Dikkat bu bir bölüm değildir!!!
Ama lütfen okumaya devam edin çünkü bu itiraf hikaye ile ilgili temel taşı olacak bir değişimin itirafıdır!
Bu kitaba başlarken ilk baştan beri -mutsuz son- gibimsi ama pekte olmayan bir sonu vardı.
Hepimizin hayatı gibi, en azından bir çoğumuz.
Benim hikayedeki temel amacım, uzaklaşmak elimizde olsa, beklemeden uzaklaşacagımız topluma; zaten çok uzak birini sokmak.
Çok mu acımasızım ?Her neyse.
Esen en baştan beri benim ona sunduğum olan hayatı; denk gelen insanlar ile acı bir geçmiş ile harmanlandıktan sonra biri sayesinde topluma karışmak.
Temel güdüm birini bulması değil, hayata karışması, hayatı yaşaması ve hepimiz gibi, herhangi birine dönüşmesi.
Anlıyorsunuz değil mi?
Bu yüzden ki bunu hiç itiraf etmek istemezdim ama nedense edesim geldi çünkü pişmanım.
Neye pişmanım? İtiraf edeceğim şeyi değiştirdiğim için o kadar pişmanım ki!
Öncelikle hikayenin en başında Cihan toplum baskısı ile evlenmiş fakat gergin bir evlilik hayatı olan bir adam olacaktı. Evet maalesef ama böyle olacaktı. Hatta çocuğu olmasını da düşünmedim değil!
Fakat, Esen ile yakınlaşacak ve daha sonra Esen onun evliliğini öğrenecek. Başta uzak durmaya çalışsa da ona çekilecekti...
Dedim ya toplum, Esen klasik bir hikayenin de kötü adamı olacaktı belki de. Erkek metres görevi görecekti fakat Cihan ile Birlikte mutlu olacaktı fakat bir yere kadar.
Bilirsiniz hepiniz yaşamışsınızdır; hiç bir mutluluk sonsuza dek sürmez.
Cihan bir süre sonra eşini seçecek ve gergin evlilikleri devam edecekti!
Esen de artık tek başına sevgili ve arkadaş yapabilecek konuma gelecek ve hayatını bizlerden biri olarak devam edecekti.
Sonra bir gün karşılaştıklarında ikisi de başka eller ile beraber kendi yollarına devam edecekti.
Ütopik gelse de güncel topluma daha uygun ve gerçekçi bir son ve hikaye olacaktı, olmadı. Olduramadım, kıyamadım.
Huh...
Böyleydi, fakat ben kıyamadım. Esen'e değil. Aslında ona da hiç kıyamadım ama en çok Cihan'a.
Sevmediği ve toplum yüzünden beraberlik kurduğu biri ile aşk'ı sadece kelime anlamları ile bilerek ölmesine kıyamadım.
Cinsel kimliği farklıyken her gece evli olduğu kişi ile aynı yatakta uyumak her iki kişiye de ızdırap bence.
Ve bende Cihan'ın bu ızdıraba sokmak istemedim.
Bu yüzden bu hikayede, Cihana tüm renkleri bahşettim. Tüm parıltıyı ve neşeyi.
Cihanı rengarek boyadım ve Işıltılar ile süsledim ki ne zaman Esen'e değse ; ona da bulaştırsın diye.
Çünkü aslında bizde birazcık, çevremizdeki kişilerin bize değdiği kadarının bir ürüyüz.
Okuduğumuz kıtapları insanlar yazıyor,
Dinlediğimiz müzikleri insanlar yapıyor,
İzlediğimiz filmleri insanlar çekiyor.Anlıyorsunuz değil mi? Aslında toplum bölünmez bir bütün ve bizlerde onun bir ürünüyüz.
Herkes, kendinde ne varsa onu diğerine bulaştırır. Virüsler gibiyiz, daha tehlikeliyiz.
Çünkü her yol ile bulaşırız. Yine de yaşama tutunma nedenimiz de, bu yaşamı sonlandırma nedenimiz de, toplum yüzünden.
Atalarımız boşuna üzüm, üzüme baka baka kararır gibisinden çevreci lafları dememişler.
Sen bir miktar, ailen ve çevren kadarsın çünkü...
Umarım hikaye biterken de Esen bir miktar Cihan kadar olabilir.
İyi geceler dilerim...Benden bir parçaya boyanan hafızalara ve kalplere, yani sizlere🌬
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Proletarya
DiversosEsen, yirmi dört yaşında iki yıllık bir memurdu. İyi yaptığı tek şey; iki dakikada 120 kelime yazmak ve bulunduğu ortamda görünmez olmaktı. Arkadaşı ve sevgilisi yoktu. Dahası, hayatında hiç öpüşmemişti. • • b x b •• 11.09.20