BENZEMEZ KİMSE SANA

512 30 10
                                    

İnsanı canından bezdiren o sıcaklar başlamış yakıcı güneş çoktan gökyüzündeki yerini almıştı.Ali Rahmet uyandığında güneş cüretkarca Hünkarın yüzünde, saçlarında geziniyordu.Ali Rahmet’te dayanamamış dokunmuştu karısının saçlarına. Dokunur dokunmaz açmıştı karısı gözlerini kendiliğinden gülümsemişti o güzel dudakları.
H; Günaydın canım...demişti şefkat dolu bir sesle.
Ali Rahmet uzanıp dudaklarına bir öpücük bıraktıktan sonra
F; Günaydın yavrum. Sen biraz daha uyu istersen ben kahvaltı hazır olunca çağırırım seni.
Hünkar uzanıp kocasının kolundan tutarak durdurmuştu.
H; Sen oğlumuzla biraz vakit geçir ben kahvaltıyı hazırlayıp çağırırım seni. Ne olur kırma beni.
Ali Rahmet karısının saçlarını okşayarak konuşur
F; Tamam yavrum
Hünkar yataktan kalkıp duş aldıktan sonra saçlarını açık bırakmış aşağıya inip bahçeye kahvaltı hazırlamaya başlamıştı. Belki kocasına ilk defa kahvaltı hazırlamıyordu ama ilk defa bu kadar özenmiş çok güzel bir kahvaltı sofrası hazırlamış yukarı çıkıp kocasını çağırdıktan sonra aşağıya inip mutfaktan demlikleri alıp geçmişti masaya. Ali Rahmet bahçedeki masayı görünce teşekkür mahiyetinde bir öpücük bırakmıştı karısının dudaklarına.Pembe yaz güllerinin  bütün bahçeye yayılan kokusu eşliğinde başlamışlardı kahvaltıya. Keyifle yapılan kahvaltının sonuna gelmiş masayı beraber toplamışlardı. Hünkar mutfağı toparlamış kahveleri yapmış oğluyla bahçede oynayan kocasının yanına gidip kahvesini ikram etmişti. Kahveler Çınar'ın tatlı gülücükleri eşliğinde içilmiş kahvesini bitiren Hünkar çiçekleriyle ilgilenmeye koyulmuştu. Sardunyalar sıcağa inat pembe pembe, kırmızı kırmızı, mor mor açmıştı. Onları sulamış kuruyan yapraklarını topladıktan sonra genzi yakan o enfes koku yayılmıştı ortalığa. Hünkar çiçekleriyle ilgilenirken kocası da hayran hayran onu izliyordu. Hünkar çiçeklerle ilgilenmeyi bitirince dinlenmek için oturduğunda kocası başlamıştı sırnaşmaya.
H; Dur yapma ne olur Çınar'ı banyo yaptırmamız lazım sonra da aşıya götürecez.
F; Ne? çok acır mı?
H; Hayatım bebek o acır tabi ha dayanamam diyorsan ben götürürüm sen gelme.
F; Beraber gideceğiz yavrum.
Hünkar biraz dinlendikten sonra banyoyu ayarlamış Çınar'ı yıkamaya başlamışlardı. Bazı çocuklar suya girince ağlar ama Çınar suyun içinde annesi ve babasına gülücüklerini sunuyordu sınırsızca. Çınar banyosunu yapmış Fekeli karısına yardım etmek için oğlunu giydirirken bir yandan da bir türkü tutturmuştu.
H; Hayırdır canım pek bir keyiflisin.
F; Mutluyum, huzurluyum keyfim ondan. Oğlum yanımda kalbim, canımın içi karım yanımda daha ne isterim ki ben. Senin sıcak teninden yükselen o lavanta kokusu, gecenin karanlığında uçuşan o tatlı fısıltılar, iki insanın birbirinin bedeninde  kaybolması, ardından derin, huzurlu bir uyku işte mutluluğuma sebep olanlar.
Hünkar utanıp başını eğince Ali Rahmet;
F; Bak sen böyle kirpiklerini eğip bakıyorsun ya ben yanıyorum.
H; Sen bugün beni utandırmaya niyetlisin galiba beyefendi.
Kocası Çınar'ı giyindirirken Hünkar da hazırlanmış evden çıkmışlardı.Ali Rahmet’in iltifatları yol boyu devam etmiş , bu iltifatların kimisi Hünkar'ın yüzünü güldürürken kimisi de utandırmıştı. Hastaneye vardıklarında pusetteki oğlunu Ali Rahmet almış karısıyla el ele girmişlerdi hastaneye. Aşı için odaya girdiklerinde doktor Çınar'ı babasından alıp sedyeye yatırmak istemişti ama ne mümkün. O uysal annesine ve babasına gülücükler atan Çınar gitmiş huysuz bir çocuk gelmişti yerine sanki. Çınar durmayınca Hünkar kucağına alıp susturmuş doktordan oğlu kucağında iken aşıyı yapmasını rica etmişti. Aşıyı uygulayan doktor aşı sebebiyle ateşlenip, huysuzlanacağını söylemişti ama Çınar annesinin kucağında etrafa gülücükler saçmaya başlamıştı bile. Çınar'ın aşıdan önce ağlayıp annesinin kucağında aşı olurken ağlamamasına doktor da şaşırmıştı. Çınar'ı pusetine koyup tekrar el ele çıkmışlardı hastaneden. Hünkar oğlunu arka koltuğa bırakıp kendi kocasının yanına oturmuştu ama ara ara dönüp oğluna bakmaktan da alamamıştı kendini. Birara Demir'in bebekliğini hatırlamış hüzün çökmüştü gözlerine. Ali Rahmet karısına bakınca ne düşündüğünü, geçmişe gittiğini anlayıp onu o düşüncelerinden kurtarmak için  bir öpücük bırakmıştı karısının o narin ellerine.
F; Yavrum ne düşündüğünü biliyorum. Ne olur üzme artık kendini.
H; Öyle bir an geçmişe gittim evet ama üzmüyorum kendimi çünkü değmez....diyip arkasını dönüp bakmıştı arka koltukta uyuyan oğluna.
F; Ne huzurlu uyuyor değil mi?
H; Canım senin yanın huzur ikimiz için de.
Ali Rahmet arabayı durdurup karısının yanağına bir öpücük bırakmıştı. Bağ evine doğru yola devam ederken bir yandan da ne bahane uydurup çırçıra gitsem de Züleyha ve Hünkar arasındaki meselenin ne olduğunu Yılmaz’dan öğrensem diye düşünüyordu.Bir süre sonra eve vardıklarında Ali Rahmet karısı ve oğluyla eve girmiş yukarı odaya çıkıp biraz sonra tekrar inip Çınar'ın hüviyetini hastaneden unuttuklarını söyleyip çıkmıştı evden. Halbuki Çınar'ın hüviyeti Hünkar'ın çantasındaydı. Hünkar kocasının uzun zamandır evde kendisiyle birlikte olduğu için sıkılmış olabileceğini bunu da kendisine belli etmemek için böyle bir bahane bulduğunu düşünüp hak vermişti. Hünkar yukarıya çıkıp oğlunun yanına uzanmış oğluyla oynarken uykuya dalmıştı.Hünkar oğlunun yanında uyurken Fekeli de çırçıra gelmiş Yılmaz'ı odada bulamayınca Çetin'i gönderip çağırtmıştı depodan.
Y; Baba hoşgeldin annem yok mu.
F; Yok evlat yok hazır Hünkar yokken biraz konuşalım mı
Y; Olur baba konuşalım.
F; Evlat Züleyha ile Hünkar arasında ne geçti?
Y; Baba Züleyha annemin kalbini kırmış.
F; Onu biliyorum da ne demiş.
Y; Annem kocana neden böyle yapıyorsun diyince sizin o Demir'in gönderdiği çiçekler yüzünden yaşadıklarınızı öne sürerek aynı şeyleri sende yaşadın benim arkamda durman gerekmez mi demiş.
F; Ah Züleyha ah nasıl yaptın böyle bir şeyi. Ben zaten kendimi affedebilmiş değilim hala. Demek o yüzden Hünkar bağ evine  yerleşmek istedi.
Y; Ne
F; Evet evlat bağ evi küçük orası olmaz sen bize biraz daha büyük bir yer baksan.
Y; Ben hallederim baba.
Fekeli çırçırdan çıkıp holdinge Züleyha'nın yanına gitmiş Sabiha’nın haber vermesini beklemeden girmişti içeriye. Fekeli’yi karşısında sinirli olarak gören Züleyha misafirini gönderdikten sonra sormuştu ne olduğunu.
F; Ne olduğunu sen daha iyi bilirsin. Ben sana yaptıkları yüzünden mi nikah günü terk etmiştim  Hünkar'ı. Meğer sana yaptıklarında, yaşattıklarında ne kadar haklıymış. O sana kızım dedi bağrına bastı peki sen ona ne yaptın kalbini kırdın. Yazıklar olsun sana Züleyha. Seni bir daha karımın yanında görmek istemiyorum.....
Diyip bir hışım holdingden çıkarken Züleyha da kendini koltuğa bırakmış ağlamaya başlamıştı.Fekeli bağ evine doğru yol alırken çarşıdaki çiçekçinin önünde durup bir buket papatya aldıktan sonra eve gitmek üzere yola devam etmişti. Eve vardığında aldığı papatya buketini de alarak bahçeye girmiş karısını bahçede bulamayınca mutfakta olabileceğini düşünüp sürpriz yapmak için anahtarıyla açmıştı kapıyı. Kapıyı açıp mutfağa adımlamış karısını orada göremeyince yukarıya çıkıp odaya bakmış uyuduğunu görünce acıkmış olabileceğini düşünüp mutfağa girip atıştırmalık bir şeyler hazırlayıp çayı koyarken Hünkar uyanmış aşağıdan gelen tıkırtıları duyunca odada kimsenin bilmediği silahını alıp aşağıya inmiş sesin geldiği yöne yönelip mutfak kapısına doğru silahını doğrultarak yaklaşmıştı. Mutfaktakinin kocası olduğunu görünce silahını indirmiş ama kocası görmüştü zaten görmesi gerekeni.
F; Ne o yavrum, nereden buldun o silahı
H; Sesleri duyunca evde hırsız var sandım. Benim silahım Demir’le tartışıp evden ayrıldığım o gece almıştım yanıma.Özür dilerim sen olduğunu bilmiyordum.
F; Yavrum özür dilenecek birşey yok. Sen uyurken ses duydun evde biri var zannedip kendini ve oğlumuzu korumak için silahını aldın eline. İşte bu yüzden sen benim Yaman hanımımsın... 
Diyip elinden tutup bahçeye çıkarmış;
F; Hadi yavrum acıkmışsındır.
Karı koca oturup birşeyler yerken çay da olmuştu. Hünkar çayı getirmek için kalkarken Fekeli buna müsaade etmemiş kendi gidip getirmiş karısının çayını doldururken sormuştu.
F; Yavrum sen buraya yerleşmek istiyorsun ya istersen İstanbul'a gidip orada yaşayalım. Hem oğlumuz için böylesi daha iyi diye düşündüm tabi istersen.
H; Güneşin yaktığı, akşamları serin rüzgarın insanı uzak diyarlara götürdüğü mandalina, limon kokulu şehirler benim şehirlerim. Ben burada kalmak istiyorum Çınar isterse ilerde gidebilir ama ben böyle birşey düşünmüyorum. Hem seni bu topraklardan, burada yatan evlatlarından ve Rana'dan ayırmaya hakkım yok. Hem sen evlendiğimizden beri hiç gidip ziyaret etmedin değil mi?
F; Yavrum sen bunları düşünme gitmek istemiyorsan gitmeyiz.
H; Bitanem Zeynep ve Cihan da senin çocukların sakın onları da onca yıl sana kadınlık yapan annelerini de ihmal etme olur mu git ziyaret et.
F; İşte bu yüzden.
H; Ne
F; İşte bu yüzden biliyor musun BENZEMEZ KİMSE SANA.
Karı koca biraz birseyler yiyip çaylarını içmişlerdi. Hünkar masayı toplarken telefon çalmış karısının elleri dolu olduğu için Fekeli cevaplamıştı ama telefondaki kişi ağlamaktan konuşamamıştı ama anlamıştı Ali Rahmet kim olduğunu. Hünkar kim olduğunu sorunca Züleyha'yla aralarında geçeni holdinge gidip Züleyha'yla konuştuklarını anlatmıştı karısına bir bir.
F; Olanları benden duy istedim yavrum sonra duyunca senden bir şeyler sakladığımı düşünme sakın.
H; Neden yaptın böyle bir şeyi.
F; Senin kalbini kırıp seni üzdü diye....
Karısının gözlerinin bulutlandığını gören Ali Rahmet hemen içeri gidip bir plak takıp karısını elinden tutup kaldırmıştı dansa. Şarkı başlayınca Ali Rahmet'te eşlik etmeye başlamıştı
Seninle tattım ben her mutluluğu
Bırakıp gidersen bil ki yaşamam
Ömrümden canımdan ne istersen al
Gülü susuz seni aşksız bırakmam
Seninle tattım ben her mutluluğu
Bırakıp gidersen bil ki yaşamam
Ömrümden canımdan ne istersen al
Gülü susuz seni aşksız bırakmam
Üşüdüm diyorsan güneş olurum
Yanarım sevginle, ateş olurum
Dolarım havaya, nefes olurum
Gülü susuz seni aşksız bırakmam
Üşüdüm diyorsan güneş olurum
Yanarım sevginle, ateş olurum
Dolarım havaya, nefes olurum
Gülü susuz seni aşksız bırakmam
Gönlündeki derdi siler atarım
Ümit pınarıyla coşar akarım
Kış göstermem sana ben hep baharım
Gülü susuz seni aşksız bırakmam
Gönlündeki derdi siler atarım
Ümit pınarıyla coşar akarım
Kış göstermem sana ben hep baharım
Gülü susuz seni aşksız bırakmam
Üşüdüm diyorsan güneş olurum
Yanarım sevginle, ateş olurum
Dolarım havaya, nefes olurum
Gülü susuz seni aşksız bırakmam
Üşüdüm diyorsan güneş olurum
Yanarım sevginle, ateş olurum
Dolarım havaya, nefes olurum
Gülü susuz seni aşksız bırakmam
Gülü susuz seni aşksız bırakmam
Gülü susuz seni aşksız bırakmam

Zaman zaman da başını karısının boynuna gömüp kokusunu içine çekerek öpmeye başlamıştı hatta daha da ileri gitmeyi düşünmüştü ki Çınar'ın sesiyle ayrılmışlardı birbirlerinden. Hünkar yukarıya çıkıp oğlunu doyurduktan sonra kocasının yanına gelmiş başını göğsüne yaslayarak bir süre sohbet etmişlerdi.
F; Yavrum ne düşünüyorum biliyor musun
H; Ne
F; Ya seni tanımasaydım ya sana aşık olmasaydım nasıl yaşar, nasıl mutlu olurdum ben.
H; Canım ben olmasam başka biriyle tanışır onunla evlenir mutlu olurdun.
F; Kimse senin kadar mutlu edemez beni.
H; Hayatım sen çok güzel seviyorsun kim olsa mutlu olurdun....
Ali Rahmet konuyu daha fazla uzatmak istememişti.
F; Bitanem akşam yemeğini dışarıda yiyelim mi.
H; Konağa gidelim torunlarımı özledim. Yemeği orada yer, çocukları sever evimize döneriz canım
F; Tamam yavrum sen nasıl istersen.
Hünkar oğlunu hazırlamış kendi de hazırlandıktan sonra tam çıkmışlardı ki Hünkar'ın gözü arabadaki papatyalara takılmıştı. Fekeli karısına aldığı çiçeği arabada görünce;
F; Hay Allah ya nasıl unuttum. Bunlar senin yavrum
H; Teşekkür ederim çok güzeller.
F; Senin kadar değil ama.
Hünkar yüzündeki kocaman gülümsemesiyle bakmıştı sol yanının sahibine. Konağa vardıklarında hanımının geldiğini gören Saniye konağa döndüklerini sanıp çok sevinmişti. Akşama hanımının sevdiği yemekleri yapmış güzel bir masa donatmıştı. Hünkar ve Fekeli torunlarını sevdikten sonra  bahçedeki masaya geçerken Üzüm kız anneannem gelmiş diye koşup sarılmıştı Hünkar'a. Hep beraber oturdukları yemekte Züleyha'nın pişmanlığı gözlerinden okunurken Hünkar onu tok sayıp Yılmaz'la derin bir sohbete dalmışlardı. Fekeli Züleyha'ya hala sinirliydi. Yemekten sonra Yılmaz kalmaları için ısrar etse de kalmamış evlerine dönmüşlerdi. Onlar huzur dolu yuvalarına giderken konakta yine sesler yükselmiş Yılmaz'la Züleyha tartışmaya başlamışlardı. Züleyha Hünkar'ın konaktan temelli ayrılıp başka bir eve yerleşmek istediğini duyunca pişman olmuş ama ne fayda. Konaktaki tartışmalar bitmezken evlerine varan Fekeli çifti Çınar'ı uyuttuktan sonra biraz kitap okuyup ardından yatağa geçip huzurlu ve derin bir uykunun kollarına bırakmışlardı.
İYİ OKUMALAR

Biraz uzun bir bölüm oldu umarım okurken sıkılmazsınız. Sürç_i lisan etmişsek bir kusurumuz olmuşsa affola.

FİKRİMİN İNCE GÜLÜ /HÜNFEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin