Hermione yavaşça gözlerini araladı. Odanın aydınlık olmasından sabah olduğunu anlamıştı. Bir süre aynı pozisyonda üstü kapalı yatağının tavanını inceledi. Kalkması gerektiğini biliyordu fakat yataktan çıkmak ona çok zor geliyordu. Hem çok uykusu vardı hem de kendini çok yorgun hissediyordu. Elinde olsa haftalar boyunca yatağından çıkmaz, hiç kimse ile konuşmazdı. Sıkıntıyla ofladıktan sonra yüzünü ovuşturdu. Yavaşça doğruldu ve odaya baktı. Odada kimsenin olmadığını gördü. Kolundaki saate baktığında saatin sabah on bire geldiğini gördü. Üzerindeki örtüyü kenarı ittikten sonra kendini zorlayarak yataktan kalktı. Dün gece Ginny'nin dedikleri aklına gelince duraksadı. Arkadaşının yanına gitmeyi istemiyordu ve bu yüzden bunu erteleyebileceği kadar ertelemek istiyordu.
Sandığına ilerledi ve eğildi. Dün gece bıraktığı ceketi alıp sandığı açtı. İçinden giyeceği kıyafetleri aldıktan sonra ceketi gelişigüzel sandığın içine atıp sandığı kapattı. Ayağa kalktı ve sarsak adımlarla odadan çıktı. Yatakhanedeki duşlara ilerledi. Duşu elinden geldiği kadar uzun tuttu. Yaklaşık yirmi dakika sonra duştan çıkmıştı. Üzerini giyinip yatakhaneye geri döndü. Üzerinden çıkardığı kıyafetleri daha sonrasında çamaşırhaneye götürmek için sandığının üzerine bıraktı.
O sırada bakışları Ginny ve kendi yatağının ortasındaki ortak boy aynasına kaydı. Aynada ki yansımasını görünce morali biraz daha bozulmuştu. Aynaya biraz daha yaklaşıp kendini inceledi. Göz altları morarmıştı ve gözleri çok yorgun görünüyordu. Omuzlarına düşen ıslak saçları üzerini ıslatmıştı. Üzerindeki kıyafetleri inceledi. Kırmızı bir tişört ve ince kahverengi bir hırka giymişti. Onun altında ise koyu lacivert bir pantolon vardı.
Derin bir nefes alıp moral bozucu görüntüsünden uzaklaştı. Yatağının altındaki asayı alıp bir büyüyle saçlarını ve ıslanan hırkasını kuruttu. Asasını beline koydu. Yatağının yanındaki komodinden makyaj malzemelerini alıp aynanın karşısında makyaj yaptı. Amacı yüzündeki yorgunluğu silmekti. Malzemeleri tekrar geri yerine koydu. Son kez aynada ki görüntüsüne baktıktan sonra odadan çıktı.
Merdivenlere yaklaştığı anda ortak salonun sesleri gelmeye başlamıştı. Ortak salona indiğinde gözleri salonu taradı. Arkadaşlarının şöminenin karşısındaki koltukta oturduğunu görünce oraya doğru ilerledi. Ginny tekli koltukta Harry ve Ron ise üçlü koltukta oturuyordu. Yanlarına gelince koltuktaki boş yere yani Ron'un yanına oturdu. O sırada Ginny bakışlarını okuduğu gazeteden çekip Hermione'ye çevirmişti. Harry ile Ron ise konuşmayı bırakıp arkadaşlarına döndüler. Ron hemen lafa girdi. "İyi misin?" Hermione umursamazca "Evet, neden sordun?" dedi. Bu soru ile gerilmemişti çünkü zaten arkadaşları ona nasıl olduğunu her sorduğunda aynı şekilde karşılık veriyordu. İyi olduğunu söyleyip onları geçiştiriyordu.
"Parvati dün gece seninle tuvalette karşılaşmış. Burnun kanıyormuş." Hermione hafif bir şekilde gülümsedi. "Merak etme, Ron. Sadece biraz burnum kanadı." Ron kafasını sallayarak kızı onayladı. Ginny elindeki gazeteyi katlayıp kenarı koyarken konuştu. "Madem iyisin, dün gece konuştuğumuz şeyin açıklamasını yapacak mısın?" Hermione gözlerini büyüttü. Arkadaşının bunu özel olarak soracağını düşünmüştü. Harry ve Ron merakla iki kızı izliyordu. "Ginny, bunu daha sonra özel olarak konuşursak daha iyi olur." Ginny kollarını göğsünde bağlayarak koltuğa biraz daha yayıldı. "Neden? Bence gece ortak salonun dışında ne yaptığını Harry ve Ron da merak ediyordur."
Harry kaşlarını çattı. "Dışarıda mıydın?" dedi merakla. Genç cadının damarlarındaki kanın akışının hızlanmaya başlamıştı. Ginny neden böyle bir şey yapmıştı anlamıyordu ve sinirlenmeye başlamıştı. Harry'ye dönüp konuştu. "Evet, dışarıdaydım." Harry'nin yüzündeki hayal kırıklığını görmüştü. Arkadaşı neden hayal kırıklığı yaşadığını anlamamıştı. "Dracoyla buluştun değil mi?" Hermione arkadaşına inanamıyormuş gibi baktı. Her şey için Draco'yu suçlamayı bir türlü bırakmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Promise | Dramione
FanficÇocuk kafasını salladıktan sonra samimi bir şekilde gülümsedi. Kız tam ayağa kalkacakken elini tuttu. Kız çocuğa döndüğünde yüzünde endişeli bir ifade olduğunu gördü. Çocuk yutkunduktan sonra konuşmaya başladı. "Bunları anlattığım nadir kişilerdensi...