Bu insanlara özellikle de şu kumral dedektife sinir olsam da şuan bunlarla uğraşacak takatim kesinlikle kalmamıştı. Üzgün, yorgun ve açtım.
Bir an önce o kıza yardım etmelerini istiyordum ama bunların beni sorgulamadan veya kanıtlarını almadan pek bir şey yapmaya niyetleri varmış gibi de durmuyordu.
O dedektifin hakaretlerinin çeşitlilerine o kadar çok maruz kalmıştım ki aslında beni etkilemezdi. Ama nedenini bilmesem de bu sefer canımı çok sıkmıştı.
Yine de dediğim gibi üstünde duracak halim yoktu. Çok gergin ve halsizdim. Avukatım kesinlikle bu açıdan bana çok yardımcı olmuştu yoksa bu kurtların içinden herhalde sağ çıkamazdım.
Aslında onlara da hak veriyordum, hatta benimle çok uğraşsa da dedektif Nelson’a bile.
Ne de olsa işleri şüphe etmekti, değil mi?
Eğer işini iyi yapmayan biri olsa bana hemen yelkenleri indirirdi. Ve benim şimdi ihtiyaç duyduğum başlıca şey işini iyi yapan dedektiflerdi.
Onun için bana ettikleri hakaretin ya da çıkardıkları sıkıntının bir önemi yoktu yeter ki işlerini doğru yapıp masumları, özellikle de dün gece ki kızı bir an önce bulsunlardı da.
Avukatım koluma dokununca ne kadardır daldığımın fakında değildim. Kafamı çevirip başımda dikilen hoş adama baktım
“Biz bir şeyler yiyelim istersen o sırada da Teğmen Walker ressam’ı çağrır”
İyi! Bir konuda anlaşmıştık en azından
“Tamam! İyi olur”
Yerimden kalkarken o dedektif yine konuştu “Şu belgeleri de unutmayın. Onları mutlaka istiyoruz”
“Kısa zamanda masanızda olur” derken avukatın sesi en az onun kadar inatçı çıkıyordu.
Ama benim hiç biriyle uğraşmak gibi bir isteğim yoktu. Yapılacak çok şey ama az zaman vardı. Onun için teğmene ağzımda bir şeyler geveleyip çıkarken arkamdan gelenleri umursamadım bile.
Çıkışa ilerlediğim de yanımda ki sesle şaşırdım. Kendimi nasıl kapattımsa iç sesimi bile duyamayacak hale gelmiştim
“iki sokak aşağıda iyi bir yer gördüm oraya gidelim”
Yanıma bakınca avukatın benimle samimi olduğunu fark ettim. Numaradan değil gerçekten öyleydi ondan sıcak bir enerji bana geçiyordu
“Tamam teşekkürler bay Timisis”
Kaşlarını çattı “Lütfen sadece Nikos de. Yakınlarım öyle seslenir. Sen söylemeden ekleyeyim biz de yakınız evet. Merak etme sana anlatıcam”
Ne diyebilirdim ki adam aklımdakileri okumuştu adeta o anda bir şey düşündüm “Sen empatik falan değilsin değil mi?” nedense bu düşünce ilk defa beni rahatsız etmişti.
İçten gelen kocaman bir kahkaha attı “Hayır! Değilim! Ama bazı durumlarda en az bir empatik kadar insanların ne demek isteyeceklerini bilebiliyorum. Tamamen iş tecrübesi, benimkisi” gözünü kırpıp gülümsemesine devam edince bugün ilk defa biraz da olsa rahatladığımı hissettim.
Geldiğimiz lokantanın deri uzun kırmızı koltukları tam film klasiğiydi. En iyi kahvaltıların burada hazırlandığını idda ediyorlardı. Artık açlıktan karnım ağrımaya başladığı için kokular beni sararken mest olmuş, iddaları yersiz bile olsa umurumda olmayacağını kabul etmiştim.
Yanımıza gelen pembe klişe üniformalı genç kız siparişlerimizi almadan önce kahvelerimizi doldurmuştu ki bu beni burayı sevmem için pekiştirmiş oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMBER
ParanormalHayatı boyunca psişik güçleriyle yaşamak zorunda kalan genç kız, güvendiği, bildiği tek yeri hayatını cehenneme çeviren katili yakalamak için terk eder. Ona inanmayan genç dedektifle yolları kesiştiğinde işler iyice ilginçleşmeye başlar. Pe...