Hermione kahvaltıya geldiklerinden beri hiçbir şey yememişti. Kimse ile konuşmuyor, sadece elindeki kitabı okuyordu. Bir anlığına bakışlarını kaldırıp masadaki kişileri inceledi. Gryffindor masasında pek alışılmadık bir görüntü vardı. Blaise, Pansy ve Theo onlarla birlikte kahvaltı yapıyorlardı. Draco'nun yaptığı şeye onlarda şaşırmıştı. Bu yüzden bir süre onu yalnız bırakıp kendine gelmesini sağlamak istemişlerdi. Hermione derin bir nefes aldı. Daha önceden oturdukları gibi oturmuşlardı. Bu yüzden kafasını kaldırdığı anda Slytherlinli arkadaşlarını görüyordu ve dün akşam yaşananlar tekrar gözünün önüne geliyordu.
"Özür dilerim." Hermione'nin konuşması ile herkes ona döndü. Genç cadı arkadaşlarının anlamadıklarını fark edince devam etti. "Akşamınızı berbat ettim." Pansy'nin yüzünde alaycı bir gülümseme oluştu. "Benimki zaten berbat olmuştu," Kafasını tabağından kaldırıp Hermione'ye döndü. "ayrıca dün yaşananların hiçbiri senin suçun değil." Kaşlarını çattı ve devam etti. "Draco'ya ne oldu anlamıyorum." Hermione bakışlarını masaya indirdi. O da bir türlü ne olduğunu anlamıyordu. Bakışlarını tekrar Pansy'ye çevirdi. "Hayır," diye lafa girdi Hermione. "çok abartılı bir şekilde tepki verdim. Draco benim arkadaşım ve bir kızla partiye gelmesi gayet normal." Bakışlarını masadaki kitaba indirdi ve sayfayı çevirdi. "Onun için mutlu olmalıyım. Daha doğrusu mutlu olmalıyız."
Ginny daha fazla dayanamayıp lafa girdi. "Hermione, sen onu-" Hermione telaşla kıza dönüp sözünü kesti. "Ginny!" Ginny devam etmemek için kendini zorladı ve derin bir nefes aldı. Hermione "Yemekten sonra onunla konuşacağım." dedi ve bakışlarını arkadaşlarında gezdirdi. Harry'nin kızın bu cümlesinden rahatsız olduğu aşikardı. "Sorun ne?" Harry bakışlarını masadan çekip arkadaşına çevirdi. "Seni tekrar üzecek." dedi kısık bir sesle. Hermione derin bir nefes alıp elini arkadaşının koluna koydu. "Merak etme, ben iyi olacağım." Arkadaşına güven verircesine gülümsedi ve elini çekti. Bakışlarını kitabına çevirirken konuştu. "Ayrıca Draco hakkında daha önceden konuşmuştuk. Benim için endişelenmenize gerek yok. O kötü biri değil."
Önündeki kitaba odaklanacağı sırada kitabın önünden çekilmesiyle sol tarafa döndü. Harry düz bir yüz ifadesi ile kitabı diğer tarafına koyup masanın ortasındaki tabağı önüne ittirdi. "Kahvaltı yapmak zorundasın." Hermione kaşlarını çattı. "Aç değilim, Harry. Kitabımı geri ver." Çocuk onu dinlemiyor ve kızın önündeki tabağa yiyecek şeyler dolduruyordu. "Önce bir şeyler ye, daha sonra kitabını veririm." Hermione sinirle ofladı ve dirseğini masaya yaslayıp çenesini de avucuna koydu. "Bazen arkadaşlığımızı gözden geçirmeme sebep oluyorsun." dedi memnuniyetsiz bir ses ile. Hermione'nin bu lafı herkesi gülümsetmişti. "Fakat beni benden vazgeçemeyecek kadar çok seviyorsun." Genç cadı bakışlarını arkadaşına çevirdi. "Maalesef haklısın." Harry kıkırdadı ve elindeki çatalı arkadaşına uzattı. Hermione çatalı alırken sadece gülümsemekle yetindi.
Yemek gayet sessiz ve sakin geçmişti fakat Hermione şu anda büyük bir telaş içindeydi. Masanın üzerindeki kitabı çantasına koyarken çok hızlı davrandığı için biraz zorlanmıştı. "Bir anlığına gözümü ondan ayırdım ve şimdi ortalıkta yok." O sırada Blaise konuştu. "İlk dersimiz iksir. Yani büyük ihtimalle zindanlara gidiyordur." Hermione arkadaşına minnettar bir gülümseme gönderdi. Elinde tuttuğu omuz çantasını çapraz bir şekilde astı. Hızlı adımlarla yanlarından ayrılıp büyük salonun çıkışına ilerledi. Büyük salondan çıkınca zindanların yolunu tuttu. Büyük ihtimalle çocuk daha sınıfa varmamıştı ve kız onu koridorda yakalayabilirdi.
Genç cadı gördüğü platin sarısı saçlı çocuk ile adımlarını hızlandırdı. "Draco!" Çocuk duyduğu ses ile durdu ve birkaç saniye o şekilde bekledi. Ne yapacağını bilemez bir şekilde arkasını döndü. Kız adımlarını yavaşlatıp çocuğun önünde durdu. "Hermione?" dedi genç büyücü düz bir yüz ifadesiyle. Hermione yüzüne bir tebessüm ekledi. "Seni dersten önce yakalayabildiğime sevindim. Son birkaç gündür pek konuşamadık. Bugün akşam buluşabiliriz diye düşündüm." Hemen arkasından ekledi. "Tabi eğer sen müsaitsen." Draco bakışlarını kaçırdı. "Aslında bu sıralar biraz yoğunum. Eğer önemli bir şey söyleyeceksen şimdi söyleyebilirsin." Duygusuz bakışlarını karşısındaki kıza çevirdi. Hermione'nin yüzündeki gülümseme silinmişti. Hermione, Draco ile buluşmak istediğinde neredeyse her zaman olumlu bir cevap alırdı. Bu moralini bozmuştu fakat umursamadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Promise | Dramione
Fiksi PenggemarÇocuk kafasını salladıktan sonra samimi bir şekilde gülümsedi. Kız tam ayağa kalkacakken elini tuttu. Kız çocuğa döndüğünde yüzünde endişeli bir ifade olduğunu gördü. Çocuk yutkunduktan sonra konuşmaya başladı. "Bunları anlattığım nadir kişilerdensi...