***********
Genç kız bugün aldığı haberle mutluluktan uçmak üzereydi, okula kabul edilmişti işte. Bu akşam arkadaşlarıyla bunu kutlamak için heyecandan içi içine sığmıyordu.
Yeni hayatını iple çekiliyordu. Fransa da iki koca yıl.
Harika geçeceğinden emindi. Hem de o yakışıklı Fransızları düşündükçe içi içine sığmıyordu.
Odasının içinde ki dolabından siyah mini elbisesini askıdan alıp giydi, bugün kendini daha da bir seksi hissediyordu.
Belki başka konuda da şanslı gecelerden biri olabilirdi onun için.
Aynaya baktığında siyah saçlarını tarayıp parlamasını sağladı dudaklarına sürdüğü parlak kırmızı rujla kendini dokunulmaz hissediyordu. Eline döktüğü kokulu yağla kahve rengi kollarını daha da parlattı.
Ve kendine aynada çekici bir göz kırpttı.
Telefonu çalınca hemen açtı “Geliyoruuuum!”
Minik çantasını da kapıp hemen dışarı çıktı merdivenlerden indiğinde karşı kaldırımı geçip köşeyi dönünce arkadaşlarının arabasına ulaşabileceğini biliyordu.
Yüzünde ki gülümsemeyi durduramıyor, beyaz incilerini tüm güzelliğiyle sergiliyordu ki, arkasından gelen ani darbeyle öne doğru savrularak düştü.
Tam kendini toparlayıp ayaklanmaya çalıştığı sırada arkadan sertçe çekilen kalın dalgalı saçları gözlerinden yaş gelmesine neden olmuştu.
Duyduğu fısıltılı ses ise iliklerine kadar dehşete kapılmasına “Onun kim olduğunu öğrenene kadar çok eğleneceğiz seninle”
***********
“Uyku şifanın kardeşiymiş, hadi oradan”
Çığlıklarım beni uyandırdığında, bir taraftan da bu eski deyiş benimle dalga geçercesine kafamda dönüp duruyordu.
Gördüğüm kız ve başına gelenler, feciydi.
Dün ben otel odamda uyurken pislik birini daha kaçırmıştı. Ama bu sefer benim elim de güçlüydü.
Yataktan kendimi nasıl kaldırdığımı bilmiyorum.
Aslında biliyorum tamamen hırsla. Bu hayatları, pastanın kremasına şımarıkça parmaklayan çocuklar gibi alması ve bu konuda kendini tamamen haklı görmesi beni çıldırtacaktı.
Duşa girmek gördüklerimin etkisinden beni bir nebze azat etse de açlıkla birlikte kendi ihtiyaçlarımı hiçe saymak benim için olağandı.
Çıkınca ilk iş olarak Lenny’i aradım.
İlk çalışta açması beni hiç şaşırtmadı ve her şeyi tahmin etmesi.
“Yine onu gördün”
Benimde selamla sabahla uğraşacak vaktim olmadığı için bu açış hoşuma gitmişti.
“Evet. Birini daha aldı Lenny. Bir kızı”
“Tamam tatlım ilk önce sakin olmanı istiyorum. Oturuyor musun?”
“Oturmak mı? Şaka mı yapıyorsun? Hemen çıkıp bu işi halletmek istiyorum. Bildiklerimi polise anlatmam lazım. Vakit kaybediyorum”
Histerik bir şekilde hem kot şortumu ayağıma geçirmeye çalışıyor hem de laf yetiştiriyordum.
“Amber önce beni dinle. Bu şekilde olmaz. Söyle bana adamı gördün mü?”
Tamam! Doktoru tam da bunun için aramıştım işte. Beni akla davet etsin diye, zira bende şuan zerresi kalmamıştı.
“Hayır.. Hayır, adamın yüzünü görmedim ya da kızı nereye götürdüğünü ama kızı gördüm Lenny”
Artık yatağa çökmüş tek bacağımı geçirebildiğim şort ile oturmuş ağlıyordum
“Onu gördüm! Değişim öğrencisi olarak Fransa’ya gideceği için mutlu ve heyecanlı çok güzel bir kız. Herifin biri onun tüm umut ve hayallerini bir anda elinden aldı Lenny”
“Ama kızı gördün”
“Evet polis ressamıyla çalışarak veya ne biliyim kayıp resimlerine bakarak saptayabilirim”
Şimdi sesim daha güçlü çıkıyordu “Onlarda, kızın yaşadığı yerde araştırma yapar, kaçırıldığı yerde ipucu arar ne biliyim bir şeyler yaparlar işte. Hem belki bir görgü tanığı falan vardır değil mi” iyice heyecanlanmış ve umutlanmıştım ama benim hızıma doktor yetişemiyormuş gibi olması canımı sıkmıştı “Değil mi doktor?” beni onaylamasına ihtiyacım vardı.
“Evet canım.. Evet tabii ama sen yine de çok umutlanma hemen”
Onun hala beni ve duygularımı korumaya çalıştığını biliyordum ama bu canımı sıkıyordu. Önemli olan şimdi ben değildim ki, o kızdı adını bile bilmediğim karamel gözleri neşe saçan o kız.
“Ben polis merkezine gidiyorum”
“Saatin kaç olduğunu biliyor musun?”
“Umrumda değil” o sırada baktığımda sabahın beşi olduğunu gördüm ama direttim “O kızın bana ihtiyacı var”
“Seni ikna edemeyeceğimi biliyorum ama arkadaşım ancak bir saat sonra yola çıkabilecek yani sana gelmesi en az üç saati bulur. Yalnız kalmanı istemiyorum”
“Hiç önemli değil ben gidiyorum. O da oraya gelsin. Şimdi kapatmam lazım”
Tam kapatıp hazırlanacaktım ki Lenny “Dur Amber!”
“Efendim?”
“Adam bir şey söyledi mi? Herhangi bir şey”
Tereddütle “Şeyy.. Hayır söylemedi” dedim.
“Bana yalan söylemiyorsun değil mi?”
Sessizliğim bazı şeyleri ona açıklamış olacak ki
“Tamam bana söylemek istemiyor olabilirsin. Kim bilir neden. Ama kızım polise anlat olur mu? Burada senin için endişe eden insanlar olduğunu unutma ve kendini korumak için ne gerekiyorsa yap”
“Polise bildiğim her şeyi anlatacağım. O iğrenç herifi yakalayacaklar. Yakalamak zorundalar.”
“Tamam. Beni habersiz bırakma”
Kapattığımızda bir süre daha yataktan kalkamadım. Sözleri kulaklarımı tırmalıyordu ‘Onun kim olduğunu öğrenene kadar çok eğleneceğiz seninle’.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMBER
ParanormalHayatı boyunca psişik güçleriyle yaşamak zorunda kalan genç kız, güvendiği, bildiği tek yeri hayatını cehenneme çeviren katili yakalamak için terk eder. Ona inanmayan genç dedektifle yolları kesiştiğinde işler iyice ilginçleşmeye başlar. Pe...