Erkin Koray' Seni Her gördüğümde.Esen normalden farklı olarak hızlandırdı adımlarını. İnsanlarla dolu olan meydanda tanıdık simayı aramak için bir süre durakladı olduğu yerde.
İnsanların hızları başını döndürürken telaşla tekrar bakındı etrafına. Ütülü gömlekler, tek çizgi pantolonlar ve ağır ceketlerden kurtulmuştu bugün.
Çoktan aldığı ama giymediği rahat sweatshirtü, dolabın arkasında etiketi üzerine bulmuştu. Tek hamlede koparmış üzerine geçirmişti. Rahattı, olabildiğine. Altında dışarı pek çıkmadığı için az giydiği,rengi bile solmaya firsat bulamamış siyah bir kot vardı.
Hayatta telaşla ilerlemeye alışık olmadığı için anlından akan terden rahatsız olarak eli ile sildi. Sohbaharın varlığını belli edercesine esen rüzgar ile üzerinde ki kot cekete daha çok sarıldı. Sanırım hayatta sevdiği sayılı şeylerden biri ceketlerdi, birde trençkotlar.
Esene hayatında lükse kaçtığı şeyleri sorsalar sayacağı pek şey yoktu; ceketleri, trençkotları, bitkileri, kitapları ve kimsenin bilmediği bir sırrı olan her çeşit iplik ile ördüğü örgüler.Sayılı şeyler ile yaşayabilirdi Esen, şu ana kadar yaşayabilmişti en azından.
Son bir umut ile tekrar başını çevirdiğinde ona el sallayarak yerinde hoplayan adamı gördü.
Aradığını bulmanın sevinci ile elini sallayarak gülümseyerek hızlı adımlar ile birbirlerine yürümeye başladılar.Cihan her zamanki gibi hoş görünüyordu ve renkli. Koyu yeşil hırkası ve hardal renkli pantolunu ile gözlerinizi bile kapatsanız görebilirdiniz onu. Renkli çorapları ve krem renkli ayakkabıları ile Esen'in hızlı adımlarına inat,kollarına koşuyor gibi görünüyordu.
Yanan kırmızı ışık Cihan'ın ona doğru gelmesini engellediği sırada; Cihanın düşen suratı ile bedenini sallayarak yayalar için olan lambaya baktı.
Esen onun hoş durduğunu düşündü o an. Bulundukları - a'na - çok fazla yakıştığını.
Dolgun dudakları ve güzel suratında açan bir iki lekeli benler ile, Cihan kesinlikle hoş bir adamdı. Onunla burada, onunla beraber olamayacak kadar hoş.
Cihan yanan yeşil ile son sürat koşarken kalabalığı yararak karşısında durdu. Derin nefeslerini keserek düzgün dişlerini göstererek gülümsedi.
" Buradayım. " dedi.Sanki, Esenin düşüncelerine cevap vermiş gibiydi. Esen usulca irkildi. Cihan bunu fark etmeden devam etti. " sonunda buldum seni Esen."
Sonunda bulmuştu onu. Cihan onu sobelemişti. Esen her tur, onu bulmayı unutup sürekli devam edilen oyunda nihayet bulunduğunu hissetti. Sonunda birinin onu gördüğünü ve adını bağırdığını hissetti. Esen sanırım o an iyi hissetti.
Üzerinde ki kıyafetinin kolunu hafifçe parmak uçlarına çekti ve onun gibi hafifçe terleyen adamın şakaklarına bastırdı." Terlemişsin."
Esen birine izinsiz dokunmak istemezdi, sevmezdi de. Kendisine yapılınca hoşlanmadığı hiç bir şeyi karşısındakine yapmazdı. Bunu yaparken bir şeylerin farkında olduğu da meçhuldu zaten.
O hep biraz titiz olmuştu. Kendi terini bile üzerinde ki kıyafetinin koluna sürmezdi mesela.
Cihan ondan hafif kısa olan adamın yaptığı şey ile gözleri hafifçe irileşti.
Derin nefesleri sıklaştı.Esen ne yaptığının farkına varınca bir adım geri çekildi, parmakları ucunda tuttuğu kumaş eski yerine giderken ne diyeceğini bilemez gibi durakladı." Özür dilerim, birden öyle yapt- yani bende fark edemedim. Anlık oldu." Esenin açıklamaları birbirine gecmişken, Cihan, karşısında ki adamın beyaz teninde oluşan kırmızılıklara baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Proletarya
DiversosEsen, yirmi dört yaşında iki yıllık bir memurdu. İyi yaptığı tek şey; iki dakikada 120 kelime yazmak ve bulunduğu ortamda görünmez olmaktı. Arkadaşı ve sevgilisi yoktu. Dahası, hayatında hiç öpüşmemişti. • • b x b •• 11.09.20