Küçük çocuk bir süredir dedesinin başının etini yeşil ceviz yemek için şişiriyordu. Yaşlı adam, ağaç dibinde dökülen bir iki cevizi toplamak için sahibine seslendiğine bin pişman olmuştu." Koca dayı, çok yemek isterse torunun sende ekeydin bir ceviz. Olmaz öyle. Her döküleni verseydik birilerine o hooo. Hem terbiye de yok torununda utanmadan izinsiz almış eline bak şuna ilerde eli çal* olur bunun. Gerçi ne beklenir ki . Hadi oyalama beni."
İki cevizin, atmış beş yıldır koruduğu gururuna denk olduğunu bilmezdi.
Sanki ona üstten üstten bakan adam üzerinde yürüyüp gitmişti.
Küçük çocuk Kaşlarını çattı, elindeki cevizleri attı yere.Dedesinine yaklaşıp tuttu elinden. " Eve gidelim dede , karnım acıktı.."
Yaşlı adam titreyen elleri ile tuttu çocuğun elinden. Toprak yolda taşlara çarpan baston sesi ile içli içli içini çeken dedesinden başka ses girmedi kulağına. Tek katlı yıkılmaya yüz tutmuş kerpiç evin önünde duran sedir üzerine oturdular." Dede üzülme sen, ben büyük adam olunca senin için kocaman ceviz ağacı alacağım. Her gün yeni ceviz çıkanlarından. Tamam mı?"
Yaşlı adam, küçük eline sığdırdığı beş altı miskete gözü gibi bakan badem gözlü çocuğun sırtını sıvazladı.
" Alırsın tabi. Kocaman adam ol hele bi."Başını sallayarak dedesini onaylarken elindeki misketleri sedirin kenarına bırakarak zor bela döndürdü minik vücudunu.
" Hem o kadar kocaman olacak ki gölgesi onları ezecek. Hem neden ağladın ki sen dede. Söz bir daha ceviz diye ağlamayacağım ben. İstemem valla."
Badem gözleri dolarken ekleri ile eski gücünden eser kalmamış yaşlı adamın bileklerinin üzerine koydu.
" Hem ben o cevizleri de çalmak için almadım. Yemin edeyim. "
Güçsüz eller ile ufak çocuğun gözyaşlarını sildi.
" Bilmem mi. Sen hiç öyle kötü şeyler yapmazsın. Sen o kadar akıllısın ki,"" Akıllıyım ben."
Yaşlı adam güzel çocuğun başını okşadı." Bak torunum sakın ola hor görme kimseleri, hatta nefes alan hiç bir varlığı hor görme. Sen bilir misin, boynunu kıran rüzgara bile savaşarak vücudunu dik tutan çiçeği ? Herkes,her zaman; en kötü halde bile,çabalar durur. Ölmek için denize atlayan o adem oğlu bile, kendini yutması için atladığı, o hırçın su ile savaşır durur son nefesince. Amacına ters düşse de yaradılışın temel taşı budur. En kötü halde bile dökülen o emeği, göz yaşını, eğik başın verdiği eziyet ile alınan her soluğun nimetini. Kimseyi hor görme yavrucuğum. Kimseye de acıma, acınacak duruma düşersin der bizim eskiler. Doğru derler. Hem ne acıyıp durursun, sanki sen yarattın küçük dağları. "
Küçük oğlan kenardaki misketlere dokundu. O an dedesinin ne demek istediğini bilmiyordu. Onun aklı büyük ceviz ağaçlarında, birde ceviz ağacından daha büyük olacak olan kendisini hayal ediyordu.
Koca adam olacaktı ceviz ağacından da büyük bir adam olacak dedesini hiç ağlatmayacaktı.
" Öğlen öğünü yerine böyle sağlıklı kuru yemişler yemeye karar verdim Eray. Alsana sende"
Esen ona uzatılan minik kutunun içine baktı. İçinde bi dolu kuru ceviz dolu kase, dibinde olmasına rağmen çok uzaktı ona şu an.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Proletarya
RandomEsen, yirmi dört yaşında iki yıllık bir memurdu. İyi yaptığı tek şey; iki dakikada 120 kelime yazmak ve bulunduğu ortamda görünmez olmaktı. Arkadaşı ve sevgilisi yoktu. Dahası, hayatında hiç öpüşmemişti. • • b x b •• 11.09.20