• The End ~ Sibylle Baier •
Bağırdım. Yapabileceğim tek şey buydu. Youngjae ağlamıyordu. Bağırmıyordu. Bayılmamıştı. Şiddetle sarsılıyordu ve gözleri yuvalarından uğramıştı. Yerde, onu kollarım arasına alıp yardım için çığlık attım. Hüngür hüngür ağlıyordum. Youngjae tuzla buz olmuştu. Titriyordu. Titriyordum. Hemşireler başımıza yığılana dek yıllar geçmiş gibi geldi. Hiçbir şey düzelmeyecekti. Bunu, Youngjae'in gözlerindeki ölü bakıştan anlamıştım. Her daim parlayan ela gözlerini daha önce hiç bu kadar boş görmemiştim. Sanki bütün ruhu içinden emilip alınmıştı. Fal taşı olmuş, sarı yeşil gözleri hiçliğe bakıyordu; hiç bakıyordu. Çağlayan kahkasının tınısını bile hatırlayamıyordum. Onu öyle görmek yaşadığımız ve kendime asla unutmayacağıma söz verdiğim onlarca anıyı bir an olsun unutmama neden oldu. Zihnimde sadece bu karadelik haliyle büyüyen Youngjae vardı. Ağlamıyordu ve ben bu yüzden daha çok ağladım.
•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•
Hastaneden çıkmamız bir başka akşamı daha buldu çünkü Felicia gün ışırken ölmüştü. Uyuması için Youngjae'i zorla evime getirmek işkence gibiydi. Attığı her adımda yere yığılmasından ve bir daha kalkamamasından korkuyordum. Düşerse altına serileyim ve saçları yeri asla bulmasın diye ona çok yakın yürüyordum. Ben yaklaştıkça o çekiliyordu. Daha önce hiç bu kadar ırak hissettirmemişti.
•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•
Bir kaç saat boyunca duvarı izledikten sonra kanepemde, damarları belirginleşen göz kapaklarını kapadı. Soluk alnını öpüp, mutfağa gittim ve yanaklarım gecikmeden ıslanmaya başladı.
•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•
Youngjae uyuduktan ya da uyuyor taklidi yaptıktan bir saat sonra telefonum çaldı. Jennie arıyordu. Vakit oldukça geçti. Gerçi Kore'de öyle sayılmazdı. Gözyaşlarımın kuruyup gerginleştirdiği yanaklarımı ovalayıp telefonu açtım.
" Hyung."
Sesindeki acıyı sindirebilecek vaktim olmadan hıçkırdı.
" Jennie sorun ne?"
Sesim kulağa en az onunki kadar berbat geliyordu.
" Annem." Bir hıçkırık daha.
" Annem ve babam kavga ettiler. Annem, babama bardak fırlattı ve babamın alnını kesti ve babam da." Nefesini toplamaya çalıştı.
" Babam da ona vurdu. "
Dişlerimi ve yumruklarımı sıktım. Babam o an karşımda olsaydı, gırtlağını sıkarak onu öldürürdüm. Anneme vurmuş olmasını kaldıramıyordum ama Jennie'ye bunu söyleyerek durumu daha da kötüleştiremezdim. Yumruğumu tezgaha sertçe geçirdim. İçimdeki hüznün yerine alevli bir öfke alırken, öyle sert yutkundum ki adem elmam boğazıma battı.
" Annemle ninemlerdeyiz. Hyung ne yapacağımı bilmiyorum. Annem devamlı ağlıyor. Hyung ben, ben ne yapacağımı bilmiyorum."
Bir küfür savurdum, eş zamanlı olarak gözlerimden sıcak yaşlar boşandı.
" Jennie." dedim sesimdeki hırıltıyı azaltmaya çalışarak ama nafileydi. Sesim hala saatlerce ağlamış gibiydi.
" Annemi yalnız bırakma. Sen çok güçlü bir kızsın. Biliyorum omuzlarına çok fazla şey yüklüyorum ama üstesinden geleceğini biliyorum. Annemin yanında ol Jennie, ona sarılmaktan başka bir şey yapamazsın ama inan bana yardımcı olur."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Art Cherry' • 2jae *
Hayran KurguResmet bizi sevgilim, güneşin doğduğu yere. Kiraz çiçekleri açıversin, aklının en ücra köşelerinde. Bir gece ağarırken, alacakaranlık değerken kirpiklerine. Yağmurun nemli kokusunda buluş benimle. Ve sev sevgilim. En mümkün şey sevmekmiş gibi. [ ars...
