• 10 •"Tu es parfait."

601 65 196
                                        

•Paris in the rain~Lauv•

" Ben. " dedi ve duraksadı.
Yanaklarıma hücum eden kanı hissetmemek imkansızdı.

Onunlayken nasıl bir sarhoşluk yaşıyorsam, artık dilime dahi sahip çıkamıyordum. Gerçi kötü bir şey söylememiştim ama utanmamak elde değildi.

" Ben de aynını senin için düşünüyorum. " dedi bir anda.

Pirsingimi çekiştirdim. Şimdi yanakları kızaran oydu. Gülümsedim. O da başını hafifçe öne eğdikten sonra tebessüm etti. Güldüğünü görünce rahatladım ve nefesimi dışarı verdim. Birbirimize işkence ediyor gibiydik. Derince bir soluğu, ciğerlerine çektiğinde yavaş yavaş kendine geldiğini anlayabilmiştim. Yüzündeki hafif tebessümden olsa gerek, soluk bir kızıl tonu yanaklarına nüksetmişti. Kalemini hizalayıp, çizmeye devam etti. Bu sefer rahat olup, sadece onu izledim. Ela gözleri, bir bana bir kağıda odaklanıyordu. Artık kendini tamamen kaptırmıştı ve onu ilk gördüğüm andaki haline bürünmüştü. İçimde bir şeyler ürperdi, çok hoştu. Hareketleri öylesine doğal bir güzelliğe sahipti ki ben de kendimi kaptırmadan edememiştim. Kalemi bazen hızlı, bazen yavaş hareket ettiriyor, bazen daha sert, bazen de daha yumuşak bastırıyordu. Sarı teller birer birer gözlerinin önüne düştüğünde, onları hızla geriye atıyor ve dudaklarını birbirine bastırıyordu. Bir süre sonra yüzünde, zar zor seçilen bir gülümseyişle kalemini indirdi. Derin bir nefes aldı ve leziz bir yemeğe bakarcasına, iştahlı gözleriyle beni süzdü. Yamukça sırıtarak, çizmeye devam etti. O bunları yaparken, kalbim atmaktan vazgeçmek istiyor artık dayanamayacağını ilan ediyordu.

" Pozisyonunu değiştirebilir misin? " diye sordu, hafifçe gülümseyerek.

Başımla onayladım ve onun için yan döndüm. Dirseklerimle yerden destek alarak, bacaklarımı düz bir şekilde uzattım. Yüzümü artık, profilden görüyordu. Başımı yana çevirip sordum.

" Bu iyi mi? "

Kocaman gülümsedi.

" Parfait. Tu es parfait."
~ Mükemmel. Sen mükemmelsin.~

Sırıttım. Asıl mükemmel olanın o olduğunu bilsem de hoşuma gitmişti. Hakkımda böyle düşünüyor olması, kalbimi tekletiyordu. Yüzümü ondan tarafa çeviremediğim ve onu izleyemeyeceğim için biraz canım sıkılmıştı fakat sorun etmedim. İşi daha önemliydi. Havadaki nem biraz daha artmış olmasına rağmen, güneş görülüyordu. Bir kaç saat önceki sis dağılmıştı. Yine de sıcak sayılmazdı. Gözlerimi kapayıp, yüzüme nüfuz eden güneş ışınlarını memnuniyetle kabul ettim. Derin bir nefes aldım. Yağmur kokusu rahatça duyuluyordu. Kafamı öne eğip, gözlerimi geri açtığımda bir inilti kopardı.

" Aah! Hayır, hayır. Öyle kal, s'il vous plaît. "
~ Lütfen. ~

Siğ vupleğ. Ahh, beni öldürecek.

Aksanından dolayı dağılmış olan dikkatimi toparlayıp, istediği şekilde durdum. Çok tatlıydı.  Şaşırtıcı bir şekilde sıkılmamıştım. Normalde, boş boş oturmayı sevmez ve mutlaka meşgul olacak bir şeyler arardım. En azından müzik dinlerdim. Oysa şimdi, durmaktan başka bir şey yapmıyor olmama rağmen, daha önce deneyimlemediğim bir hazzı tadıyordum. Onun yanında olmak bile insanın ruhunu okşuyordu. Kalemin defterde çıkardığı hışırtıyla, şehrin gürültüsü birbirine karışmıştı. Gözkapaklarımın altında görüntüsü şekilleniyordu. Kısık ela gözler ve kiraz dudaklar. Tatmayı arzulayacağınız türden kirazlar... İstemsizce kendi dudağımı ısırdığımda, sesini duydum ve gözlerimi açtım.

" Hey! İşimi zorlaştırma. "

Bir kahkaha patlattım. Pozisyonumdan dolayı öne çıkmış olan göğsüm sarsılınca, gözleri oraya kaydı. Daha çok güldüm.
O da sırıtıyordu.

Art Cherry' • 2jae *Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin