Bölüm 12

730 76 1
                                    

     "Eee ne düşünüyorsunuz?"

Teğmeni severdim. Gerçekten! Ama bu konuyu bile sorması bana komik geliyordu.

"Ne düşünmemizi istersiniz ki? Saçmalıktan başka bir şey değil! Ne yani rüya mı? Hadi ama!"

John da beni desteklediğinde içim rahatlamıştı "Evet Nelson haklı! Yani bunun gibisini çok görüyoruz değil mi?"

Teğmen of layıp masasına çökünce benim de içim çöktü bir anda, çünkü ardından gelecekleri biliyordum. Zoraki de olsa bir kabulleniş.

"Tamam ama olaylarla ilgili ciddi detaylar biliyor. Basına yansıtmadıklarımız da dahil özellikle de ikinci cinayeti tamamiyle net olarak anlatabileceğini idda ediyor. Şimdilik yeterince ciddiye almamış gibi yapsamda belgeler geldiğinde bize detayıyla anlatıcak"

"Yapmayın efendim ona inanmış olamazsınız" bu beni hayal kırıklığına uğratmıştı.

"Ne yapmamı istersin Nelson? Görmezden mi geleyim? Hiç sanmıyorum!" Yerinden kalkıp odada dolamaya başladığında onun da canı bizim ki kadar sıkkındı belli "Bakın böyle insanlar var! İnanması zor ve karşılaştıklarımız çoğunlukla safsata ama varlar"

Belli teğmenin bu konuyla alakalı bir geçmişi vardı ama deşmedim katlanacak durumda değildim.

John "Biz en iyisi biraz daha araştırma yapalım. Ama ben bu konuya yine de Eric gibi bakıyorum. Bu şeyler bana da inanadırıcı gelmiyor" dediğinde teğmen de camdan dışarıya bakınıyordu.

"Tamam istediğinize inanmakta serbestsiniz. Ben de hemen inanın, davayı onun üzerinden çözün demiyorum. Sadece..." duraksamasının nedenini anlamasamda garip bir şekilde devam etmesini bende istememiştim.

"Dediğim gibi her neyse. Şu belgeler gelene kadar bu konuyu askıya alalım ve işimize dönelim"

Bir anda geçmişin ağır yükünü omuzundan atmışçasına sırtını dikleştirip arkasını dönmüştü "Benim belediyede toplantım var. Sizde bu işi bir an önce çözmeye bakın!"

    “Biraz abartmıyor musun?”

John’un alaycı sesi beni kendime getirdi.

“Bu ne demek şimdi? Abartmıyorum tabi. O kızda bir şeyler var. Bunu sende biliyorsun” öfkeliydim ama kime ondan tam emin değildim.

Sanırım en çok kendime! Bu davayı çözememiş, pisliği yakalayamamış şimdiyse bir kızın elinde oyuncu olmak üzereydik.

“hmmm. Evet ben de görüyorum. Ama asıl gördüğüm ne biliyor musun?”

John ile teğmenin odasından çıktıktan hemen sonra koridorda konuşmaya başlamıştık. Hala alaycılığı tüm yüzüne yayılmışken benim sinirimse tepeme çıkmıştı.

“Ne? Neyi?”

“Benim o kızda gördüğüm değil de sen de ne gördüğüm önemli. Ve sen de gördüğüm şeyse senin ondan bir hayli çok etkilendiğin. Bak dostum eğer bir tavsiye istersen ondan uzak dur. O senin baş edebileceğin tiplerden değil”

“Hadi be! Sen kendi işine bak”

Söyledikleriyle alakalı hiçbir durum onu alakadar etmezdi.

Ama eklemeden geçemedim “O kızla alakalı her şeyi araştıracağız. Mutlaka bir şeyler buluruz” çünkü burnuma iyi kokular gelmiyordu.

    Uzun zaman olmamakla birlikte bir süredir konunun üzerinde çalışsak da bir ilerleme kaydettiğimiz söylenemezdi. Onun için o kasıntı avukattan kızın belgelerinin bir an önce gelmesinden başka çaremiz kalmamış gibi görünüyordu

“Ne demek dosyaya iletişim sağlayamamak? Bu ne boktan iştir böyle?”

John da oturduğu bilgisayarın başında saçlarını karıştırıp duruyordu. Bizim sakinimiz bile böyleyse bu durum gerçekten bir garipti.

“Hayır veri erişimi de sağlanamıyor. Sanki kız hiç var olmamış gibi. Sadece pasaport bilgileri var o da gayet yüzeysel”

“Bana mı anlatıyorsun?” aslında bu bir soru değildi onun için cevapta beklemiyordum zaten.

Aradığımız belgeler bizi hiçbir yere götürmemekle kalmıyor bizi aptal yerine de koyuyordu. İkimiz de karşılıklı oturmuş bilgisayarların başında bulamadıklarımız ve asla bulamayacağımız şeylerle zaman tüketiyorduk. Amerika başta olmak üzere tüm ülkelerin veri tabanlarında bu kızı arıyorduk en azından yasal olan tüm alanlarda.

Şimdi son bir ihtimal KGB veri tabanında özellikle suçlulara bakıyor orada bulamazsam kayıtlı bölüme geçiyordum “John bak burada da sadece adı, yaşı....”

“Ve doğum yerim var. Evet oralarda benim hakkımda bir şey bulamazsınız”

Sesi duyduğumda şaşırsam da çaktırmadım. Ne zaman gelmiş, ne ara başıma dikilmişti ki?

Tüm sakinliğimi korumaya çalışarak arkamda ki kıza döndüm “Siz burada ne arıyorsunuz?”

“Ressamla çalışmaya geldim. Ama o kadar acınası görünüyor ve benim konsantremi bozacak kadar sesli yakınıyordunuz ki gelip boşu boşuna kendinizi yormamanızı ve asıl işinize dönmenizi tavsiye edecektim. Oralarda benim hakkımda bir şey bulamazsınız. Avukatım size gerekenleri ulaştıracak o zamana kadar da çok kafanıza takılanları bana sorabilirsiniz” tam arkasını döndüp gitmeye yeltendiği anda ona cevap verecektim ki o da aynı anda döndü ve devam etti “Veya vaz geçtim siz belgeleri bekleyin. O zamana kadar da işinizi yapın ve kızı daha da iyisi katili bulun”

O hızlıca ilerlerken ben de John’un uzun ıslığıyla kendime geldim.

“Ne bu ateş topu falan mı? Aslında kız haksızda sayılmaz yani”

O an ortağıma bakışımın dostane olmadığından emindim.

AMBERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin