Nasıl derdim ben anama bana yarın dünürcü geliyor diye. Sanki kadının yüreğine doğmuştu da öyle konuşur olmuştu! Boğazımda bir yumru daha konuşamadım anamın sözlerine karşın.
Sözlerinde haklıysa anam, ben bu eşikten adımımı atıp çıktığımda, bir misafir gibi kıyıdan köşeden duracaktım bu eve geldiğimde.
"Adile bahale gı?"
"Buyur ana? "
"Eccik deş ataşı maşayla, bek harlı yaniyi gızım. Mercimek ağır ağır pişsin ki rengini salsın suyuna "
"Olur ana " deyip aldım elime demir maşayı, cayır cayır yanmakta olan ateşi biraz dağıttım.
" Tavaya bir küçcük soğan doğra, tereyağını da koy bolca, bir yandan yağı da gavrulsun da mercimekler pişinceye gaddar dinlensin yağı emi?
"Tamam ana şimdi getiririm tavaynan soğanı. "
Annem yemek pişirmekten elini eteğini çekmiş olsada, verdiği tariflere yaptığım yemekler en az annemin yapmış oldukları kadar lezzetli olurdu.
"Mantı da edem mi yanına çorbanın ana?"
"Yetişmez ki, sen bir kelle doğan dil, birde turp doğra, bir sahanda kömüş yoğurdu koy sofraya, yeter sürmeli Adile'm. "
Yemeğin yağını koydum kenara çektiğim közlerin üzerine. Yağ cızırtıyla eriyip soğanlara karışırken bende mutfağa geçtim. Elime sofra bezini softa tahtasını alıp girdim içeri. Actığım sofra bezinin üzerine sofra tahtasını yerleştirip ocağın başına geçtim. Yavaş yavaş pembeleşen soğanları kaşıkla karıştırdım. Mutfağa geçiyordum ki yine annem seslendi, "Adile mercimek gaynıyo, yarım tas soğuk su at üzerine de rengi daha eyi çıksın.
" Şimdi getiririm ana " deyip tekrar mutfağa geçtim. Elime aldığım ekmek leğeni ve yarım tas soğuk su ile geri döndüm.
"Eccik eccik ekle suyu Adile'm, şahanım"
Pişen mercimeği ocaktan indirdim, soğuk suyla özelediğim unuda ekledim mercimeğin üzerine. Beş on dakika daha kaynatıp yağını döktüm üzerine. Sofrayı önceden açmıştım zaten. Çorbaları kaselere koydum oturduk anamla. Ne o yiyebildi iştahlı iştahlı ne ben yiyebildim.
" Yesene Adile'm pekde gözel yapmışsın çorbayı "
"Afiyet olsun anam "
"Sen yemeyince pek afiyet neyim olmuyo ki "
"Açlığım yoh"
"Ne yediydin ki açlığın yoh? "
"Öğlen ki yediklerim işte"
"Anaaa gız ne öğleni yatsı oldu, o zamanki yediğinle durulur mu heç?"
"Ne biliyim işte canım istemiyo "
" Gene hasta mı oldun?" Elini uzatıp ateşime baktı, alnıma dokunup.
"Ateşin de yoh niye iştahın yohsa acep?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖRDÜĞÜM 2 Adile
Genel Kurgu"Papatya," diyor. "Öyle narin öyle hassas bir çiçek ki, bakma öyle dağda bayırda hattâ bozkırda yetiştiğine... Sevmesini bilirsen ziyan olup gitmez be Adile..." İki parmağı arasında tuttuğu papatyaya bakıyor hüzünle... "Adile ne olurdu, bir şans ver...