15. Bölüm - Reliance

349 25 3
                                    

Genç cadı tek başına koridorda ilerliyordu. Boş duvarın önüne gelince duraksadı ve kapının ortaya çıkmasını bekledi. Önündeki boş duvarda oluşan kapıyı ittirip içeri girdi. İhtiyaç odası çok karışıktı fakat az çok nereye gideceğini biliyordu. İleri doğru ilerledi, koltuklarda oturan kişileri görünce direkt onların yanına gitti. Karşısındaki ve onun yanındaki geniş koltuklara baktı. Koltukta oturanlar onu fark edince ona doğru döndüler. Solda oturan Blaise'in yanının boş olduğunu görünce oraya oturdu. Çaprazındaki koltukta Pansy ve Draco oturuyordu. Theo ise koltuk koluna oturmuş ve bir ayağını koltuğa koymuştu.

"Hemen konuya girebiliriz." dedi Hermione sakin bir sesle. Draco derin bir nefes aldı ve anlatmaya başladı. "O gün kütüphanede yaptıklarımın sebebi Daphne'nin bana yalan söylemesi ve benimde aptal gibi ona inanmam." Genç cadı merakla kaşlarını çatıp kollarını göğsünde bağladı. "Bana senin bütün her şeyi arkadaşlarına anlattığını söyledi. Ayrıca benimle konuşmanın tek sebebinin beni kandırıp Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen'in yapacağı şeyleri öğrenmek olduğunu söyledi." Hermione kaşlarını çattı. "Ve sen de buna inandın?" 

Çocuk telaşla cevap verdi. "Evet, aptallık ettiğimin farkındayım. Sana güvenmediğim için özür dilerim." Genç cadı derin bir nefes alıp yüzüne gelen saçı kulağının arkasına sıkıştırdı. "Bundan sonra ne benim sizden ne de sizin benden şüphe duymaması gerekiyor. Eğer birbirimize inanmazsak daha kötü sonuçları olabilir." dedi bakışlarını herkesin yüzünde gezdirirken. Herkes kafasını olumlu anlamda salladı. Hermione tekrar Draco'ya döndü. "Artık arkadaşlığımız gizli değil. Bunun hakkında ne yapacaksın? Yani..." dedi ve duraksadı. 

Olduğu yerde huzursuzca kıpırdadı. "Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen öğrenirse ne yapacaksın?" Çocuk sırtını koltuğa yaslayıp kollarını göğsünde bağladı. "Sizden bilgi almak için seninle arkadaş olduğumu söyleyeceğim. Ayrıca bunu elimden geldiğince hızlı yapmalıyım. Bunu başkasından öğrenirse ilk yapacağı şeyin benimle konuşmak olmadığına eminim." Kız sadece başını olumlu anlamda sallamakla yetindi. Theo aklına bir şey gelmiş gibi gözlerini büyüttü ve ayağa kalktı. 

"Acele etmezsek Lord bunu sen söylemeden öğrenecek." Herkes dikleşti ve merakla ona baktı. Çocuk hızla konuşmasına devam etti. "Ortak salondayken birkaç öğrencinin bunun hakkında konuştuğunu duydum. Gizlice onları dinledim ve erkek öğrencilerden birinin bir mektup yazdığını duydum. Yaşananlar hakkında ailesine bir mektup gönderecek ve her şeyi anlatmalarını söyleyecekmiş. Bu sayede Malfoy ailesi büyük bir darbe alacak ve kendi ailesi bundan dolayı Lord'a daha yakın olabilecek. Çocuğu daha önce birkaç kere görmüştüm fakat kim olduğunu bilmiyorum." Hiç kimse bir şey söylemiyor, bir başkasının konuşması için birbirine bakıyordu. "Hadi, bir şey yapmamız gerekiyor." 

Pansy bunu söyleyen Theo'ya baktı ve hızla ayağa kalktı. "Blaise ve Theo, benimle birlikte gelin." Herkes ayağa kalktı. Blaise arkadaşlarının yanına ilerledi ve yürümeye başladılar. Bir sorun olduğunda bunun için çözüm bulan kişi çoğunlukla Pansy olurdu. Bu yüzden bu gibi durumlarda onun dediği şeyleri sorgulamadan yaparlardı. Aslında ona bir şey sormamalarının en büyük sebebi Pansy'yi sinirlendirmek istememeleriydi. 

Draco kaşlarını çatıp "Peki ben?" dedi arkadaşlarının arkasından. Pansy çıkışa doğru ilerlerken arkasına bakıp işaret parmağını ona doğru uzattı. "Beladan uzak dur ve işimiz biteseye kadar ortak salona gelme." Önüne dönüp yanında ki arkadaşlarıyla birlikte ihtiyaç odasından çıktı. Bir yandan da "Ben olmasam ne yapardınız?" diye söyleniyordu. "Kendi ortak salonuma giremiyorum." dedi Draco yüzünde ki alaycı gülümseme ile. Hermione gülümsedi ve yanındaki çocuğa döndü. "İstersen akşam yemeğine kadar göl kenarında vakit geçirebiliriz."

Çocuk kafasını olumlu anlamda salladı ve birlikte ihtiyaç odasından çıktılar. Sessizce koridorda yürümeye başladılar. Hermione koridorda onları gören kişilerin anlamsız bakışlar ile onları izlediklerini fark etti. Yanlarından geçtikleri neredeyse herkesin aynı şeyi yaptığını gördükten sonra kaşlarını çattı. Bir süre üzerindeki bakışları umursamadan yürümeye devam etti. Hala aynı şeyin devam ettiğini fark edince sakinleşmek için derin bir nefes aldı.

Draco'ya döndüğünde çocuğun düz bir yüz ifadesi ile önüne baktığını fark etti. Çevresindeki hiçbir şeyi umursamadığını görünce çocuğun bu özelliğine hayran kaldı. Draco kızın ona baktığını hissetti ve ona döndü. Hermione konuşmaya başladı. "Herkes sanki daha önce hayatlarında hiç insan görmemiş gibi bize bakıyorlar." Draco gülümseyip elleri ile kendini gösterdi. "Eminim ki böylesini görmemişlerdir." Genç cadı gülümsedi ve bakışlarını başka yere çevirdi.

Kaleden çıktıktan sonra gölün kenarına ilerlediler. Bütün yol boyunca ikisi de başka bir şey söylememişlerdi. Ağacın yanına gelince göle bakan tarafa oturdular. Hermione okuldayken havanın bu kadar soğuk olduğunu fark etmemişti. "Fazla kalmasak iyi olur, yoksa ikimiz de Pansy gibi hasta olacağız." Hermione bakışları hala gölde dolaşırken kafasını olumlu anlamda salladı. Bir süre sessizce gölü izlediler. İkisi de konuşmuyor ve düşünüyordu. Düşündükleri şeyler farklı fakat içindeki kahramanlar aynıydı.

Draco bakışlarını yanındaki kıza çevirdi. Dikkatlice kızın yüzünü inceledi. Genç cadı düz bir yüz ifadesi ile gölü izliyordu. Hermione'nin güzel olduğunu biliyordu. Her zaman bunun farkındaydı. Bunu kimseye söylememişti fakat bunun gerçekliğini hiçbir zaman inkar da etmemişti. Bir süre kızın saçlarına baktı. Eskiden saçları daha kabarık ve dikkat çekiciydi. Bukleleri ona çok yakışıyordu. Saçları ve gözleri birbirine çok uyumluydu. Hermione yanındaki çocuğun onu izlediğini fark etmemişti. Üşüyen ellerini cübbesinin cebine soktu.

Draco Hermione'nin yaptığı şeyi gördükten sonra bakışlarını kızın kızaran burnuna çevirdi. Hava bu kadar soğukken Draco'nun aksine atkısını bile takmamıştı. Çocuk kaşlarını çattı ve derin bir nefes aldı. Boynundaki Slytherin atkısını çıkardı. Meraklı bakışlarla onu izleyen kıza bakmadan atkıyı kızın ensesine koydu. Çocuk atkıyı boynuna sararken şaşkınlıkla çocuğa bakıyordu. "Draco, bu bir Slytherin atkısı." Çocuk işi bitince bakışlarını kızın gözlerine çevirdi. "Ve sen de üşüyen birisin."

Hermione atkıyı çıkarmak için ellerini atkıya koyduğu sırada çocuk kızın ellerini tuttu. Kız ellerine dokunan soğuk ellerle bir an ürperdi fakat belli etmemeye çalışarak konuşmaya başladı. "Düşünmek istemiyor olabilirsin ama herhangi biri Slytherin atkısı taktığımı görürse pek hoş şeyler düşünmez." dedi gerginlik ile. Draco elleri hala kızın ellerinin üzerindeyken gözlerini devirdi. "İnsanların ne düşündükleri hakkında daha az endişelenmelisin Hermione." Çocuk ellerini çekince Hermione'de ellerini tekrar cebine soktu. "Okula gidince geri veririm." dedi ve tekrar önüne döndü.

Burnuna gelen parfüm kokusu ile bir an şaşırmıştı. Kafasını biraz daha aşağı eğip derin bir nefes aldı. Draco'nun parfümünün kokusunu ilk defa bu kadar net koklayabiliyordu. Bir an bu parfümün ne kadar pahalı olabileceği aklına geldi. Daha sonra bu düşünceyi bir kenara bırakıp parfümün içindeki kokuları ayırt etmeye çalıştı. Bir süre düşündü fakat ne yaptığının farkına varıp bundan vazgeçti. Anında farklı düşünceler beynini işgal etmeye başlamıştı. Draco kızın tekrar düşüncelere daldığını görünce konuştu. "Bir sorun mu var?" Kız üzgün bir yüz ifadesi ile yanındaki çocuğa döndü. "Sorundan başka bir şey yok ki."

Çocuk olduğu yerde kıpırdadı ve vücudunu kıza doğru çevirdi. Konuşmaya devam etmesi için kaşlarını çatıp soru soran bir şekilde baktı. "Ron hala bana kızgın, insanlar arkadaş olmamız çok kötü bir şeymiş gibi davranıyor, en önemlisi ise ailen ve Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen her an olanları öğrenip sana zarar verebilir. Üzerindeki baskının seni ne kadar zorladığının farkındayım. Ayrıca-" Draco kızın durması için elini kızın omzuna koydu. "Hermione." Kız durdu ve derin bir nefes alıp sakinleşti. Bir süre ikisi de hiçbir şey söylemedi. Çocuk elini çekip cübbesinin cebine soktu.

"Merak etme, iyi olacağız." Kız şaşkınlıkla kaşlarını çattı. "Bundan nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?" Çocuk hafif bir şekilde gülümsedi. "Bana güveniyor musun?" Kız birkaç saniye duraksayıp cevap verdi. "Ben her zaman sana güvendim Draco." Çocuğun yüzündeki gülümseme büyüdü ve ayağa kalktı. Kalkması için onu izleyen kıza elini uzattı. Kız çocuktan destek alıp ayağa kalktı. Hiçbir şey demeden kaleye doğru ilerlemeye başladılar.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

Promise | DramioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin