"Evet bayan Latif bize olayları en başından anlatabilir misiniz?"
Odaya baktım, hala teğmenin ofisinde olsak da burası gittikçe küçülüyordu. Şimdi içeride merkeze gelip de teğmen ile görüşebildiğimden beri başıma bela olan iki dedektif, ayrıca hiç tanımadığım iki tane daha vardı biri kadın diğeri erkek ama diğerlerinden daha dostça yaklaştıkları kesindi.
İkisi de orta yaşlarda teğmenin akranı oldukları belliydi. Kadına ‘adının Elizabeth Carrel olduğunu öğrenmiştim’ dikkatle bakınca onun onlardan biraz daha genç olduğunu ayrımsadım. Yanında ki babacan bakışlı adam ise dedektif Wesley Miller çok samimi bir insan olduğu hemen anlaşılıyordu.
Her ikisi de belli ki buraya gelmeden önce benimle alakalı bilgilendirilmişlerdi, onun için onlara tekrar kendimi anlatmam gerekmedi ve bu beni ciddi anlamda rahatlatmıştı. Onlarda kayıp bürodan bu göreve atanmış dedektiflerdi. Teğmenin ılımlı ve diğerlerinden daha deneyimli oldukları için onları benimle iş birliği yapmaya getirdiğinden şüphem yoktu ama şikayetim de yoktu.
Sessizliğim uzun sürmüş olacak teğmen “İsterseniz toplantı odasına geçebiliriz kendinizi daha rahat hissedecekseniz?” ağzından çıkan kelimelerle onlara kattığı anlam tamamen farklıydı. İşine odaklanmak, bilgi almak ve harekete geçmek istediğini biliyordum. Kesinlikle onunla aynı duyguları paylaşıyorduk.
“Gerek yok. Ben rahatım” yine de derin bir nefes alma ihtiyacı duydum.
Elimi biraz önce getirilen dosyaların üzerinde gezdirdim açıp baktığımda sarışın adamın beni günlerce huzursuz eden, bir süreliğine de olsa hayatına istemsiz ortak olduğum yeşil gözlerine baktım. Bunu yapmak hiçbir zaman kolay değildi ama şuanda bu çok daha zor bir hal almıştı.
Odanın karşı köşesinden beni izleyen dev'i önemsememeye çalışsam da bakmadığım halde kilitlenen bakışları beni battaniye gibi örtüp bu kötü resimlerden koruyabilecekmiş gibi kuşatıyordu.
Ama yapmam gereken işe odaklanmak istiyorsam onu da şimdilik unutmak zorundaydım. Rahatlık ve korunma benim öncelikli meselem değildi. Öncelik kurbanlarındı!
Dosyada adının üzerinde elimi gezdirdim “Harry Pretson, iş yeri olduğunu tahmin ettiğim mekanda birilerini bekliyor, sonrasında yapacağı şey için heyecan hatta biraz da korku duyuyordu”
“Ne olduğunu biliyor musun, ne yapacağını?”
Kafamı kaldırmadan sorunun benim dışında ki tek kadından, Elizabeth den geldiğini biliyordum. Normalde bölünmek beni rahatsız etmezdi hatta alışkındım, ne de olsa polislerle çalışırken onların sorularını her zaman cevaplamak için girdaba girip çıkmam gerekirdi. Ama bu sefer bir an önce bitirip gitme hissi bende oldukça büyük olsa da onu bastırdım ve kadına yoğunlaştım. İşte ilk defa o zaman hepsinin ellerin de defter kalem beni beklediklerini fark ettim. Biri hariç, dedektif Nelson sadece bana bakıyordu.
Ben gözlerimi ondan çekip Elizabeth’e döndüm “Hayır! Bilmiyorum. Ama içinde ki heyecan ve korku vahşet içermiyor onu söyleyebilirim”
“Bu seks heyecanı olabilir mi? İlk defa görüşeceği biriyle mesela?”
Bu çok mantıklı bir soruydu. Heyecan ve korku denince ilk başta akla gelecek şeylerden biriydi herhalde ama ben öyle bir titreşim almamıştım.
Enstitüye gelen ve her şeyin aurasını görebilen bir çocuk vardı. O zaman bana cinselliğin, sevginin ve aşkın kırmızının sekiz yüz yedi tonu olduğunu söylemişti. Her bir ton da farklı titreşimi olduğunu bunu her tür cinselliğin, sevginin ya da aşkın farklı farklı yaptığını, sadece hayvanlarda tek bir ton olduğunu da söylemeden geçmemişti. O zaman çok ilginç ve anlaşılması zor gelse de sonra düşündüğümde benim için de enerjileri ayırmak onun ki kadar olağandı aslında. Onun için bu korku ve heyecanın seksle bir ilgisi olmadığından emindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMBER
ParanormalHayatı boyunca psişik güçleriyle yaşamak zorunda kalan genç kız, güvendiği, bildiği tek yeri hayatını cehenneme çeviren katili yakalamak için terk eder. Ona inanmayan genç dedektifle yolları kesiştiğinde işler iyice ilginçleşmeye başlar. Pe...