“Hiçbir yere gitmiyorsun Amber” gitmiyordu tabi.
“Anlamadım! Ne demek gitmiyorsun?” o kadar sinirliydi ki neredeyse üstüme yürüyecekti ama umurumda değildi.
“Bak şu anlattıklarınla şahit konumunda olduğunu hepimiz kabul ediyoruz. Şahitlerin de dava bitene kadar uygulaması gereken bazı yükümlülükleri vardır” Sanırım söylenebilecek en mantıklı şey buydu ve onun da anlamasını bekliyordum.
Ama tabi ki beni en yalın haliyle anladı! “Ben yükümlülüklerimi biliyorum dedektif. Şehirden ayrılmayı düşünmüyorum ve kimseyle bu konuyu konuşmayı da. Onun için şimdi,” 'dedektif' derken iğrenç, umursamadığı bir böcekten (hatta muhtemelen bir canlı olma sebebi ile böceği benden daha çok umursar) bahseder gibi tonlaması ve yumruk haline getirdi elleri beni cidden şaşırttı. Son kelimesini söylemeden önce ise sinirinin tüm bedenini eline geçirişini açıkça seyrettim ve bu nedense çok hoşuma gitti “İzninizle!”
Kapıya doğru gitmeye başladığında ben de arkasından gidecektim ama tam o sırada teğmen “Dedektif Nelson?” dediğinde aslında ne demek istediğini biliyordum. ‘Ne yaptığını sanıyorsun sen? Ne diye kızı rahat bırakmıyorsun?’ türünde binlerce haklı soru.
“Teğmen, detektifler” avukatın baş selamı ortamı yumuşatmak adına değil, sahneyi terk edişini ve bu kavgayı artık kendi aramızda çözmek adına bizi yalnız bıraktığının ilanı gibiydi. İyi de yapmıştı! Onunla daha fazla uğraşmak istemiyordum.
Bununla beraber, haklı karşı çıkışımı dönüp açıklama ihtiyacı duydum “Kız tek başına havaalanın çıkışında ki motel ‘Sun Village’ de kalıyor. Bunun uygun ve güvenli olduğunu sanmıyorum”
Şimdi bana hak verecekti işte. Kafası önünde düşünür bir halde otururken beklediğim destek ondan gelmedi, kimseden gelmedi.
Onun yerine konuşan Elizabeth oldu “Tatlım, boş versene sen, o kız kendi başının çaresine gayet iyi bakabilir. O akıllı bir kız” bu söylediklerinde samimi olduğunu biliyordum. Ama tüm bunlar bana yeterince mantıklı gelmiyordu.
“İyi tamam her neyse! Ben yine de tanık koruma programına alınması gerektiğini düşünüyorum”
Teğmen ayaklandığında konu onlar için kapanmıştı, bense şimdilik ses çıkarmadım.
“Siz bölümlerin en çok dosya kapatan dedektiflerisiniz. Bu olayın bir an önce çözülmesini, o herifin yakalanmasını istiyorum. Şimdi elinizde öyle ya da böyle bir tanıkta var”
“Ama o tanıkla dava kürsüsüne çıkamayız. Şahitliği kabul edilmez” John haklıydı teğmen de bunun farkında.
“Evet ama şimdilik dava ikinci planda önce daha fazla cinayet olmasını engelleyelim ve bu dosyayı kapatalım”
Herkes onaylar sesler çıkarırken aramızda dedektif olarak en çok yılını harcamış olan Wesley “Eee gençler durumunuz nedir? Bizden nasıl bir yardım istersiniz?”
Başımı teğmen Walker’a çevirdiğimde operasyonda söz hakkımı kullanmamı istediğini anladım “Biz gelen son otopsi raporuyla” bu sırada beni onaylaması için John’a baktım raporu o alacaktı, kafasıyla olumlayınca devam ettim “Amber’den aldığımız bilgileri birleştirip yeni bir yol haritası çıkaracağız. Siz de son kaçırılan kız hakkında daha detaylı bilgi toplar, ilk önce siz ailesi ile görüşürseniz çok işimize yarar. Sonra bizde onlarla görüşeceğiz zaten”
“Oldu bilin”
“Onun dışında belki de bir FBI analizine ihtiyaç duyabiliriz”
Teğmenin homurdanmasını duysam da önemsemedim. Hiçbir polis bölgesinde federal istemezdi ama daha fazla ölüm de istemezdi. Onun için kimseden ses çıkmadı. Sonuçta gerekirse gidecektik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMBER
ParanormalHayatı boyunca psişik güçleriyle yaşamak zorunda kalan genç kız, güvendiği, bildiği tek yeri hayatını cehenneme çeviren katili yakalamak için terk eder. Ona inanmayan genç dedektifle yolları kesiştiğinde işler iyice ilginçleşmeye başlar. Pe...