• 38 • "Vis ta vie."

178 22 187
                                    


• Show You a Body ~ Haley Heynderickx •

Öyle çok hata yaptım ki sana hangisi anlatsam, neresinden başlasam bilemiyorum. Pekâlâ, en bariz olanından başlayalım. Doğduğun andan itibaren annesiz büyümen benim suçumdu ve bunun için senden af dileyemeyecek kadar yüzsüz hissediyorum kendimi. Bu yüzden her şeyi bilmeye hakkın var sevgili oğlum, sana en azından dürüst olmayı borçluyum.

Baban benim ilk ve son aşkımdı.

Annemin kelimeleri, dökülmekte olan göz yaşlarım gibi akıp gitti. Şehir yavaş yavaş uykuya dalarken ben sayfaları çeviriyordum. Annemin babamla nasıl tanıştığını -babam bir iş gezisi için Paris'e geldiğinde annemin garson olarak çalıştığı kafede birbirlerine çarpmışlardı- nasıl hemen kaynaşıp aşık olduklarını, babamın onun için işini asarak Kore'ye geri dönmeyişini, haftalarca birlikte yaşayışlarını ve sonra annemin hamile kalışını okudum. Bundan sonra yazan kelimeler içime oturdu. Çünkü annem kazara hamile kalmıştı ve bebeği istememişti.

Gençken hiçbir şeyi kafaya takacak kadar umursamasan da aklında hep bir taslak olur. Neler yaşayacağın belli bir çizelgeye çoktan yerleştirilmiştir. Evrensel bir algı vardır bu yaşam piramidinde. Ve sen bu piramidin, yirmi yaşındayken ilk bir kaç basamağı atlayıp aniden zirvesine varınca paniğe kapılırsın. Okulumu bitirmemişken ve sadece garsonluk yapıyorken, dünyayı gezmeyi ve bir gazeteci olmayı düşlüyorken hamile kalmak beni alt üst etmişti. Çünkü bir bebek planımda yoktu. Henüz değildi. Önce mezun olacak; sonra staj yaparak para kazanacak, ardından dünyayı dolaşırken gazetecilik yapacak, hayatımın aşkını bulacak, onunla evlenecek ve belki kırk belki kırk beş yaşındayken bir çocuğa sahip olacaktım. Ama baban da sen de kaşıma aniden çıkıvermiştiniz. Hayatıma yirmi yıl erken varmıştınız. Ve ben daha çocuğun tekiydim. Bir çocuk başka bir çocuğu nasıl büyütebilirdi ki?..

Tanıştıklarında annem yirmi yaşına yeni girmişti, babamsa otuz beşti.

Hamile olduğumu öğrendiğim akşam, babanın benden ayrılacağını söylediği akşamdı. Öyle ruhsuz konuşmuştu ki... Beni çok seviyordu, her zaman da çok sevecekti ancak Fransa'da onun için bir gelecek yoktu ve işini daha fazla erteleyemeyeceğinden Kore'ye dönmek zorundaydı. Sanki amirine durum raporu veriyordu. Çok incinmiştim. Önce gitmemesi için yalvardım, sonra kalması için hamile olduğumu söylemeyi düşündüm ama bundan hemen vazgeçtim, çünkü öğrenirse doğurmam için ısrar edebileceğinden korkuyordum. Karar vermiştim Jean, seni aldıracaktım. Fakat işler yine planladığım gibi gitmedi. Babanla, bana verdiği haber yüzünden kavga ederken bayıldım ve gözümü bir hastanede açtım. Baban yanı başımdaydı. Doktor iyi olduğumu, bebeğimin de iyi olduğunu söylerken babanın yüzündeki dehşeti sanırım hiç unutamayacağım. Hayat bana ikinci çelmesini taktı ve her şey korktuğum gibi oldu. Baban bebeğimizi doğuracağımı, evleneceğimizi, Kore'ye taşınacağımızı ve okulu bırakacağımı söylerken hissettiğim dehşeti sanırım hiç unutamayacağım.

Daha sonra annem itiraz etse de babam dinlememişti. Bebeği aldırmak söz konusu bile olamazdı. Babamın prensiplerinde doğmamış bir canı almak, hele ki kendi canını, yoktu. Bu yüzden annemi doğurmaya zorlamıştı. Annem başka kimsesi olmadığından, kime danışacağını ya da kimden yardım isteyeceğini bilememişti. Bir yetimhanede büyümüştü ve onu oraya bebekken bırakan her kimse; geçmişine dair barok incilerden oluşan bir bileklikle, adının yazıldığı bir kağıt dışında hiçbir şey bırakmamıştı.
Annem reddetmeye devam etmiş ancak sonunda bir anlaşmaya vardıklarında gitmeyi kabul etmişti. Anlaşmalarına göre bebek doğacaktı ama annem ona bakmayacak, doğum yapar yapmaz Fransa'ya, okuluna ve hayallerine geri dönecekti.

Art Cherry' • 2jae *Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin