"Hayatın, inişleri ve çıkışları olduğu doğru. " dedi, elinde ki sigarasını söndürdükten sonra Eda." ama yine de her iniş sonrası sakinleşmeden, sahip olduğun sürat ile ani bir çıkış yapmalısın.Yoksa hayatını asla değiştiremezsin."
Esen yangın merdiveninde, Eda'nın bu gün ki sigara eşlikçisi olarak varlığını kanıtlar gibi duruyordu. Eda ile tanış olduklarından beri sigarayı bırakmaya çalışmasını fakat bir türlü başarılı olamamasını izliyordu." Sen ne zaman sigarayı bırakma konusunda ani bir çıkış yapacaksın?"
Eda gülerek kendini demire verdi."Akciğer kanseri olduğumu öğrenip ani bir iniş yaptıktan sonra?" Diyerek baktı yalancı bir soru meyili ile.
Esen memnun olmamış gibi büzdü dudaklarını" Hiç hoş bir inişi olmayacak gibi görünüyor.?"
Yaslandığı demirden tekrar dikleşerek kapıyı asmak için kola aşağı doğru iki kolu ile asılıp itti. "Hangi iniş hoştur ki zaten. İniş sadece iniştir."
Esen açılan kapıyı tutarak ona bakan Eda'yı bekletmeden içeri attı kendini.
Eda kendisi de girip kapıyı kendiliğinden kapanması için bırakıp yüksek topukluları üzerinde geldi ona doğru.
" o zaman." dedi Esen düşünür gibi " çıkışların da pek bir farkı yok?"
soru cümlesi ile Eda hafifçe başını salladı." Her kuşun uçma sınırı farklıdır. Kimisi 3 metre yükseldiği için sarhoş olur, kimisi 3 kilometre."
Anlamamamış gibi bakan Esene gülümsedi." Yani evet, her çıkışta aynıdır. Büyüklüğü ve küçüklüğü önemli değil. Düştükten sonra kalakabilen herkes mutlu olur. Nasıl kalktığını önemsemez."Esen, Eda'nın yaklaşımını zihninde ölçerken bir süre duraklasa da Eda'nın arkasına bakmasına gerek kalmadan adımlarını yetiştirdi ona.
Eda ne diyeceğini bilemez gibi bir süre çevreyi süzdükten sonra şefkat verir gibi gülümsedi. " Baksana Esen,"
Esen başını çevirip çekingence ne diyeceğini bilmediği Eda'ya baktı.
" Şu isim olayında, iki yıldır adını doğru düzgün bilmemem olayı yani."
Eda dudağının içini ısırarak mahçupça baktı. " Çok mahçup olduğumu ve üzüldüğümü bilmeni isterim."Esen, Eda'nin yanlış anlamaması için ellerini kaldırıp kafası ile eş orantılı salladı. " Önemli değil, sahiden. Hiç alınmadım, alınmam da ."
Eda gülümseyerek omzuna hafifçe vurdu." Önemli olan o değil, " öksürerek nefesini düzeltti." Sana değer vermediğimi düşünmeni istemem." dedi samimi bakışlar ile.
Esen mavi gözlerden kaçarak başı ile onayladı." Öyle düşünmedim hiç." dedi ufak bir yalan ile.
Aslına bakılırsa, Esen bunu Eda'ya karşı değil, onun çevresini oluşturan insan topluluklarının tamamına karşı olan tek hissiyatı ona değer vermediklerini hayır bu yanlış bir tabir olurdu. Onu fark edemediklerini düşünüyordu.
Bazen bu durum kırıcı oluyordu. Bunu ilk hissettiği yer lise yıllarıydı.
" Feridun! Alo oğlum kime diyorum ben."
Edebiyat hocasının bağırmasını anca duymuş gibi şaşırarak sesin geldiği yöne bakan genç arkadaşının koluna geliyorum anlamında dokunarak hocasının yanına yaklaştı.
" Buyrun hocam, kusura bakmayın duymadım valla."Edebiyat hoca başını usulca salladı " İşine gelmedi tabii haytalığa davet etmiyoruz ya."
Feridun, başını hızla kaldırdı " Olur mu öyle şey hocam."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Proletarya
LosoweEsen, yirmi dört yaşında iki yıllık bir memurdu. İyi yaptığı tek şey; iki dakikada 120 kelime yazmak ve bulunduğu ortamda görünmez olmaktı. Arkadaşı ve sevgilisi yoktu. Dahası, hayatında hiç öpüşmemişti. • • b x b •• 11.09.20