• 25 •" Citron, fleurs de printemps et signature bordeaux."

414 40 53
                                        


• Touch ~ Jus2 •

Bir insan başka bir insana nasıl olurdu da bu kadar hayran olabilirdi?
Güneşten kopup tenine düşen ufak lekelere, kirazları kıskandıracak kızllıktaki şeker dudaklara, okyanusun üzerine yansıyan yeşil hare gözlere, incileri basitleştiren bembeyaz tene, her şeyine, ona, bütün ruhuna ve ruhunu süsleyen kiraz çiçeklerine, kokusunda açan hanımellerine, dilinde uyuyan şaraba, saçlarına dolanan papatya sarısına, kalbindeki onca çiçeğe, ona, tamamiyle ve mütemadiyen kendisine, böylesine tapmak küfür sayılır mıydı?

İçimdeki her ne ise: ruh, öz, töz, idea; ona böyleysine tapması meşru olamaz mıydı?

Oysa mucizelere inanmak gerektiğini söylerlerdi. Peki ya mucizeye aşık olmak. Ömrüne bahşedilen, Tanrı'yı yalnızca teniyle kanıtlayan kendi mucizene... O bana gönderildiyse ona böylesine inanmam ve uğruna her şeyimi toz ve buz etmeye hazır olmam doğru olmaz mıydı?

Kendisi oluşuna, ses tonuna, dilinin döndüğü her türlü kelimeyi kalbime kabul etmek hata sayılır mıydı? Ona böylesine kapılışıma teslim olmak, aptallık olur muydu?

Dürüst olmak gerekirse artık pek de umrumda değildi. O kollarımın arasındayken ve ben sabaha onun teniyle uyanırken başka  hiçbir şey ama hiçbir şey önemli değildi. Başı göğsümde, tam kalbimin üzerindeydi. Kolları gövdemi dağınıkça sarmış, bacakları benimkilere dolanmış bir haldeydi. Hafif bir rüzgar hâlâ çıplak olan tenimize esiyordu. Güneş doğmuştu. Gökyüzü ılık bir sarının, onun saçlarına benzer bir sarının, tonlarını paylaşıyordu. Bulut yoktu, hava tamamiyle açıktı. Dün gece yıldızlar üzerimize yağmıştı.

Onu rahatsız etmemeye özen göstererek, sırtına dolanmış kolumu saçlarına çıkarıp okşadım. Mırıldandı, uyanmış olmalıydı. 

" Günaydın." dedim kısık ve güleç bir tonda. 

Yanağını göğsüme sürterek esnedi.

" Bonjour." 

Gülümsedim.

" Ne zaman uyan-"

Sözümü tatlı ikazıyla kesti.

" Şşşşş!"

" Ne?"

Şaşkınlığıma kıkırdadı. " Biraz sessiz olmalısın."

Sırtını okşamaya devam ettim. Göğsüme uzanan yanağının ısısı, tüm vücuduma yayılıyordu.

" Fakat sen sessizlikten nefret edersin." 

Ufakça kıkırdadı.

" Kalp atışalarını dinliyorum." 

Beni yine mest ederek devam etti.

" Eğer sessizlik." parmağıyla çıplak göğsümün,kalbimin, üzerinde bir daire çizdi " Kalbinin sesini içeriyorsa seviyorum."

" Her şeyden çok." 

Gülüşümü, başının üzerinde bir öpücükle söndürdüm. Yanağını göğsüme sürttü. Bu mutluluğu, huzuru nasıl tanımlayacağımı bilemiyordum. Dingin değildi, aksine tam tabiriyle: içim kıpır kıpırdı. Göğsümün ve karnımın içinde kelebek olamayacak kadar güçlü ve hareketli bir şey vardı. Organlarımı gıdıklıyor beni sürekli gülmeye zorluyordu. Güzeldi.

Başını kaldırıp, dudaklarıma ulaşarak bir öpücük bıraktı. Güldüm

" Bu kadar sessizlik yeterli mi? "

Art Cherry' • 2jae *Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin