• 8 •"Je veux mémoriser ton visage."

543 72 109
                                    


Drapeau blanc~Coeur De Pirate •



" Tu es beau aujourd'hui. "
~ Bugün yakışıklı görünüyorsun. ~

" Tu es- böyle söylediğinden emin misin? " dedim.

Jackson kafasını elleri arasına gömüp, derin bir iç çekti.

" Madem bana güvenmiyorsun, kendin çalış o zaman. " dedi sinirle.

Haklıydı, sabahtan beri bana birkaç kelime öğretmeye çalışıyordu ve onu bezdirmiştim. Fakat içimdeki heyecan ve tereddüt sakin olmama engel oluyordu. Youngjae aklıma geldikçe hem gülümsüyor, hem de geriliyordum. Bana tezat duyguları aynı anda tattıran tek sima, onunkisiydi.

Jackson'ın gönlünü almaya çalışarak ona sokuldum.

" Haklısın, özür dilerim. " dedim.

Jackson anında, gergin ifadesinden kurtulup gülümsedi. Bu huyunu çok seviyordum. Asla küsemez, sinirlendiğinde de uzun süre öyle kalamazdı. Tartıştığımız zaman bu çok yararlı oluyordu. Daha önce hiç küsmemiştik. En azından uzunca bir süre.

" Tamam şimdi tekrar et. " dedi.

Başımla onaylayıp, geri çekildim.

" Tu es-" ve yine durdum fakat bu seferki neden, telefonumun sesiydi.

Hızla telefonu elime aldım. Arayan kişiyi görünce, yüzümde devasa bir gülümseme oluştuğundan emindim. Jackson'a elimle bir dakika diye işaret verip, ayağa kalktım.

" Bonjour, Jaebum. " diye şakıyan ses, elbette ki aklımı terk etmeyen şahsa aitti.

Kendi kendime 32 diş sırıttım.

" Merhaba, Youngjae. "

" Nasılsın? " diye sordu.

" Şimdi çok daha iyiyim. " dedim.

Kıkırdadı. Yüzünün aldığı şekli ve saçıyla oynayışını hayâl edebiliyordum.

Ekledim " Ya sen? "

" Şimdi çok daha iyiyim. " diyerek beni taklit etti.

Güldüm.

" Bugün Cumartesi. " dedi.

" Eee? " dedim.

Bir sessizlik oluştu.

" Jaebum! "

İsmimi öyle bir söylemişti ki korksam mı kahkaha mı atsam bilemedim.

" Unuttuğuna inanamıyorum! " dedi, sesi hayâl kırıklığına uğramış gibiydi.

Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Elbette ki unutmamıştım. Ama onunla oynamak hoşuma gidiyordu.

" Neyi unuttuğuma? " dedim.

Nefesini dışarı verdi.

" Bugün-" dedi ama sözünü kestim.

" Eiffel'e gideceğiz. Biliyorum Youngjae, asla unutmam. " dedim.

" Aaagh! Çok kötüsün. " dedi.

Güldüm.

" Bu kadar üzüleceğini tahmin etmemiştim. " dedim.

" Elbette üzülürüm. Dört gündür bunu bekliyorum." diye sitem etti.

Kaşlarını çatarak, dudaklarını büzdüğünü hayâl ettim ve oracıkta öldüm. Kalp ritmimi toparlamaya çalışarak, derin bir nefes aldım. Bir şey hem ölümcül hem de hayat verici olabilir miydi?

Art Cherry' • 2jae *Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin