Hermione gölün kenarına vardığında tahmininde haklı olduğunu anladı. Çocuğun nerede olduğunu bilmiyordu ve burada olabileceğini düşünmüştü. Aralarında yaklaşık dört beş adım kaldığı sırada durdu. Çocuk her zamanki gibi ağacın altına oturmuş, sırtını ağaca yaslamıştı. Bacaklarını kendine çekmiş ve dirseklerini dizlerine yaslamıştı. Onu gördüğü anda bile heyecanlanırken arkadaş taklidi yapması çok zordu. Çocuk ile aralarındaki dostluğu çok seviyordu ve bunu bozmamak için hislerini bastırmaya çalışıyordu. Sertçe yutkunup düşüncelerinden ayrıldı. Draco'nun yanına yaklaştı. Çocuk onu fark edince her zamanki gibi kenarı kaydı. Hermione yavaş bir şekilde yanına oturdu. Draco yanındaki kıza bakmadan karşısındaki gölü izliyordu. Kızın kolu koluna değiyordu ve bu yüzden sebebini bilmediği bir şekilde heyecanlanmıştı.
"Ne konuşacağız?" diye sordu, kafasındaki sesleri bastırarak. Hermione derin bir nefes aldı fakat hiçbir şey söylemedi. Draco kızdan cevap alamayınca kafasını ona çevirdi. O sırada Hermione'de konuşmak için ona dönmüştü. O an ikisi de ne kadar yakın oturduklarını fark etti. Hermione kalp atışlarının dışarıdan duyulduğuna emindi. Draco hiçbir şey söylemeden sadece kıza bakıyordu. Bir anlığına her şeyi unuttu ve kızın yüzünü inceledi. Genç cadı kızarmaya başlayan yüzü ile kafasını göle çevirdi. "Aslında konuşmayız..." Omuzlarını silkip devam etti. "...sadece sessiz bir şekilde beraber oturur ve gölü izleriz düşündüm." Draco beklemediği cevap karşısında kaşlarını çattı. "Benimle konuşmak istediğini söylemiştin." dedi kıza hatırlatmak için. Hermione kafasını olumlu anlamda salladı. "Biliyorum ama sana ne sorarsam sorayım cevap vermeyeceğini ya da sorumu geçiştireceğini biliyorum. O yüzden en azından senin yanında olmanın tadını çıkarabilirim."
Draco'nun yüzünde istemsizce bir gülümseme belirdi. Hermione yanındaki çocuğa döndü ve yüzündeki tebesssümü gördü. Hermione şaşkınlık ve mutlulukla gülümsedi. "Günlerdir bu gülümsemeyi göreceğim günü bekliyordum." Çocuğun yüzündeki ufacık tebessüm kızı deliler gibi mutlu etmişti. Draco hiçbir şey söylemeden önüne döndü. Bu sayede Hermione yanındaki çocuğu incelemek için fırsat bulmuştu. Genç büyücünün birkaç kilo kaybettiğine emindi. Bunun sebebinin son zamanlarda yemeklere pek fazla katılmaması ve üzerindeki stres olduğunu biliyordu. Bakışlarını çocuğun ellerine çevirdiğinde sanki ellerini saklamaya çalıştığını fark etti.
Hızla çocuğun elini tuttu ve kendine doğru çekti. Draco elini çekmeye çalıştı fakat Hermione bırakmadı. Genç büyücünün elinin üstünün kızarmış olduğunu gördü. Ayrıca daha öncesinde kanadığı da belliydi. Şaşkınlıkla bakışlarını Draco'nun yüzüne çevirdi. Çocuğun bundan hiç hoşnut olmadığı belliydi. "Biriyle kavga mı ettin?" dedi merakla. Draco elini çekmiyordu fakat yanındaki kıza da bakmıyordu. "Hiç kimseyle kavga etmedim." Hermione aldığı cevaptan tatmin olmamıştı. Kaşlarını kaldırıp "Emin misin?" diye sordu. Çocuk derin bir nefes aldı. Bu konuyu konuşmak istemediği çok açıktı. "Emin ol, Hermione. Kavga etseydim bundan hemen haberin olurdu. Hogwarts'ta o tür olaylar çok çabuk yayılır."
Genç cadı kafası ile çocuğu onayladı fakat bu izlerin birine veya bir şeye vurmadan oluşamayacağına emindi. "O zaman neden oldu?" Draco sinirli bir şekilde yanındaki kıza döndü. "Neden bu kadar soru soruyorsun?" Hermione hiç duraksamadan hemen karşılık verdi. "Neden hiçbir sorumu yanıtlamıyorsun?" Genç büyücü dilinin ucuna gelen şeyleri söylememek ve konuyu daha fazla uzatmamak için dilini ısırdı. "Konuşmayalım ve sadece gölü izleyelim diyene bak." Hermione karşılık vermedi ve sakinleşmeye çalışarak önüne döndü. Draco'da aynı şekilde önüne döndü. Bir süre sessizce gölü izlediler. Çocuk gölü izlerken bir yandan da elindeki asayı çeviriyordu.
Hermione aklına hücum eden düşünceleri engellemeye çalışıyordu. Sadece yanındaki çocuğun varlığına odaklandı. Günlerdir onunla beraber vakit geçirmeye çalışıyordu ve sonunda başarmıştı. Genç cadının koluna değen kolu bile ona güven veriyordu. O yanındayken her şeyden daha az korkuyordu. Bunun en büyük sebebinin çocuk yanındayken güvende olduğunu bilmesiydi. Hermione onu görmediği her an onun hayatı için endişeleniyordu çünkü çocuğun başına her an her şey gelebilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Promise | Dramione
FanfictionÇocuk kafasını salladıktan sonra samimi bir şekilde gülümsedi. Kız tam ayağa kalkacakken elini tuttu. Kız çocuğa döndüğünde yüzünde endişeli bir ifade olduğunu gördü. Çocuk yutkunduktan sonra konuşmaya başladı. "Bunları anlattığım nadir kişilerdensi...