Kolumun dürtülmesiyle uyandığımda ne halde olduğumdan ben bile emin değildim ama hoş görünmediğimin bilincindeydim.
Uyumadan, pardon bayılmadan evvel yardımcı olmaya çalışan hostes şimdi de anlayışla eğilmiş kemerimi bağlamamı istiyordu.
Gelmiştik.
Ohhh! İçim rahatlasa da farklı bir heyecan beni sarmıştı bile.
Kendime hakim olmam gerektiğini telkin edip kemerimle birlikte tüm bilimcimi kilitledim. Etrafıma bakınmadan önce çantamdan bir el aynası çıkarıp hızla kendimi kontrol ettim.
Eğer rüya görmezsem sakin yatan biri olduğum için fazla dağılmamıştım ama bu seferde fazla uyku beni perişan gösteriyordu.
Uçağın alçalmaya başladığını hissetmemle panik aynı şiddetli oranda geri döndü. Ama enerjim uykumu aldığım için daha iyiydi. Bu sefer kendimi diğer bilinçlerin istilasına yem etmemeyi başardım kısaca.
Gözlerimi kapayıp ben rahatlayana kadar, uçakta tekerlerini pistle buluşturmuştu bile.
ATLANTA POLİSE DEPARTMANI SAAT 16:45
“Hiçbir şey yok. Hiç”
Delirecek gibiydim bunca zamandır mesleğimde başıma gelen en kötü davayla karşı karşıyaydım. Ortağıma, üzün süredir dostum olan adama baktım. Onunda benden aşağı kalır yanı yoktu. İki haftadır hiçbir ipucu bulamadığımız bir cinayet vardı ve elimizde olan da koca bir HİÇ.
“Bu böyle olmaz, önce biraz sakinleş. Sonunda elbette bir şeyler bulucağız”
John'un bunları söylerken ki inancı görülmeye değerdi. İnce uzun atletik bedeni atmaca gibiydi. Ayaklarını uzattığı masa da tamamen oraya ait görünmeyi ve aslında misafirmiş gibi davranmayı nasıl becerdiğini hiçbir zaman anlayamamışımdır. Annesi tarafından olan ırkının özelliklerinin tamamını bedeninde taşıyan bu adam bazen kafa olarak da ürkütücü derecede Cherokee kanını gösterebiliyordu John Ronaven.
Ayrıca tabi benim aksime, o her zaman daha sakin olanımız oluyordu.
Mecbur yerime çöktüğümde tam karşısında ki masadaydım. Elimde belki onuncu sefer olduğu gibi vahşice işlenmiş cinayetin dosyası. Genç adamın olmayan gözlerinin boşluğu ve aynı oranda dosyada ki belirsizlik içimi ürpertti.
“Bu dosyayı öylesine kapatmak istemiyorum. O şerefsiz pisliği bulmak istiyorum”
“Biliyorum, bende aynı şeyleri düşünüyorum ve farkındaysan onun için bilmem kaçıncı kezdir aynı şeyleri kontrol ediyorum. Sorguya aldıklarımızın hepsinden elimiz boş çıktı. Ama bu demek değil ki bir şey bulamayacağız. Mükemmel cinayet yoktur Eric biliyorsun.
Değil mi?”
“Evet evet. Her neyse. Hadi yürü gidip bir daha Ted Lincoln ile, şu kurbanımızın ‘dostuyla’ konuşalım. Bence onun bize anlatmadığı daha başka hususlar var. Hem…”
Kalkıp ceketimi sandalyeden çıkarırken bir taraftan düşündüklerimi anlatıyordum. Tam o sırada açık odacığın kenarına vuran memurun konuşmasıyla lafım bölündü, genç adam hemen konuşmaya başladı “Bir cinayet işlenmiş. Olay yeri sizi bekliyor”
John'un de ayaklanmasıyla yola koyulmuştuk bile.
“İçimde hiç iyi hisler yok Nelson”
“İçinde ki hisse gerek yok, cinayet hiçbir zaman iyi değildir zaten”
Geldiğimiz yer pis bir depoydu yer altına doğru inen. Hiçbir koku şuanda algıladığımızı tarif edemezdi. Fakat benim için de John içinde bu ne yazık ki çok tanıdıktı.
Ölüm kokusuna hiçbir zaman alışılamazdı zaten. Bir de Atlanta da temmuz ortasında olunca aşağıya vardığımızda öğle yemeğini taşa bırakan çömeze hak vermeden geçemedim.
Yine de uyarmak zorundaydım “Delilleri bozmadığına emin ol Boxter”
Dizlerini tutarak eğilmiş olan memur bize bakamadan eliyle onayladı. İçinde bulunduğu durumdan kaynaklı utancı tahmin edebiliyordum.
“Detektifler”
Yüzümüze bakan Kerry Morley dedektif olmak için gerçekten uğraş veren sıkı polislerdendi. Ayrıca bizim çağırılmamızı özellikle belirte polis memuru.
Maktulün başına gitmeden önce Kerry’e cevap bekliyormuşçasına baktım. Anlayacağını biliyordum, akıllı bir kadındı o.
Kısa zamanda da cevabımı aldım “Sizin şu son dosyayla çok benzerlikleri var”
“Sen boş zamanlarında bizim hangi dosyalarla ilgilendiğimize mi bakıyorsun?” Alex bunu sorarken bulunduğumuz duruma ve yere rağmen eğleniyormuş gibi görünmeyi başarabilmişti
Kerry rahatsız görünmüyor tam tersine bu ona güç vermiş gibiydi “Neyse ne sonuçta öyle olmasa zamanınızı boşa harcamış olurdunuz değil mi?”
Onun üstleri olduğumuz için bize fazla trip yapamadığının farkındaydım. Normalde bununla eğlenmekten de kaçınmazdım ama kaşımda ki ihtimal canımı o kadar sıkmıştı ki. Hemen cesede doğru ilerlemeye başladım.
Kerry de yanımda, raporunu elinde ki küçük defterden okuyordu “Kimliği belirsiz maktul yirmili yaşlarında. Yaklaşık yarım saat evvel kokudan rahatsız olan dükkan sahibinin şikayeti ile bulunuş. Görünürde kalçası, göğüsleri ve bedeninin diğer her yerinde çeşitli bıçak yaraları var. Bir de gözleri yok” sonunu söylerken bizim azimli polis bile kötü olmuştu.
Kadının üstünde külottan başka bir şey yoktu. Kolları çok sevdiği birini kucaklamak için beklermişçesine açılmıştı, yüzünde ya da teninde ki beyazlık derisinin altını gösterecek kadar beyazlamıştı. Ama o deride ki derin açık yaralar bu beyazlıkla ve masum görüntüyle tamamen tezatlık oluşturuyor görüntüyü çirkinleştiriyordu.
Yaraların nasıl olduğunu çok iyi biliyordum. Tırtıklı avcı bıçağı, gözlerin de başarılı bir operasyonla genç kadını boğduktan sonra aldığını biliyordu. Bunları biliyordum çünkü geçen hafta adli tıpta bulunan cesetin otopsi sonrası belgeleri hala masamın üstündeydi.
John da yanına çömelmiş aynı şeyleri düşündüğü belli “Kahretsin. Bu iş pis! hem de çok pis Eric!”
“Bilmez miyim?”
Olay yerinin işini halletmesi için kenara çekilirken Kerry ve Boxter yanımıza geldi
“Kim bulmuş?”
Boxter elinde tuttuğu peçete ve yeşil suratına rağmen iyi dayanıyordu.
Kerry istemsizce ortağına gözlerini devirip devam etti “Kokudan rahatsız olan birkaç komşu. Buranın iki bina yanı pizzacı. Havalar sıcak, kokular hava akımıyla arada dükkana ulaşınca çevre düzenlemecilere haber vermiş. Gelen ekip kokuyu takip etmiş. Ve Bingo!”
“Tamam iyi iş. Bilen duyan herhangi bir şey?”
“Yok. Sadece buraların geceleri tekin olmadığını biliyoruz. Onun dışında buranın bağlı olduğu binayı yıkmak için karar çıkmış zaten. Deposu da dahil”
John “Buranın tekin olmadığını tüm Georgia biliyor. Boş versene”
John’un sıkıntısının ve sinirinin farkındaydım, ben de onunla aynı duyguları paylaşıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMBER
FantastiqueHayatı boyunca psişik güçleriyle yaşamak zorunda kalan genç kız, güvendiği, bildiği tek yeri hayatını cehenneme çeviren katili yakalamak için terk eder. Ona inanmayan genç dedektifle yolları kesiştiğinde işler iyice ilginçleşmeye başlar. Pe...