Ellerini lavaboda yıkarken bir süre kirli aynadan yansıyan; soluk, hastalıklı gibi görünen, ifadesiz yüzünü seyretti.Kırık beyaz gömleği üzerine giydiği camel triko süveterinin önü bir iki damla su ile lekelenmişti.
Ellerini lavabo içine suyunu silkeleyip kalan ıslaklığı pantolonun yan tarafına sürerek kuruttu.
Duvarda asılı duran el kurutma makinesine tatminsizce baktı. Kuru gürültüden başka bir şey değildi.Sessizlerinden alacak kadar bütçe ayrılmamış sanırım diye geçirdi aklında.
Irık kapıya elini sürmeden ayakkabısının ucu ile daha fazla açarak çıktı. Koridorda yürüdüğü sırada karşı taraftan gelen ritimli adım seslerini duymasına rağmen kafasını kaldırma gereksinimi duymayarak odasına doğru ilerledi.
Soyulmuş kapı koluna uzandığı an, kendi eli yanında, kapı koluna uzanan işaret parmağının yanı nasırlaşmış iri elleri gördü. Küçük parmağı adamın siyah tenine dokunduğu anda hızlıca kendine çekti elini.
Kapıyı o açmasa da olurdu. Kafasını yan taraf da ki ondan bir baş uzun adama baktı. Karşısındaki kişi de onu süzüyordu. Göz göze geldikleri anda üzerinde süveter ile aynı renge sahip takım elbiseli adam süt beyazı dişlerini göstererek gülümsedi.
" Merhaba."
Güzel tınıdaki ses, su gibi akarak kulaklarına girdi Esenin. İçinin biraz titreştiğini ve üzerinde ki su lekeli süveteri ile fazla salaş ve pasaklı bir görüntü oluşturduğu düşüncesi ile hafif bir utanç duygusu kapladı. Yanaklarında karıncalanma hissetti.
" Merhaba." Beceriksizce onun gülümsemesine karşı bir gülümseme sunmak istedi fakat ağzının saçma bir şekilde gülümsemeden uzak yamulduğu için vazgeçerek kafasını yere eğdi.
Adam kapının kolunu açarak önce onun girmesi için kenara çekildi. Esen ikiletmeden içeri girdi ve yönünü tekrar kapıya döndü. Camel takımlı adam kapıyı kapatarak onlara döndü. Tek elinde gerçek deri olduğu belli olan bir güzel bir evrak çantası vardı. Sanki içi boş gibi kolayca tutuyordu.
Kravat yoktu onun yerine çok belli olmayan bir yaka iğnesi vardı. Esen çekingence süzdü adamı. Hafif yanık teni ve sık kirpikleri arasında bal rengi gözleri yaramazca etrafı süzüyordu. Burnu üzerinde hafif çıkık bir kemik vardı birde sağ gözü bitiminde leke görünümünde minik beni.
Otuzlarına gelip gelmediğini merak etti. Girdiği her ortamda parladığına eminde nedense Esen.
Elindeki evrak çantasını sıkıp tekrar bıraktı. Onunda gergin olduğunu içten içe anlaşılıyordu. Buna rağmen bir özgüven savaşcısıymış gibi atıldı ortaya.
" Tekrardan merhaba. Buraya yeni atanan Hakim Cihan Kalem ben."
Esen içindeki karmaşa ve uzun süredir boş olan odanın doldurulması ile hayatında ki yeni bir yönü keyif ve keyifsizilik arasında seyretti.
Eda'nın adamı süzme sermonisi sırasında duydukları ile hızla ayağa kalkarak Esenin yanına geçti.
" Cihan Bey çok memnun oldum. Eda ben. " Uzun ince parmaklarını ortalarına uzattı Eda. Cihan kibarca elleri arasına aldı Edanın elini.
Esen bir an onun elleri arasında kaybolacak olan ellerini hayal etti. Zaman ve mekan arasında sıkışmış hayali onu endişelendirdi.
" Esen ben."
Uzattığı elleri Cihan tarafından karşılandı ve hafifçe sıkıldı.
"Memnun oldum. Sizinle çalışmak için sabırsızlanıyorum."
Hafifçe kafanı salladı Esen.
Ellerinden uzaklaşan sıcaklık ile boşluk hissi çabuk kayboldu.
Eda geri masasına otururken; Esen, çalışma ortamını tanıtma için tek elini oda içinde bulunan iki kapıdan ondan tarafta olana yönlendirdi.
" Burası sizin odanız." Elleri ile eski hakim tarafından kalan basit düz ve temiz odayı gösterdi.
Oda içersinde; masa, sandalye ve dolap dışında pek bir şey yoktu. Birde masa üzerinden duran bilgisayar ve yazıcı.Esen bir an bulundukları boş mekanın onu ne kadar andırdığını hissedip ürperdi. Bomboş ve ruhsuz.
Endişesi ile boğazının düğümlenmesinki yutkunarak geçirmeye çalıştı." Ne kadar geniş bir oda." Yan tarafında duran adam neşe ile cıvıldadı.
Sonra kulağına yaklaşarak fısıldadı.
" Aramızda kalsin ama eski odamda tek eksik olan şey, alamadığım nefesti. "
Kulağına değen nefesi sıcaktı. İçinde uyanan korku ve ürperti ile doldu. Daralmaya başlayan nefesini duzenlemeye uğraşırken geriye çekildi.
" Odam ben dahil altı kişiydi. Yani alacak nefes dışında her şey bulunuyordu."Esen kafası ile onayladı.
" Burası size ait.Tamamen."Cihan sanki daha fazla gülebilirmiş gibi gülmeye devam etti.
" Bu bir rüya olmalı değil mi. Evet evet rüya. "
Esen aklına ilkokul birinci sınıfa giderken teneffüste sınıftan birileri ile oynadığı ebelemece geldi, rüya gibiydi. Bulutlara ulaşacak gibiydi sanki .Kendine inanamadı.Cihan odanın boş yerinde adımlarını geri atarak dönüyordu. Çocuk gibi tabiri belkide onu tasvir etmek için yaratılmıştı.
Esen bir süre gördüğü manzara ona güzel, kavramını hatırlattı. Cihanı tutsa tekrar bulutlara ulaşabilir miydi?Gözlerini kapadı. Bir, iki, üç. Gözlerini açtı.
Olduğu yerde ona bakan Cihan ile buluştu gözleri.
Sobe.
×××
Her şey gönlünüzce olsun.
Bir kaç şeye değineceğim. Öncelikle bölümler sık gelmiyor çünkü bu benim kendi kendime hadi yazayım diyince yazabildiğim bir hikaye hiç olmadı. Daha çok Esen bana gelip anlatacağı bir şey olunca seslendi bende yazdım. Daha sonra bu bölüm benim için özel. Basit gibi görünebilir ama şu an anlayamasanızda ilerde anlam yüklediğim bir iki şeyi fark edeceksiniz. Ya da belkide hiç açıklamadan ileride sizin fark etmenizi bekleyeceğim. Yada final sonrası hikayeyi baştan sonra açıklayan bi yazı bilmiyorum henüz düşünmedim. Esen benim için bir anda aklıma giren bir karakterdir. Bi sabah gün doğarken girdi aklıma yazdırdı ve birden paylaştırın kendini. Birde hukuksal çevreden pek anlamam geçen araştırayım dedim doğru düzgün bir şeyler bulmayı beceremedim. O yüzden maruz görün. Yada bilginiz varsa bilgilendirin lütfen.Mutlucakla kalın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Proletarya
RandomEsen, yirmi dört yaşında iki yıllık bir memurdu. İyi yaptığı tek şey; iki dakikada 120 kelime yazmak ve bulunduğu ortamda görünmez olmaktı. Arkadaşı ve sevgilisi yoktu. Dahası, hayatında hiç öpüşmemişti. • • b x b •• 11.09.20