• 17 •' Battement de coeur.'

540 65 50
                                        


• Janis Ian ~ At Seventeen •



Uykunun verdiği ağırlıkla, cümlesini tamamen anlamak bir kaç saniyemi aldı. Belki de rüya görüyordum. Fakat ışık saçan ve heyecanla benden bir şeyler duymayı uman güzel güneşim, tüm gerçekliğiyle önümdeydi. Bir elimi saçlarım arasına attım ve gözlerimi bir kaç kez kırpıştırdım. Hâlâ buradaydı, rüya görmüyordum. En mükemmel düşlerden fırlamış gibi olsa da, o tamamen gerçekti. Ve ben de fena uykuluydum. Söyledikleri çok güzeldi fakat tepkilerim, uykusuzluktan dolayı gecikiyordu. Gülümsemeye çalıştım. Benden tepki alınca, o da gülümsedi ve heyecanla devam etti.

" Jaebum, şu an senden çok bencilce bir şey istiyorum, farkındayım. Ama şimdi olmak zorunda. " dedi yarı mahçup bir ifadeyle.

Gözlerimi ovuşturdum. " Sorun ne Youngjae? "

" Gelmen gerekiyor. "

" Şimdi mi? "

Gecenin bu saatinde ne yapmayı planlıyordu, bilmiyordum ama reddetmeyeceğimden emindim. Başıyla onayladı. Gözlerindeki parıltıları söndürmeye ne cesaretim yeterdi, ne de sevgim el verirdi.

" Gelecek misin? " diye sordu yakarırcasına.

Bu sefer kocaman bir şekilde gülümsedim.

" Elbette geleceğim Youngjae. "

Uzanıp yanağıma bir öpücük kondurdu. Güldüm ve ben ne olduğunu anlayamadan, ayağımın dibine terlikler attı.

" Hadi, giy! "

" Üstümü değiştirmeliyim, ya da en azından yüzümü falan yıkayayım." dedim.

Güldü ve elimden çekiştirerek terlikleri giymeye zorladı.

" Buna hiç gerek olmayacak. "

Ben terlikleri giyerken, içeri uzanıp anahtarlarımı aldı.

" Dışarıda bu şekilde durabileceğimi sanmıyorum. " dedim.

" Dışarıda durmayacaksın. "

Kapıyı ardımdan hemen kapadı. Beni çoktan dışarı çekmişti.

" Youngjae ne yapacaksın?" diye sordum.

Bir iki saniyeliğine durup bana baktı.

" Resmini yapacağım. "

Gözlerine binlerce anlam yükleyebilirdim, hattâ bir bakışına binlerce sözcük dahi yeterli olmayabilirdi. Fakat, şimdi. Şimdi binlerce, onbinlerce kelimeye değer bir sessizlik vardı aramızda. Duygular suret bulmuştu. Ve bana, onun gözlerinden bakıyorlardı. Bu yüzden sessiz kaldık. Bir bakışla, bir susuşla, o an için bir roman yazmıştık.

Gözlerimizi ayırmadan elimi yakaladı. Onun gibi gülümsedim, sıcacık... Beni sürükleyerek merdivenleri inmeye başladı. Koşuyoruz da denilebilirdi.

" Seni bütün gün boyunca izledim Jaebum. " dedi.

Bir katı çoktan inmiştik. Beni hâlâ sürüklüyordu. Devam etti.

" Her hareketin, bana öyle ilham verdi ki... "

Ki'leri söyleyiş şekli ve aksanı, tekrar tekrar içimi eritti.
İç çekti. " Önceden de çok dikkatimi çekiyordun, beni sana doğru iten bir şey vardı. O kafeye senin için girdim Jaebum. Seni sanatımdan, benden bir parça haline getirmek için. "

Gözlerim hayretle açılmıştı ama konuşmadım. Elini sıkı sıkı tutuyordum. O önden gidiyordu ve bana arkası dönüktü. Ensesinin ısındığına yemin edebilirdim.

Art Cherry' • 2jae *Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin