• 4 •"Merci pour les fleurs."

514 71 138
                                    

Taichi Mukai~Slow Down•




Acaba, üzerimde bıraktığı etkinin farkında mıydı? Her kelimesinde, biraz daha dikkatimi çekmeyi başarıyordu. Ve az önce sarf ettiği sözcükler, kalp ritmimde hafif bir bozulmaya yol açmıştı. Davranışlarının, üzerimde bu kadar tesiri olmamalıydı. Fakat oluyordu ve bunu değiştirmek için bir şey yapmak istemiyordum. Bir kez olsun akışına bırakmalıydım. Bir kez olsun, içimden geldiği gibi davranmalıydım. Hareketlerimi ölçüp biçmekten, her kelimemi tartmaktan öylesine yorulmuştum ki kendimi bırakmak istiyordum. Ve saçma bir şekilde, bu yeni tanıştığım çocuğa güvenmiştim. Ona, en içten gülümsememi sundum.

" Ben daha şanslıyım. " dediğimde, bütün özgüvenine rağmen kızaran yanaklarını ısırmak istedim. Fakat onu daha fazla utandırmak istemiyordum. En azından şu an için.

" Buradan alacağın vardı değil mi? " diye sordum.

Başıyla onayladı. İçeriye girerken, gülü vazoya geri bırakmaya çalıştı ama onu durdurdum. Bu, kasten ya da kırmak için yaptığı bir hareket değildi.

" O bir hediye. " dedim.

Garip bir şekilde, öyle mutlu oldu ki ufak bir kahkaha attı.

" Merci. " dedi.

Gözlerimle, gülümseyerek onayladım. Yüzüne her baktığımda, bir tebessümün esiri oluyordum.

İçeri girdik. Her yer ama her yer olması gerektiği gibi, bitkilerle doluydu. Fazla güzel, çeşit çeşit bitkiler ve yeşilin her tonundan yapraklarla kaplı vazolar, kovalar, saksılar vardı. Tavana kadar uzanan, oradan da aşağı dökülen sarmaşıklar pırıl pırıldı ve güller... Her renkten güllerin olduğu bir stanttan, bir süre gözlerimi alamadım. Halimi fark eden Youngjae kıkırdadı.

" Ben de buraya her geldiğimde, gözlerimi almakta zorlanıyorum. " dedi.

Gözlerimin kontrolünü ele geçirip, en az güller kadar güzel olan yüzüne baktım.

" Haksız sayılmazsın. Çok güzeller. " dedim gözlerinin içine bakarak.

O anda Jackson'ın sesi kulaklarımda çınladı " Yavaş ol oğlum, biraz alttan al. Dibin düştü!"

Kafamı sağa sola sallama isteğimi bastırıp, yüzümdeki aptal sırıtıştan kurtuldum derken, flörtöz bakışlar beni tesiri altına alıverdi.

Sadece " Öyleler. " dedi.

Bir ton farklı bitkinin arasından geçip bir rafın önünde durduk.

" Anladığım kadarıyla, sen de bitki yetiştiriyorsun. " dedim.

Ayaklarının ucunda yükselip, üst raflardan, minik kese kağıdına benzeyen torbalardan iki tane aldı. Sonra bana dönüp, konuştu.

" Bu benim için bir tutku. Evimi görsen şaşar kalırsın." dedi ve kıkırdadı.

" Neden? " diye soruverdim.

" Başkalarının tabiriyle, ormandan farkı yok. " dedi.

Kıkırdadım. Onunla ilgili yeni bir şey öğrendiğimde, kendimi biraz daha kaptırıyor ve etkileniyordum. Ya da ondan hoşlanmak için sebep arıyordum ama umrumda değildi.

Art Cherry' • 2jae *Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin