🪐 Leyla the Band- Eksik Bir Şey
"Korkuyorsun Esen" die fısıldadı aynaya karşı." Neyden korkuyorsun böyle?"
Titreyen elleri çeşmeyi zorakice kapattıktan sonra kapıya doğru ilerledi.Fakat olmamıştı, iki bacağı bedenini taşıyamıyordu, ruhu bedenine o kadar ağır basıyordu ki... Öyle ağır geliyordu ki bazen ölse her şey biter mi diye düşünmeden edemiyordu.
Bu kirlilik hissi, bu yoksunluk bu acı ve bu bilinmeyen keder. Onu yiyip bitiren her şey. Tek bir soluk kesintisinde geçer miydi? Ruhundan kurtulsa bedeni hafifler miydi?
Dışarıda ki şiddetli gök gürültüsü kulağına dolarken bacakları daha fazla tutamıyor gibi yere çöktü. Koridorun kenarında öylece oturuyordu.
Ev bomboştu. Bu boşluk onu korkutuyordu bazen, yalnız olmayı sevmiyordu fakat bu yalnızlığa o itilmişti.
İtilmişti işte, hiç istememişti... Hiç.
Bacaklarını kendine doğru çekerek başını gömdü. Derin soluklarını verip tekrar geri alıyordu. Aynı sıcak nefesi tekrar soluyordu. Sanki boş bir poşet içine nefes verip geri çekiyor gibiydi. Hayatı boyunca böyleydi. Hayatı boyunca sanki verdiği o havayı geri içine çekiyor gibi hissediyordu.
Nefesleri bile kendi yüzüne çarpıyordu." İyisin" diye mırıldandı " bu zamana kadar güzel idare ettik. "
Derin soluklarını sanki başkaları da duyuyor gibi azalttı"Şimdi neden birine ihtiyaç duyuyorsun ki ? Bunları aşmıştık"
Kendini ikna çabası eskisi kadar tesirli değildi. Artık kandıramıyordu bile kendini. Artık onu çiçekleri bile teselli edemiyordu.
Artık, artık teselli olamıyordu. Nefesi kesildi.Akan sıvı yanağından usulca kayarken hafif uzamış tırnaklarını kendi boynuna geçirmemek için zorladı. Eskiden bir kaç kez yapmıştı fakat annesi kızmıştı.
Onlar neden öyleydi? Neden herkes hiç konuşmuyordu? Deliriyor muydu yoksa...Her şeyi bilen tek kişi kendisi miydi?
" İyisin" dedi. Yıl hep dönerdi, bir şekilde dönerdi işte fakat bazen bazı tarihler ne zaman denk gelirse insan alt üst olurdu. Ne zaman o gün yaklaşsa eski bir günü hatırlardı. Ne zaman o saatler gelse bir şekilde o anı değiştirememenin ağırlığı bedenine çöreklenirdi.
" Korkma" dedi sessizce. Korktuğu zaman sırtını sıvazlayacak kimse yoktu. Annnesi yakında gelirdi. Babası çoğu zaman başka aylarda uğrardı. Nedense sevmezdi bu zamanlar onunla aynı ortamda bulunmayı.
Annesi öyle değildi, biricikti. Ama kimseye kızamıyordu, kimse haksız değildi. Ama yine de çok eskiye dönmek isterdi, çok eskiye. Varolmadığı zamanlar güzel geliyordu. Bir ailenin yıkımının sebebi olmak onu zorluyordu.
Ellerinin tersi ile sildiği yaşlar ile bekledi. Kaç saniye bekledi bilmiyordu. Odasında yanıp sönen telefonun ışığı ile bir süre oturduğu yerden hayretle istedi.
Gecenin bu saati bu arama da neydi? İçine çöreklenen korku hissi ile hızlıca ilerledi telefona fakat boyut içinden geçiyor gibi hissetti. Sanki oda değil boyut değiştiriyordu. Aklına onlarca şey geldi onlarca kez korktu ve onlarca kez inkar etti.
Çok sürmedi, bu koca hisleri sadece bir kaç saniyeye sığdırdı. Hayat son zamanlarda iyi geçiyor gibi hissediyordu.
Her haftasonu Cihan ile bir şeyler yapmaya başlamıştı mesela. Ya da mesajlaşmaya. Artık telefonuna düşen mesajlar eskisi kadar şaşırtmıyordu onu, alışmıştı sanırım. Uzun zamandır yeni bir alışkanlığı olmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Proletarya
RandomEsen, yirmi dört yaşında iki yıllık bir memurdu. İyi yaptığı tek şey; iki dakikada 120 kelime yazmak ve bulunduğu ortamda görünmez olmaktı. Arkadaşı ve sevgilisi yoktu. Dahası, hayatında hiç öpüşmemişti. • • b x b •• 11.09.20