Hermione uykulu gözlerini ovalayarak büyük salona girdi. Uyuşuk ve yavaş adımlarla arkadaşlarının yanına ilerleyip oturdu. Ginny merakla biraz daha masaya yaklaşıp Hermione'yi inceledi. "Merlin'in sakalı, ne oldu sana? Dün akşam uzun bir süre gelmeni bekledim fakat daha sonra uyuya kalmışım." Hermione, Harry ve Ron'a baktığında sessizce iki kızın konuşmasını dinlediklerini gördü. Tekrar Ginny'e döndü. "O kadar kötü mü görünüyorum?" Ginny bir süre arkadaşını inceledi ve dudaklarını birbirine bastırıp doğru cümleleri bulmaya çalıştı. Fakat Ron'un konuşmaya başlaması ile Ginny'ye gerek kalmamıştı.
"Kötü mü? Korkunç görünüyorsun Hermione, gözlerin kıpkırmızı olmuş ki göz altlarından bahsetmiyorum bile." Hermione sinirle derin bir nefes aldı. "Çok sağol ya." Ron omuzlarını silkip yemeğine geri döndüğü sırada Ginny doğruldu ve Ron'un koluna vurdu. Ron onu umursamayıp yemeğini yemeye devam etti. Harry merakla arkadaşına döndü. "Bir gecede kendini bu hale sokmayı nasıl başardın?" Hermione sıkıntı ile yerinde kıpırdadı. Bir anlığına gözü Slytherin masasına kaydı ve mavi gözleri gördü.
Bakışlarını hemen Harry'ye geri çevirdi. "Amacım birkaç konuyu tekrar etmekti fakat farkına varmadan tahminimden çok konuyu tekrar ettim. Saatin nasıl geçtiğini anlamadım ve geri döndüğümde saat ikiyi geçiyordu." Hermione Draco'dan söz etmeden başından geçenleri anlattığında Harry pelerinin onda kalabileceğini söylemişti. Daha sonra sessizce kahvaltılarını yaptılar. Herkes yemeğini bitirdiğinde ayağa kalkıp büyük salondan çıktılar. Hermione uyuşuk adımlarla arkadaşlarını takip ediyordu. Derse girecekleri sınıfın önüne geldiklerinde oflayarak sınıfa girdi. Bugün ders dinlemek için fazla yorgun hissediyordu.
Sınıfa girdiklerinde sıraya Harry ile birlikte oturdular. Kendini zorlayarak Profesörün sorduğu sorulara zorlukla cevap veriyordu. Yorgun hali bile derse katılım açısından çoğu öğrenciden daha iyiydi. Başı o kadar çok ağrıyordu derse konsantre olamıyordu. Elini kaldırıp söz aldı. Başının ağrıdığını ve Madam Pomfrey'e gitmesi gerektiğini söyledi. Profesör Hermione'nin çok zorunda kalmadıkça dersten erken çıkmayacağının farkındaydı. Ve bu yüzden acı içinde kıvranan kıza izin verdi. Hermione hızla masasındaki eşyalarını alıp sınıftan çıktı. Seri adımlarla hastaneye gitti. İçeri girince sorununu Madam Pomfrey'e anlattı ve o da Hermione'ye minik bir iksir şişesi uzattı. Kız iksiri içti ve verdiği diğer iksir şişesini de cebine koydu.
Teşekkür edip oradan ayrıldı. Başının ağrısının az da olsa azaldığını hissetti. Fazla kişinin olmadığı koridorlarda dolanırken kolundaki saate baktı. Dersin bitmesine daha çok zaman vardı. Tekrar sınıfa gitmenin bir anlamı yoktu çünkü hala başı ağrıyordu. Ders biteseye kadar bekleyecek ve daha sonra ders ile alakalı notları Harry'den alacaktı. Boş zamanı olduğu için kütüphaneye gitmeye karar verdi. Hermione kütüphaneye girdikten sonra kütüphanenin arka tarafına doğru ilerledi.
Elindeki kitabı ve parşömenleri masaların birine bıraktı. Bir süre raflarda dolaştı ve eline birkaç kitap aldı. Masaya geri dönüp sandalyeye oturdu. Eline rastgele aldığı bir kitabı okuyup kısa notlar almaya başladı. Başı hala ağrıyordu fakat ders biteseye kadar hiçbir şey yapmadan oturmaktan daha iyiydi. Bu sayede hem hiçbir şey düşünmeyecek hem de Draco'nun çalışması için notlar hazırlamış olacaktı.
Kısa bir süre sonra karşısındaki sandalyenin çekilmesiyle kafasını kaldırdı. Cormac yüzündeki sinsi gülümsemesi ile kızı izliyordu. Hermione karşısındaki çocuğun konuşması için kaşlarını kaldırdı. Cormac yüzündeki gülümsemesini hiç bozmadan konuşmaya başladı. "Biliyorsun ki hafta sonu Hogsmeade'e gideceğiz." Hermione kafası ile onayladı.
"Belki birlikte gidebilir ve bir şeyler yapabiliriz diye düşündüm, ne dersin?" Kıza göz kırptı ve cevabını beklemeye başladı. Hermione masadaki eşyalarını toplamaya başladı. "Üzgünüm Cormac fakat ben Hogsmeade'e gitmeyi düşünmüyorum. Okulda kalacağım ve dinleneceğim." Hermione'nin ayağa kalkmasıyla Cormac'te ayağa kalktı. "Eğer istersen bende seninle birlikte okulda kalabilirim."
Hermione gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Birkaç saniye bekledi ve sakin kalmaya çalıştı. Gözlerini açıp konuştu. "Üzgünüm ama yalnız kalmak istiyorum." Karşısındaki çocuğun bir şey söylemek için ağzını açtığını gördüğünde hızla yürümeye başladı. Çocuk arkasından bir şeyler söylemişti fakat Hermione umursamadan kütüphaneden çıktı. Sinirden başının ağrısı artmaya başlamıştı. Elini burun kemerine koydu ve Hogwarts'ın koridorlarında dolaşırken nereye gidebileceğini düşündü. Daha sonra aklına gelen fikir ile okuldan çıkıp Karagöl'e doğru ilerledi. 'En azından burada yalnız kalabilirim.' diye düşündü.
Göle vardığında oturabileceği bir yer aradı. Daha sonra gördüğü ağacın altına ilerleyip oturdu. Elindeki kitapları yanına bıraktıktan sonra yarım bıraktığı kitabı eline aldı. Bağdaş kurdu ve kitabı kucağına koyup okumaya devam etti. Böyle bir işin içine girdiği için hala kendine kızıyordu. Düşmanına yardım etmesi yetmiyormuş gibi bir de arkadaşlarına yalan söylüyordu. Bu baş ağrısı ile birlikte hem kitap okuyup hem de bir şeyler düşünmek hiç iyi bir fikir değildi. Cebindeki iksiri alıp bir yudum aldı ve cebine geri koydu. Başının ağrısının azalması için sırtını ağaca yasladı ve sıkıntı ile nefes alıp gölü izlemeye başladı.
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Promise | Dramione
FanficÇocuk kafasını salladıktan sonra samimi bir şekilde gülümsedi. Kız tam ayağa kalkacakken elini tuttu. Kız çocuğa döndüğünde yüzünde endişeli bir ifade olduğunu gördü. Çocuk yutkunduktan sonra konuşmaya başladı. "Bunları anlattığım nadir kişilerdensi...