Sigarasını söndürdüğü betona bulaşan hafif sigara lekesini önemsemeden yanda duran çöpe attı. Ardından ceketinin kuşağını önden bağladı. Siyah çantasını dikkatle yerleştirdiği omzunda sabit bir gerginlikle kalçasına doğru sallanıyor ve her adımda çarpıyordu.
Kalçalarını saran yüksek bel dar kot pantolonu ve üzerine giydiği Kalçalarını kapatan deri ceketi ile oldukça alımlı bir hava verdiğinden emindi. Duruşu dik, çizmeleri ince topuklu ve her adımda sallanarak kalçasına çarpan çantası ile kendisini gerçekten alımlı hissediyordu.
Sanki birinin ona ilgi duyarken bile ona duygu beslemem haddime değil gibi hissetsin istiyordu. Fakat yine de bu kadar genç kanın dolduğu bir yerde milf olma yolunda ilerliyordu. Biri ile ilişki istemiyor ve mühim olan karşı cinsin etkisi değildi. Sadece insanların dönüp tekrar bakmak isteyeceği ve her şeye sahip olan ve hiçbir şeye ihtiyacı olmayan bir hava çizmek istiyordu.
Derste yalnız oturması falan onu kırmıyordu yani. Sadece bir hemcinsi gelip rujunun markasını sorabilirdi; yahut başka biri parfümünü veya çantasını beğendiğini söylerdi. O da genişçe gülümseyerek takip ettiği indirim günlerini ve avantajları sayardı, ne bileyim iki kelam sohbet ederdi. Belki sosyal medyadan ekleşir biraz gençler ne yapıyor diye stalklardı.
Özeniyordu işte biraz.
Ders çoktan bitmiş, bedeni de hayli yorulmuştu. Sabahları iş, akşamları hayretle okul. Sanırım bir şeyler düşünmek için aralık bırakmamak bedeni yoruyordu.
"Eda" Onu yeni bir adımdan alıkoyan ismini böylesine arkadaş canlısı bir şakırtı ile fısıldayan kişinin kim olduğuydu. Başta ortamda başka bir kişi olduğu ve üzerine alınmaması gerektiği kendine hatırlatmasına rağmen tereddütle durarak başını usulca çevirdi.
Geçen dersin çirkin yazılı genciydi bu. Koşar adım ona doğru geliyordu. Bağcıklarından biri çözülmüş ve bunun farkında değil gibiydi. Eda endişe ile parmağını kaldırarak işaret etti.
"Dikkat et, bağcığın!"
"Efendim?"
Oğlan ne dediğini anlamaya çalışır gibi başını eğdi an diğer ayağı ile Bastığı bağcığından dolayı ne olduğunu anlayamadan karışan bacakları sayesinden yüzüstü düştü. Elleri ile bu düşüşü en fazla kafasını koruyacak kadar hafifletebilmişken Eda endişe ile dudaklarını ısırarak ona doğru ilerledi.Çevrede ders arasında olan beş altı kişi uzaktan olduklara yere bakıyordu. Eda bilinçsizce dudaklarını dişleyerek yavaş yavaş doğrulmaya çalışan gence doğru eğildi. "Ayy iyi misin? Ben dikkatini dağıttım değil mi? Özür dilerim."
Genç ona doğru eğilmiş Eda'ya şaşkınca bakarken kendini gülümsemeye zorladı. Az önce bu kadının gözü önünde yere kapaklanmıştı değil mi? Ne utanç ama.
"Yok, öyle değil siz dağıtmasanıza çoktan basmıştım zaten."
Eda avuç içleri küçük taşlardan dolayı hasar almış genci süzdü. Ardından ise henüz oturur vaziyete geçmiş gencin boştaki koluna girdi. Beden hafif ondan kaçınmaya çalışsa da izin vermedi.
"Çok fena düştün, kalmana yardım edeyim.".
"Peki."
Tuttuğu kola dayanak olurken genç adam doğruldu. Ondan biraz uzun ve hafifçe iri. Kirlili sakallı her zamankinden daha kısa ve saçları özenle şekil verilmiş gibi. Hiç iki farklı derse girmemiş gibi de dinç. Gençliğin meyveleri olsa gerek.
Oğlan doğruluğu an kolundan çıkarak önünde durarak süzdü. Diz kapakları, dizleri yırtık pantolonun sillesine uğramıştı. İkisi de soyulmuş ve kanıyordu. "Kanıyorlar, gel mikrop kapmadan bir eczaneye falan gidelim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Proletarya
RandomEsen, yirmi dört yaşında iki yıllık bir memurdu. İyi yaptığı tek şey; iki dakikada 120 kelime yazmak ve bulunduğu ortamda görünmez olmaktı. Arkadaşı ve sevgilisi yoktu. Dahası, hayatında hiç öpüşmemişti. • • b x b •• 11.09.20