• 32 • "Nous irons bien."

167 26 50
                                        

Help Me ~ Hako Yamazaki •

Telaşla apar topar hastaneye gelmiştik. Müşterilerin arasından çıkan bir doktor Felicia'nın kalp krizi geçiriyor olabileceğini söylemişti. Haklıydı da. Felicia'nın zayıf kalbi, bütün bu iğrençliğe dayanamayıp durmaya karar vermişti. Hastaneye vardığımızda onu hayata döndürmeyi başardılar ve normal odaya aldılar. Bir ömür gibi gelen uzun iki saat boyunca odasının dışında Youngjae ile bekledim. Perişan olmuştu. Babasıyla yaşananlardan sonra, annesinin kalp krizi geçirmesi son damla olmuştu ve sevgilim kollarımın arasındayken dahi dökülüyordu. Gözleri ağlamaktan feci derecede şişmişti. Başının ağrısını hissedebiliyor, kalbinin üzerine oturan sıkıntıyı sezebiliyordum. Ayrı bedenlerin içinde tek bir ruhtuk biz. O acı içindeydi. Bu yüzden ben de acı içindeydim. Ne zaman içini çekerek ağlamaya başlasa kalbim tuzla buz oluveriyordu.

Hyun ne yüzüme bakmış ne de benimle konuşmuştu. Youngjae'le bile konuşmamıştı. Üzgünden çok bıkkın görünüyordu. Onu suçlamamam gerektiğini biliyordum. Ona daha da kinlenmen zaten mümkün değildi ama eğer biraz daha sinirlenirsem Youngjae'i üzecek bir hamlede bulunabilirdim. Yine de Hyun'u suçlamak istiyordum. Felicia'nın bu hâle gelmesinin suçlusu ilan etmek istiyordum onu. Felicia ölümden dönmüş olmasına rağmen, üzülmediği için suçlamak istiyordum. Ağlamadığı için. Youngjae'e sarılmadığı için. Özür dilemediği için. Pekâlâ, aslında özür beklemiyordum. Samimi veya mert herhangi bir davranışı Hyun'dan ummayacak kadar iyi almıştım dersimi. Bu da onun suçuydu. Belki yalnızca üçümüz ( Youngjae, Felicia, ben) olsak müthiş vakit geçirebilirdik. Birlikte çok eğlenirdik ve öyle bir şey yaşanırdı ki yıllar sonra bu günü hatırlayıp kahkahalara boğulurduk. Fakat o tren kaçmıştı.
Bu günü şimdiki haliyle  hatırlayacaktık. Ama gülmeyecektik. 

Youngjae'i biraz hava alması için bahçeye çıkmaya ikna etmiştim. Onun için zor olsa da Felicia'nın yattığı odanın önünden ayrıldık. Dışarısı soğuktu. Kararıp bulutlarla kaplanan havada, yağmur kokusu vardı. Serin rüzgârı ciğerlerime çektim. Keşke sigaram olsaydı. Belki Youngjae'de bir tane isterdi. Gerçi tüm bir pakedi bitirmek de isteyebilirdi. Ona bunu söylemedim.

" Sıcak bir şeyler içmek ister misin? "

Avuçlarını kızarmış gözlerine bastırdı ve başını olumsuz anlamında salladı. Üzerinde, ısrarla giydirdiğim deri ceketim vardı. Ceket ona zaten boldu fakat öyle çökmüş görünüyordu ki ceketin içinde kaybolmuştu. Sanki aniden on kilo birden vermişti. Onu üzen her şeyi bu dünyadan silmek istedim. Ancak gücüm buna yetmezdi. Acizliğim canımı sıktı.

 Yanına sokulup kollarımı sırtına doladım. " Soğuk bir şeyler?"

Kıkırdadı. Onu iyice sardım. Canı yanmayacak olsa kemikleri gıcırdayana dek sarılırdım ona. Kalbimin içine, incinmeyeceği bir yere onu gizleyene dek.

" İyi olacak." dedim. "İnan bana, annen iyi olacak." 

Kollarımın arasında dönüp gözlerime baktı. Gözleri hâlâ ıslaktı. " İyi olacak." dedi. 

Alnını öptüm, kokusunu uzun uzun içime çektim.  "İyi olacağız."

•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•

Bekliyorduk. Felicia'nın kalbi sabah ikiye doğru tekrar durduğunda, Youngjae deliye dönmüştü. Odaya doluşan doktor ve hemşireleri görmek midemi bulandırdı. Tiksindiğim için değil, korktuğum içindi. Felicia tekrar hayata döndürüldükten sonra, Youngjae'e serum takmak zorunda kalmışlardı çünkü stresten dolayı bayılmıştı. Serumu biter bitmez, Felicia'nın odasının önüne geri döndük. Çoktan hastaneden ayrılmış olan Hyun'dan haber yoktu, iri yarı takım elbiseli bir adam başımızda dikilene dek  nerede olduğunu bilmiyorduk. Evdeydi. Koruma kılıklı adam Youngjae'i babasının yanına götüreceğini, dışarıda bir arabanın beklediğini söylemişti. Youngjae ise adama siktirip gitmesini söyledi. Adam bunu bekliyormuş gibi " Ne zaman gitmek isterseniz buradayım Bay Choi." dedikten sonra koridorun öbür ucuna dikilmeye gitti. Hâlâ oradaydı. Youngjae küfredecek enerjiye dahi sahip olmadığından, ben içimden Hyun'a bayağı bir sövdüm. Youngjae'in annesini yalnız bırakacağına gerçekten inanmış mıydı yani? Bunun Youngjae üzerinde işe yarayacağını düşündüyse ya aptal olmalıydı ya da oğlunu hiç tanımıyordu.  Ve aptal olmadığını biliyordum. Fazla kalpsizdi.

Art Cherry' • 2jae *Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin