Şarkı ile dinlenmesi şiddetle tavsiye olunur. Spotify kullanıyorsanız arkada açın mutlaka.
🍎Gymnopédie No. 1 Erik Satie, Philippe Entremont
" Esen"
Cihan'ın kıpraşan dolgun dudakları arasında çıkan fısıltı gibi ismi ile usulca kaldırdı başını. Cihanın soğuk elleri, sıcak teninde gezinmesi ile kasılan vücuduna engel olamaz gibi kıvrandı.
" Cihan "Kesik nefeslerini vücuduna dışına verirken, burnundan aldığı nefesler ona az geliyordu. Cihan'ın eli , çıplak bedeni üzerinden usulca gezinirken mayışık zihni ile bacaklarını dolandırdı hafif yanık tenli bedene
Dudakları kurumuş, bedeni alev almış ve zihni bulanık.
" Esen" tekrar o yaramazlık dolu ses. Cihan'ın hafif kıkırtılı nefesi, Esen'in kulağına değdiğinde Esen hafif huylanır gibi kaçırdı başını. " Hissedebiliyor musun ?"
Esen, hafifçe döndü ütüsü bozulmuş beyaz çarşaflar arasından. Güneş parlaklığı ile odaya dolarken, kenarda asılı duran Aşk merdivenine gözü takıldı. Sarmaşık kolları hemen altında duran boy aynasına dökülürken beyaz çarşafa dolanmıştı çıplak bedenlerinin yansımasını seyretti.
Hissediyordu, fakat bunun ne olduğu meçhuldü. Cihan'ın yaramaz elleri, göbeği üzerinde usulca gezirinirken kasılan vücuduna engel olamadı. O an nefes almayı unutmuş gibi tıkandığında, Cihan kulağına fısıldadı. " Nefes al, lütfen." İşte tam o an fark etti nefes almayı bıraktığını. Derin nefesi ile yükselen bedeni, Cihanın narin parmaklarını da yükseltmişti usulca havaya.
Esen, çarşaf üzerinde bıraktığı elini usulca Cihan'ın hafif kaslı güneşin yaktığı karamel gibi görünüp parlayan kollarında gezdirdi.
Güneş'in vurduğu terli beden parlıyordu. Bu durum bu ana özgü değildi zaten. Esen, ne zaman Cihan'ı izlese gözleri kamaşırdı. Cihan öyle güzel parlardı ki.
Gözleri, dudakları, sesi, nefesi ve bedeni....
Hemde tamamıyla. Her şeyi öyle göz alıcı ve çekiciydi ki. Günaha davet gibiydi. Şeytan'ın Adem'e sunduğu Tanrı'nım Yasak Elması gibiydi...Bir gün yaradılışın değil de nefsin ilk temel taşı olan Adem ve Havva'nın hikayesini duyduğumda hissettiğim o derin destansı hikaye iliklerime kadar işlemişti.
Şeytan, cennette olan dişi kadını...Havvayı kandırmıştı. Çünkü o Adem'e eşti. Adem'e, kıble etmeyi reddettiği, üstünlüğünü reddettiği o adama. Neden bu kadar öfkeliydi ki Şeytan. O kadar ilmi yüksek bir yaradılış unsuruyken neden böylesine nefret doluydu Adem'e. Sonra Adem'in isteği üzerine bir gün uykusundan uyandığında başucunda sol eğe kemiğinden olan Havva yaratıldı. Artık adem Eş'di. İkiydi. Yalnızlık yalnız Allaha mahsustu. Tanrı, Yaratılan bu iki nefsi Cennetinde durdurdu ve dedi ki; Her şeyi yiyin için fakat yalnızca ( Elmalara hitaben) o Elmayı yemeyin. Onlar size haram kılındı.
Yasaklı olanın Elma olması bir imge olabilirdi. Belki de Elma, aslında bir seks'in imgesiydi. Asıl yasak olan seksti.
Fakat her şey bir süreçte düzeninde ilerlemedi. Cennetin yasaklı meyvası ( bilerek yazım hatası yapılmıştır ) öyle güzel görünüyordu ki onlara, Havva'da kanmıştı belli ki Şeytan'a.
Yılan gibi bir surete bürünmüş Şeytan, kandırdı Havva'yı. Havva'nın da kanası varmıştı belki de. Yedi elmadan, yedirdi Adem'e de.
Adem günah'dan aldığı lokma ile boyandı günaha... Dönüşü olmayan bir lezzeti tattı, zihni, kalbi ve bedeni...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Proletarya
AléatoireEsen, yirmi dört yaşında iki yıllık bir memurdu. İyi yaptığı tek şey; iki dakikada 120 kelime yazmak ve bulunduğu ortamda görünmez olmaktı. Arkadaşı ve sevgilisi yoktu. Dahası, hayatında hiç öpüşmemişti. • • b x b •• 11.09.20